Beste Serim Erbak: Özkonak-Belha-Hacı Bektaş Veli Müzesi

ANADOLU’DA 3500 km. Bölüm 6 Özkonak (Genezin)-Belha-Hacı Bektaş Veli Müzesi

29 Ağustos sabahı Hacı Bektaş Veli ziyareti yapmak için hareket ediyoruz. Önce Ortahisar’da Kocabağ Şarap Evi’nden şaraplarımızı alıyoruz. Bir çanak-çömlek atölyesine uğramadan olmaz. Birbirinden güzel seramik tabaklara hayran kalmamak mümkün değil. Kapadokya şarapçılık alanında oldukça tanınmış.

Bir yeraltı şehrini gezmek için Özkonak kasabasına gidiyoruz. Özkonak Yeraltı Şehri Hititler döneminde kullanılmaya başlayan, geniş galerilerin birbirine tüneller ile bağlandığı bir yer. Bizim apartmanlar gibi. Ana kapıyı değirmen taşı gibi yuvarlak bir kaya ile kapatıyorlarmış. Bence insanlar çok da uzun değilmişler. Zira bu tünellerden geçmek için iki büklüm olmak gerekiyor. Tüf kayaların oyulmasıyla yapılmış. Tüf oksijenle birleştiğinde sertleşiyormuş. Yer altı şehrinde mutfak bölümü, odalar, salonlar, erzak bölümü, şarap mahzenleri, ibadet yerleri, ahır bulunuyor. Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehirlerinden farklı olarak burada haberleşmeyi sağlayan katlar arasında delikler vardır. Diğer yer altı şehirlerinde bir farkı da kapılarda düşmana kızgın yağ dökmek için deliklerin bulunması. Hediyelik eşya satan yerde İmam Latif Acer ile karşılaşıyoruz. Burası onun babadan kalma arazisiymiş. Çocukken bu yeraltı şehrinin girişinde oyun oynarlarmış. Yani burayı bulan kendisiymiş. Daha sonra devlet kendisine burada bir yer bırakarak oturmasına izin vermiş. Özkonak Yeraltı şehrinin çok katlı olduğunu tam olarak bu katların ortaya çıkarılamadığını söylüyor. Yeraltı şehirlerinde akıl almaz bir havalandırma sistemi var. Düşman gelince insanlar geçici olarak burada hayatlarını sürdürürlermiş. Özkonak Yeraltı şehrinin on sekiz katlı olduğu söyleniyor. Latif Bey’le sohbet ederken Özkonak Kasabası hakkında bilgi almak istediğimizi söylüyoruz. O da bu konuda bize bilgi verecek kişi tesadüfen burada diyor. Akrabası Serkan Erden’miş.

Güler yüzlü Serkan bizimle birlikte geliyor. Hem kendi hem de buraların hikâyesini anlatıyor. O kadar düzgün bir Türkçe kullanıyor ve o kadar güzel anlatıyor ki bayıldık. Özkonaklıymış. Kasabanın içinden geçerek bir vadiye geliyoruz. Özkonak’ın adı eskiden Genezin’ miş.
Buradaki köprü Yavuz Sultan Selim’in Doğu Seferi sırasında yapılmış. Adı Yavuz Sultan Selim Köprüsü. O zamanlar coşkuyla akan Ceneviz Deresinden geçebilmek amacıyla. Ama şimdilerde derede su yok. Bu vadi sağlı sollu kayalara oyulmuş evler eşliğinde uzayıp gidiyor. Bakımsız ama daha sonraları buranın adının fazlasıyla duyulacağından eminim. Serkan çocukluğunda buralarda oynarmış. Bizi bir de yer altı kaynağının bulunduğu bir yere götürüyor. Bu su birçok hastalığa iyi geliyormuş.

Arabayla yola koyuluyoruz.550 yaşında Sapsız Meşe Ağacı’na varıyoruz. Bu anıt Ağacın gövdesini ancak beş insan el ele tutuştuğunda sarabiliyor. Palamutları da diğer ağaçlara göre daha büyük. Kapadokya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından koruma altına alınmış. Ama tanıtım levhası çok harap. Dikkat edilmemiş.
Buradan Serkan’ı çok heyecanlandıran Belha Tarihi Kilise’ye doğru yol alıyoruz. Yol toprak ve çok bozuk. Belha, Bizanslar döneminden kalma bir kilise. Kilisenin içinde halkın silahlarını sakladıkları bir çukur var. İçerde üzümlerin ezilerek şıranın aktığı yerleri görüyoruz. En ilginç olanı da Serkan’ın bizi elindeki fenerle götürdüğü karanlık bir dehliz. Sonu bir odaya açılıyor. Burası zindanmış. Duvarlarda tutukluların zincirlerinin bağlandığı yerler var. Sanırım buradan kimse sağ çıkmamıştır. En ufak bir ışık bile yok. Kimselerin olmadığına bakılırsa buraları henüz turistler tarafından keşfedilmemiş.

Yolumuza Hacıbektaş ilçesine doğru devam ediyoruz. Nevşehir iline bağlı bir ilçe. Küçük bir yer. Hacı Bektaş Veli Müzesine gidiyoruz. Hacı Bektaş Veli’nin doğumu, ölümü, kim tarafından eğitildiği, Anadolu’ya tam olarak hangi tarihte geldiğine dair kesin bilgiler yok. Bektaşi tarikatının piri. Birçok insan ziyaret ediyor. İlk defa başım açık bir ibadethaneye giriyorum. Burada kutsal sayılan sudan içiyorum. Mezarı da burada. Aleviler mezarının etrafında dönüyorlar. Öğretileri duvarda yazıyor. Buranın insana huzur veren mistik bir havası var. Sakin sakin dua ediliyor. Çok etkilendim.