Yarınların Hasabı!..I Erhan Yurdayüksel

2013 itibariyle tüm dünyada gündemin ana maddesi haline gelen kur savaşları ile ilgili pek çok ülkeden farklı açıklamalar gelmeye devam ederken, Avrupa ülkeleri istihdamı korumak için ‘euro’yu zayıflatmaya çalışıyorlar.

Küresel ekonomi toparlanamazsa, kur problemlerinin daha uzun süreler devam etmesi de kaçınılmaz olacaktır.

Günümüzde yaşanmakta olan salgın hastalıklar; Kuş Gribi, Domuz Gribi (H1N1-H5N1) Ortadoğu’da solunum yetmezliğiyle baş gösteren Kronovirüs gibi virüslerin laboratuvar ortamında geliştiriliyor olma olasılığı, gelecek 10 yılda Dünyayı etkisi altına alması beklentisine yol açmaktadır.

Gelişmekte olan ve Gelişmiş ekonomiye sahip ülkeler hesaplarını; Kur savaşları, Nükleer, Biyolojik savaş,salgın, doğal afet (Çevre kirliliği, küresel ısınma) Terör, gibi olası tehlikeleri göz önüne alarak yapmalıdır.

Özellikle Ulaşım, Turizm, Restoranlar, lokanta ve benzeri yiyecek sektörü, akaryakıt bayileri, oteller, Tiyatro, gösteri kültür, eğlence v.b sektörler bu risklerden en çok etkilenecek olanlardır.

Az gelişmiş ülkeler, Mirasyedi Ekonomisiyle yönetilen ülkeler, Gelişmekte olan ülkeler, Avrupa’da Almanya’nın gölgesinde kalan ülkeler,Risk savaşlarından hemen etkilenecek ülkelerin başında gelmektedir.

Almanya gibi ekonomilerini daha dinamik hale getiren ülkeler ise risk ve kur savaşlarından fazla etkilenmezler.

Kur savaşları altının tahtını giderek sağlamlaştırırken, esas etkisini yılın ikinci yarısında sert yükselişler olarak gösterecek gibi görünüyor.

Altının puslu havayı sevdiğini bilen yatırımcılar, portföylerinde şimdiden altına daha fazla yer açmaktalar.

Geçtiğimiz aylardan bu yana zayıf performans sergileyen altın için, kısa vadeli alımlarda daha dikkatli olunması gerektiğini de belirtmekte fayda var.

Avrupa, halen temel problemler ile karşı karşıya bulunmakta.
Bu güne kadar Almanya dışındaki ülkelerin politikacıları ekonomik büyüme üretmek için etkili bir plan ortaya koyamadılar.

Ne yazık ki ; Yunanistan, İspanya gibi diğer Euro Bölgesi çevre ülkelerinde büyemenin nasıl yaratılabileceği bahisçilere malzeme olmuş durumda.

Avrupa Merkez Bankasının bankalara fon enjekte etmesi, limitsiz nakit sunma tedbirleri sorunu ötelemekten başka bir işe yaramayacağı gibi, ekonomik büyümeye de katkı sağlamaz.

Belçika´da ise, ekonomik sorunlara ivedi çözümler beklenirken, ülkede iflas eden şirket sayısında yeni bir rekor daha kırıldı.

Belçika genelinde 2013´ün Ocak ayında iflas eden şirket sayısı geçen seneye göre yüzde 40,4 artış göstererek 1.147 rakamını buldu.

2012 yılında 809 şirketin iflas etmesinin ardindan; 2013´ün ilk ayına iflaslar konusunda rekor kırarak başlayan Belçika´daki bu durum, yeni yıla umutla bakmak isteyen sektörlerin hevesini kıracak nitelikte bir tablo oluşturdu.

Yine yeni yılın ilk ayında, Belçika´nın işsizler ordusuna 2.583 kişi daha katıldı. Bu rakam, Graydon tarafından son 10 yılın en ürkütücü rakamı olarak kayda geçti.

2012 yılında yaklaşık 18.800 kişinin işsiz kaldığı Belçika´da; 2013 yılı, ikinci ayı itibariyle de keyifleri kaçıran yeni rekorlarla piyasaların umudunu kırmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz yıl, Belçika´nın Flaman Bölgesi´nde etkisini fazlasıyla hissettirmiş olan ekonomik kriz, bu kez de yeni yılın henüz ilk ayında Brüksellileri derinden etkilemiş görünüyor.
Belçika genelinde, yeni yılda krizden en çok yüzde 67,4´lük bir artışla ilk sırada inşaat sektörü, ardından yüzde 66,3, perakende satış yapan firmalar ve yüzde 43,7 ile hizmet sektörünün etkilendiği belirtildi.

Bu verilerin korkutucu boyutları, yarınlara yönelik hesapların çok daha iyi yapılması gerektiğini de göstermekte.

Erhan Yurdayüksel
14.02.2013 tarihli yazısı