Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi öncesinde yaptığı konuşmada hükümeti, “Führer modeli. Geldiğimiz nokta bu. Sadece içerde değil dışarıda da sorun olmaya başlayan bir siyasal iktidar var. Uygar dünyadan kopan ortadoğunun parçası olan ülke konumuna geldik” sözleriyle eleştirdi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin il başkanları toplantısı öncesinde bir konuşma yaptı. Konuşmasında hükümet politikalarını ağır bir dille eleştiren CHP Lideri, Davutoğlu’na seslenerek, “Eğer devleti yöneteceksen adam gibi yönet ya da o koltuğu boşalt. Birilerinin tutsağı olan kişi, Başbakan olamaz” dedi. Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
“Deniz Feneri’nin sanıklarının tamamı serbest bırakıldı. Savcılar önce görevlerinden alındılar, sonra yargılandılar. 17-25 Aralık soruşturması bunun ikinci adımıdır. Geldiğimiz nokta budur. Bir başka önemli saptama 12 yılda AKP’nin geldiği nokta bir devlet partisine dönüşmüş olmasıdır. Devleti yöneten değil kendisi devlet olan bir parti konumuna gelmiştir. Bu gerçeğin herkes tarafından bilinmesi gerekiyor. Bizim siyasal mücadelemizin, sıradan bir partiyle olmadığını AKP devletine karşı mücadele ettiğimizi herkesin bilmesini isterim. Çocuklarımıza karşı Türkiye’ye karşı borcumuzdur. Demokrasiyi yeniden getirmek, Türkiye’yi tek partiden kurtarmak CHP’nin görevidir.
Partiyle devletinin iç içe geçtiğini görüyoruz. Valisi emniyet müdürü kaymakamı… Biz diyorlar ki hükümetin memuruyuz, geldikleri nokta bu. Savcı ve hakimler de böyle. Bu çok tehlikeli bir süreç. Yine geldiğimiz noktada en küçük demokratik tepkiyi kendisine tehdit olarak algılıyor. Demokratik tepkilere asla izin vermiyor.
Yani bir siyasal iktidarın doğal yollardan yasalarla tanımlanan şekilde eleştirilmesine tahammül edilemiyor, ve onu tehdit olarak algılamaya başladı. Partiyle devletin iç içe geçtiğini gösteren başka bir unsur, yasama yürütme ve yargı erklerinin yok olmasıdır. Güçler ayrılığı ilkesi sadece anayasada yazılı olan madde olmanın ötesinde bir işlev yerine getirmiyor.
Führer modeli. Geldiğimiz nokta bu. Sadece içerde değil dışarda da sorun olmaya başlayan bir siyasal iktidar var. çünkü biz batının bir parçasıyız, iki yüz yıllık mücadele bunun üzerine inşa edildi. Geldiğimiz nokta uygar dünyadan kopan ortadoğunun parçası olan ülke konumuna geldik.
Bu ülkenin cumhurbaşkanı BM’de boş sıralara konuştu. Ulusal kurtuluş savaşını veren, dünyada bütün mazlum ülkelerin önderi olan bir Türkiye’yi bu noktaya getirdiler. Oylama yapılıyor Türkiye’ye 60 oy çıkıyor. Bu diplomatik bir darbedir. Neden bize susun diyorlar, millet bunları öğrenmesin diye. Nasılsa havuz medyaları var. ama biz bunları anlatmak zorundayız.
“Fazıl Say’a yasak getirdiler”
Etnik kimlik ve inanç siyaseti iktidar tarafından kullanılan iki unsur oldu. Kullanılması yasak olan bu iki alanı, yolsuzluklar karşısında tabanı bloke etmek için kulanıyorlar. Herkesin ortak görevi, bunu bilmek ve duyurmaktır…
Bu toprakların yetiştirdiği Fazıl Say’a yasak getirdiler. Dünyanın hangi demokrasisinde sanatçılara yasak getirilir… Gerekçe ne? Eline silah mı, molotof mu aldı, yüzünü mü kapattı? Aydınlık bir yüzü var ve tek kulllandığı- çaldığı piyano. Ama alışkanlıkları farklı, o piyano çalıyor öbürleri başka şey. O nedenle yediremiyorar kendilerine…”