Türkiye’nin 12. büyük gölü Eber kirlilik ve kuraklık nedeniyle kurudu

Afyonkarahisar’da bulunan Türkiye’nin 12. büyük gölü Eber, kirlilik ve kuraklık nedeniyle yok olmak üzere. Gölün 24 metre olan su derinliği 1 metreye geriledi, kuruyan alan oranı yüzde 80’e ulaştı. Gölün can çekiştiğini söyleyen Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, yöre halkının pişmanlığını “Göle ihanet ettik. Hiç bitmez, tükenmez sandık; o da canlıymış bilemedik” sözleriyle aktardı.

Akademisyen ve göl uzmanı Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, Eber Gölü’ndeki son duruma ilişkin yaptığı inceleme sonuçlarını açıkladı.

Kesici, geçen yıl kirlilik ve kuraklıktan suyu çürümeye başlayan Eber Gölü’nde bir zamanlar su derinliğinin 24 metreyken, son yapılan ölçümlerde 1 metreye kadar düştüğünü kaydetti.

Eber Gölü’nün kurumasındaki nedenlere dikkat çeken Kesici, “Vahşi tarımsal sulama ve kuraklık nedeniyle su talebi artıyor. Ayrıca sıcaklıklara bağlı buharlaşma da arttığı için göl kurumakta. Şu an baktığımızda gölün yüzde 80’i kurumuş, geriye batık ve çatlamış topraklar kaldı” dedi.

“30 BİNDEN FAZLA İNSANIN GEÇİM KAYNAĞIYDI”

Eber’in ürünleriyle bölge ekonomisinde çok önemli katma değer olduğunu belirten Kesici, “Çevresinde yaşayan 30 binden fazla insanın adeta bereketli tarla ve fabrikasıydı. Göldeki kamış ve saz bitkileri nedeniyle yöreye, kağıt fabrikası kurulmuştu” diye konuştu.

Kesici, göl kurumadan önce kamış ve gölün tıbbi aromatik bitkilerinin yurt dışına izolasyon-parfümeri malzemesi olarak, kurbağaların, salyangozların, balıkların işlenerek Avrupa’ya ihraç edildiğini ve on milyonlarca dolar gelir sağlandığını aktardı.

Kesici, Avrupa, Asya ve Afrika arasında göç eden kuşların, İstanbul üzerinden izledikleri göç yollarının önemli noktalarından birinin de Eber Gölü olduğunu kaydetti.

“EBER SARISI’NIN DA NESLİ TEHLİKEDE”

Su seviyesinin azalmasıyla son yıllarda gölün, tuzlanmasına bağlı pelikanlar ve flamingoların da tercih alanı olmaya başladığına değinen Erol Kesici, dünyada sadece bu gölün olduğu bölgede yetişen endemik tür ‘piyam’ ismiyle de anılan ‘Eber sarısı’nın da neslinin tehlike altında olduğuna dikkat çekti.

Kesici, gölün kurumasına bağlı sazlar, kazlar, kurbağalar yok olunca bölgede sivrisinek, gün sinekleri ve farelerin çoğaldığını da açıkladı.

“BİLEMEDİK HOCAM”

Kesici, yöre halkının pişman olduğunu da şu sözlerle aktardı: “Göle ihanet ettik. Hiç bitmez, kirlenmez, tükenmez sandık, o da canlıymış bilemedik. Her şeyden önce susuz kalmaktayız. Fasulye, domates, biber ve meyve için su bulamaz hale geldik. Onunla da kalmadı cildimiz, ciğerimiz kurudu, biz kuruduk.”

“Kurbağa sesine hasret kaldık. Su yılanları, kemirgenler yok olunca sazlıklar ve tarlalar, farelere kaldı. Ürüne zarar veriyorlar. Bilemedik hocam, emanete sahip çıkamadık, felaketi yaşamaktayız, elden ne gelir onu da bilmemekteyiz.”

“ATIK ALANI OLARAK KULLANILMAKTAN VAZGEÇİLMELİ”

Gölün doğal akışını korumanın en önemli koruma çalışması olduğunu söyleyen Kesici, gölün dip çamurunun ekonomik amaçlarla değil, bilimsel yöntemlerle ekolojik yapısının korunarak temizlenmesi gerektiğine dikkat çekti.

Sazlık alanlardaki bitkilerin gençleştirilmesi ve bakımlarının yapılması gerektiğini vurgulayan Kesici, “Göl atık alanı olarak kullanılmaktan vazgeçilmeli. Yoksa Eber Gölü coğrafyamızdan tamamen silinecek ve geri kazanılması parayla mümkün olmayacaktır” dedi