Abant Gölü

Abant-Gölü-2014-1Huzurun vazgeçilmez adresi Abant Gölü

Küçükken ailelerimiz bizleri biryerlere götürmek istediğinde, gidilen yer, bizlere uymazsa zaman zaman mızırdandığımız olurdu ya…

İşte Abant’da kardeşlerim ve benim için öyleydi. Babamın kendini sessizliğe kapattığı bir yerdi Abant. Oysa ki ben ve kardeşlerim neden Uludağ’a gitmiyoruz diye anneme bin bir şikayette bulunurduk. Ama ta ki gidene kadar… Gidince de dönmek istemezdik. Şimdi ise tam tersi Abant ‘daki huzuru Uludağ’a tercih ederim. O zamanlarda Setur, İremtur ve Tantur v.b gibi seyahat acenteleri çok popülerdi. Hem sosyalleşelim hem de babam araba kullanmasın diye turlarla giderdik Abant’a. Annem tüm derslerimizin bitmesini ve geç saatte dönebileceğimizi söylediğinde, ödev telaşı başlardı bizde…. Öğretmenlere yalvarırdım bu hafta daha az ödev verin lütfen diye… Ama yine de ödevden kaçamazdım. Bazen dönüş yolunda ders çalışırdım. Ey gidi günler… 40 yaşındayım hala dersler bitmedi. Biliyorsunuz ki yeniden üniversite 3. sınıftayım ve bu hafta sınav haftası… Boşverin benim durum pek de iç açıcı değil Abant’a dönelim.

Şimdi şimdi babama hak veriyorum ne kadar stresli bir yaşamdan izole etmek için Abant’a kendini kaçırıyormuş. Eh bizimde yaşımız büyümeye başladığında bu güzel yerlerin değerini yeni yeni anlamaya başlıyoruz. İstanbul’a sadece 300 km uzaklıkta. Ankara Bolu arası çok daha yakın. Yollar da artık pek bir güzel! Eskiden daracık yollardan giderken tedirgin olurduk. Şimdi ise gerçekten de çok keyifli yolculuk…

Sessizlik, huzur ve doğal ortam demek Abant. Her mevsim ayrı bir güzel… Benim vazgeçilmez tercihim ise kar yağarken, Abant Gölü üzerinde yürümek. Hele yanınızda sevdiğiniz insan varsa o ayrı bir keyif. Burada romantizm hat safhada. Kış aylarında göl donunca üzerinde yürümek gerçekten de çok güzel. Her seferinde buzlar kırılıp gölün içine düşeceğimi düşünmüyor da değilim. Gölün çevresinde yürümek istiyorsanız, 8 km. Günlük sporunuzu yapılmış sayın.

Doğa gerçekten de insanı büyülüyor. Benim için en keyifli zaman kar yağdığında Abant’da olmak. Çünkü insan, o güzelliğin içinde o kadar güzel kareler yakalayabiliyor ki… Oksijenin en fazla olduğu yerlerden biri Abant ve çevresi.

Sucuk ekmeğin tadı ise bir başka göl kenarında…

Yol kenarında yerel halkın birbirinden güzel marifetlerini sergiledikleri el sanatları , yiyecekler, bitkiler , reçeller ise denenmeye değer güzellikte.

Bir önceki gittiğimde ilk defa Abant’da hüsrana uğradım. Etraf inşaat alanı gibiydi. Ne yalan söyleyeyim içim acıdı. Doğa harikasının katledilişini seyretmek beni çok üzüyor.… Neyse bu sefer gözüme çok daha güzel geldi.

Dönüşte klasikleşmiş yılların eskitemediği Koru Otel’de Domates Çorbası, Koru Kebabı ve dağ reçelleri tadımları bizim ailenin olmazsa olmazı.

Göl kenarında faytonla yapılan geziler, sucuk partileri, şömine başında sıcak şarap ise en sevdiğim Abant aktivitelerindendir. İsterseniz at binebilirsiniz. Yeşilin bin bir tonuna rastlayacağınız Abant’da fotoğraf çekmiyorsanız bir şeyler kaçırıyorsunuz demektir. Her yerde farklı bir manzara gözünüze çarpıyor.
Büyük Abant Oteli ve Abant Köşk, Petro Club favori otellerimden.

Keyifli kareleri beyninize kazımadan gelmeyin derim. Yoğunluktan bunaldığınızda Abant’da olduğunuz düşününce işe yarayacak benden söylemesi.

Artık ender bulunan oksijeni iliklerinize kadar hissetmeniz dileğiyle!

Sevil DENİZ

Leave a Reply

Your email address will not be published.