Bakır talebi yeşil enerji dönüşümü ile rekor artış gösterecek

Yeşil enerji dönüşümünün küresel bakır piyasasının gelecekteki büyümesinde temel belirleyici olması beklenirken, talep ve fiyatındaki rekor artışlarla bakırın altın çağını yaşayacağı öngörülüyor.

Bakırı “yeni petrol” olarak nitelendiren ABD merkezli küresel yatırım bankası Goldman Sachs’a göre, bakırın fiyatı bu yıl ton başı ortalama 9 bin 675 dolar düzeyinde seyredecek. Bu rakamın gelecek yıl ton başına 11 bin 875 dolara yükselmesi beklenirken, 2025 itibarıyla bakırın ton fiyatı 15 bin dolar seviyesine çıkacak.

Bakır talebi de yeşil enerji dönüşümünün hızlanmasıyla rekor artış gösterecek. Yeşil teknolojilere bağlı olarak bakır talebinin artmasının temelinde bakırın esnekliği, elektriksel ve termal iletkenliği ile düşük reaktivite özellikleri yatıyor.

Uluslararası Enerji Ajansının verilerine göre, elektrikli bir aracın üretimi için benzinli araca kıyasla 5 kat, rüzgar türbini için ise doğal gaza dayalı elektrik santrallerinden 8 kat fazla madene ihtiyaç duyuluyor ve bakır bu madenler arasında öne çıkıyor.

Elektrikli araçlar, rüzgar ve güneş teknolojileri bakır talebini artıracak

Goldman Sachs’ın analizlerine göre, temiz enerji dönüşümünden kaynaklanan bakır talebi 2030’da yüzde 600 artışla 5,4 milyon tona yükselecek. Elektrikli araçlar, rüzgar, güneş ve jeotermal enerji gibi yeşil enerji teknolojilerinin büyüme hızına bağlı olarak bakır talebi yüzde 900 artışla 8,7 milyon tona ulaşabilecek.

Elektrikli araçlar 2030’da bakır talebindeki toplam büyümenin yüzde 40’ını oluşturacak. Bu yıl 5,1 milyon elektrikli araç satılması beklenirken, bu rakam 2030’da 31,5 milyona yükselecek ve yaklaşık 30 milyon elektrikli araç şarj ünitesi kurulacak. Böylece, elektrikli araç sektörü kaynaklı bakır talebi 2030’a kadar 2,4 milyon ton artacak.

Temiz enerji dönüşümünün kalbinde yer alan güneş enerjisi teknolojileri, 2030’da bakır talebindeki artışın 1,6 milyon tonunu oluşturacak.

Karasal rüzgar enerjisi santrallerinin bakır talebindeki büyümedeki payı ise 1,3 milyon ton (yüzde 20) seviyesinde gerçekleşecek. Deniz üstü rüzgar enerjisi kapasitesinin artmasıyla, bakır talebinde rüzgar teknolojilerinin payı da artacak.

Öte yandan, temiz enerji dönüşümüyle altın çağını yaşayacak bakır tedarikinde arz sıkıntısı olmaması için sektörün yatırımlarına hız vermesi gerekiyor. Temiz enerji teknolojilerine bağlı olarak artan bakır talebini karşılamak için yapılacak yatırımların iklim değişikliği ve çevresel etkilerine yönelik endişeler ise bu dengenin kurulmasındaki en önemli zorluklardan biri olarak öne çıkıyor.

Yeşil dönüşümün hızı, bakıra yönelik belirsizlikleri beraberinde getiriyor

Londra merkezli emtia piyasaları analiz şirketi CRU Grup’un Temel Metaller Araştırma Müdürü Charlie Durant, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bazı ülkelerde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakalarının yeniden artmasına yönelik endişeler dışında makroekonomik zeminin bakır fiyatlarını desteklediğini ve yakın zamanda fiyatların daha fazla yükselebileceğini söyledi.

2020’nin bakır piyasasında çalkantılı bir yıl olmasına rağmen piyasanın temel göstergelerinin pozitif olduğunu belirten Durant, “Elektrikli araçlar, rüzgar ve güneş enerjisinin rafine bakır talebindeki yıllık büyümenin yüzde 1,5’ini oluşturacağını öngörüyoruz. Küresel bakır piyasasının gelecekteki büyümesinin neredeyse tamamının yeşil enerji dönüşümünün hızına bağlı olduğunu söylesek abartmış olmayız.” diye konuştu.

Durant, elektrikli araçlar ve yenilenebilir enerjiye geçişin yaşandığını fakat bu geçişin hızı ve hangi piyasaların nasıl dönüşeceğine ilişkin belirsizliklerin riskleri de beraberinde getirdiğini ifade etti.

Küresel bakır piyasası açısından iki temel belirsizlik olduğunu dile getiren Durant, şunları kaydetti: “Bu belirsizliklerin ilki Çin’in bakır ihtiyacının ne kadarını bakır hurdasından karşılayacağı. Digeri ise alüminyum ya da diğer metallerin bakırın yerini ikame etmesi. Eğer bakır fiyatları alüminyuma göre uzun bir süre yüksek seyrederse, bu ikame tehdidi daha belirgin hale gelecektir. Ayrıca, bakır endüstrisinde yeni maden projelerine olan ihtiyaç da hala devam ediyor. Salgın ve madenlerin çevresel etkileri tedarik üzerinde risk oluşturuyor fakat stratejik ve cesur kararlar alınarak bu tehditler fırsatlara dönüştürülebilir. Sadece fiyatlar açısından değil, sürdürülebilir ve kapsayıcı bakır yatırımlarıyla bakır piyasası daha da büyüyebilir.”