Beste Serim Erbak:İstanbul’un Görkemli Sarnıçları

İstanbul, Osmanlı’nın ahşap evleriyle ünlü. Bu karakteristik tarihi evlere hala rastlıyoruz.

İşte biraz daha Ayasofya’ya doğru yaklaşınca bunlardan biri önümüze çıkıveriyor. Turşucuzade Konağı geçirdiği yangınlarla yıpransa da şimdi aslına uygun olarak yeniden yapılmış. 1800’lü yıllarda bu güzel konak, Şeyhülislam Turşucuzade Ahmed Muhtar Efendi’ye aitmiş. Bugün İstanbul Belediyesinin Turizm Müdürlüğü olarak hizmet veriyor.Tarih boyunca görkemli şehir İstanbul, ihtiyacını karşılamak üzere suyu, her biri birer sanat eseri niteliğindeki yeraltı sarnıçlarında depolamış. Bu eserlerden en güzeli Sultanahmet’teki Yerebatan Sarnıcı. Hatta o kadar muhteşem ki; Yerebatan Sarayı olarak da adlandırılıyor. Bizans imparatoru I.Justinus tarafından 526-527 senelerinde yaptırılmış.Tuğladan inşa edilen sarnıcın 100.000 ton su depolama kapasitesi bulunuyor.336 sütunu ile inanılmaz bir mimari ve mühendislik örneği. Su yalıtımı harika. 2022 yılında restorasyonu tamamlanmış.Su havuzlarının birinde ters duran Medusa başının sırrı ise; sütunlara bakanların taş kesilmelerini engellemek içinmiş. Girişinde uzun bir kuyruk var. Her taraftan gelen insanlar bu harika eseri görmek istiyor. Taş merdivenden
inerken büyüleyici bir aydınlatma ile devasa sütunların arasındaki su havuzları, yürüyüş yollarını görüyoruz. Güzellik karşısında büyülenip,durmadan fotoğraf çekiyoruz. Çeşitli sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan bu müze tarihin içinde nefes alma fırsatı sunuyor.Bu güzel eserden sonra meydana doğru yürürken 1957’de açılan hikâyesiyle ünlü Pudding Shop tabelası gözümüze çarpıyor. O zamanlar Nepal ya da Hindistan’a giderken İstanbul’dan geçen Hippilerinin uğrak
yeri olan bu mekân, şimdinin Lale Restoran’ı, Çiçek Çocuklarının anılarıyla dolu. Adeta bir müze.Binbirdirek’tek i 1600 yıllık Şerefiye Sarnıcını (Theodosius Sarnıcı) gezmek üzere yola devam ediyoruz. MS.408 ve MS.450 tarihleri arasında İmparator II. Theodosius tarafından inşa ettirildiği düşünülen
sarnıç adeta gizli bir cevher. Bahçesinde ve girişte Sanatçılar Bubi, Fırat Engin, Mehmet Sinan Kuran, Haydar Akdağ ve Seydi Murat Koç tarafından tasarlanan heykeller, mitolojik kahraman Şahmeran’ın modern versiyonları. Üstte güzel bir kafe bulunuyor. Gelenler kitaplarını kahve eşliğinde huzur içinde okuyorlar. Huzur diyorum zira hiç gürültü yok.Burası İstanbul’un karmaşasından uzak. Sakin. Sarnıçta sütun sayısı 32. Gösterim saatini kaçırmak istemiyoruz.

Dünyanın 360 derece yansıtım tekniğinin uygulandığı en eski yapı olan Şerefiye Sarnıcı, tarihi sanat ve teknoloji ile buluşturuyor. Büyüleyici bir atmosfer. Müzik, ses ve renkler harika. Bu gösteri sizi başka diyarlara götürüyor.Çıktıktan sonra hemen sol tarafta kapısının önünde bayrak direklerinin bulunduğu tarihi bina dikkatimi çekiyor. Geçmişte farklı kuruluşlarca kullanılan Arif Paşa Konağının yapılış tarihi tam olarak belli değil ama 1800’lü yıllarda inşa edildiği düşünülüyor. Yapı tarih boyunca birçok kez el değiştirerek hizmet vermiş. Zabıta müdürlüğünden, konservatuvara kadar. Şimdi ise Türk devletlerinin oluşturduğu uluslararası bir kuruluş olan Türk Devletleri Teşkilatı Merkez Ofisi olarak kullanılıyor. Su sarnıcının hemen yanında olması belki de onunla bir bağlantısı
olduğundandır.Çemberlitaş’a doğru yürürken Sultan II. Mahmut’un türbesi ve sebili karşısında, Osmanlı mimarisinin tipik örneklerinden İstanbul’un ilk
bağımsız kütüphanesi olmasıyla bilinen Köprülü Kütüphanesi’ni görüyoruz.1661 yılında Köprülü Fazıl Ahmet Paşa tarafından vakıf kitaplığı olarak yaptırılmış.Tramvay hattını takip ederek Çemberlitaş’a doğru ilerliyoruz. Varmadan caddenin sağındaki tarihi Çemberlitaş Hamamı da birçok tarihi eser gibi bir vakfın parçası olarak yaptırılmış. 1571-1583 yılları arasında Mimar Sinan’ın gözetiminde inşa edilmiş. Semt adını Çemberlitaş olarak bilinen tarihi sütundan almış. XIX. yüzyılda Çemberlitaş popüler bir yerleşim bölgesiymiş. XX. yüzyılda Anadolu’dan yoğun göç almaya başlayınca eski sakinler burayı terk etmiş. 330 yılında İmparator Konstantin Bizans’ı Roma İmparatorluğu’nun başkenti ilan ederek adını Konstantinopolis olarak değiştirmiş. Bu günün anısına da oval şekilli etrafında heykeller dini yapılar olan Forum’un ortasına 35 metre yüksekliğinde dev bir porfir sütun (Bazalt taş)diktirmiş.Sütunun tepesine ise kendisinin  heykelini koydurtmuş.416 yılında depremden zarar gören sütunu sağlamlaştırmak için etrafına demir halkalar ilave edilmiş. 1106 yılında çıkan bir fırtınada Konstantin’in heykeli düşüp parçalanınca, İmparator I. Manuel Comnenus yerine dev bir haç koydurmuş. Türklerin Konstantinopolis’i 1453’de fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed haçı indirtmiş. Çevredeki her şeyin yandığı 1779 yangınında sütun isten simsiyah olunca halk ona “Yanık Sütun” demeye başlamış. Artık akşam oldu. Yorucu gün Etiler Sıralı Kebap’ta son buluyor.