Tuncay Özkan: 6 yıllık esaret; “Zu­lüm ve has­ret”

Tuncay-Özkan-mektup-1Ergenekon’dan tahliye olan Tuncay Özkan, 6 yıllık esareti anlattı:

Metris Cezaevi’nde beni çırılçıplak soyup aradılar. ‘Ardından tecrite attılar. O ana kadar 26 saat sorgulanmıştım. Yorgunluktan sızmışım. Uyanınca karşımda bir lağım faresi vardı. 17 gün onunla yaşadım’
Er­ge­ne­kon Da­va­sı­’ndan Si­liv­ri Ce­za­evi­’n­de en uzun ka­lan isim­le­rin­den bi­riy­di ga­ze­te­ci Tun­cay Öz­kan… Ha­ya­tı­nın 6 yı­lı­nı bı­rak­tı­ğı Si­liv­ri­’den çı­kar çık­maz has­ret­le koş­tu kı­zı Naz­lı­can ve eşi Duy­gu­’ya… O ge­ce sa­rıl­ma­ya do­ya­ma­dı­lar bir­bir­le­ri­ne. Ener­ji­si­ne de, hı­zı­na da ye­ti­şil­mi­yor şu sı­ra­lar. Ade­ta tut­sak kal­dı­ğı gün­le­rin acı­sı­nı çı­ka­rır­ca­sı­na ya­şı­yor. Dur du­rak bil­me­den Si­liv­ri­’de ya­şa­dı­ğı gün­le­ri her­ke­se du­yur­ma­ya ça­lı­şı­yor. Di­le ko­lay, tam 1994 gün geç­ti de­mir par­mak­lık­lar arkasında. Üs­te­lik bu­nun 517 gü­nü­nü tec­rit­te, içe­ri­si­ni sü­rek­li la­ğım ba­san bir hüc­re­de ge­çir­di. O ve ai­le­si için kâ­bus do­lu gün­ler ge­ri­de kal­dı. Ama aç­tı­ğı ya­ra­lar çok de­rin. Tah­li­ye­si­nin ar­dın­dan evi­nin ka­pı­la­rı­nı SÖZ­CÜ­’ye açan Tun­cay Öz­ka­n’­ın Si­liv­ri ha­ya­tı­nı din­le­yip, ya­zar­ken göz pı­nar­la­rı­nın dur­ma­sı­na im­kan yok… An­lat­tık­la­rı “Bu ka­dar da olur mu?” de­dir­ti­yor in­sa­na…

“Ru­hum­la bu­luş­tum…”
– He­pi­mi­zin gö­zü ay­dın. Öz­gür­lü­ğü­nü­zün ilk gün­le­ri na­sıl geç­ti?
Te­şek­kür ede­rim. Ce­za­evi­ne gi­rer­ken in­san ru­hu­nu ka­pı­nın önün­de bı­ra­kı­yor. Ru­hu­nuz si­zi ce­za­evi­nin dı­şın­da bu­luş­mak için bek­li­yor. Ben çı­kar çık­maz Duy­gu ve Naz­lı­ca­n’­a sa­rı­la­rak ru­hum­la ye­ni­den bu­luş­tum. İçer­ide­ki can­sız, tat­sız ha­yat bit­ti. Ye­ri­ne, bü­tün renk­le­ri, ko­ku­la­rı ve tat­la­rıy­la ye­ni bir ha­yat al­dı. Ye­ni­den doğ­mak gi­bi öz­gür­lük.

– İl­han Se­çuk gö­zal­tı­na alın­dı­ğı gün “Be­ni de alın kim­se­den kor­kum yok. Bu­ra­da­yı­m” de­miş­ti­niz. Alın­dı­nız. Bu cüm­le için piş­man ol­du­nuz mu?

De­ği­lim ve bu­gün yi­ne ay­nı şey­le­ri söy­lü­yo­rum. Eğer Tür­ki­ye de bir ka­ran­lık, öz­gür­lük­le­ri yok eden bir an­la­yış ik­ti­dar ola­cak­sa ve o gün söy­le­dik­le­ri­miz bu­gün ger­çek­leş­miş­se ay­nı şey­le­ri bu­gün de söy­lü­yo­rum. Öz­gür­lük, ada­let ve hak için ben yi­ne si­pe­rin en önün­de yer alı­rım. “Gel­sin­ler be­ni al­sın­la­r” de­rim.

“Te­la­fi­si müm­kün de­ği­l”
– 6 yı­la rağ­men mi?
6 yıl de­ğil, in­san ha­ya­tı­na rağ­men söy­le­rim. Ber­kin di­ye bir ço­cuk, 14 ya­şın­da ek­mek al­mak için so­ka­ğa çık­tı ve ar­tık yok. 16 gen­ce­cik in­san gö­zü­nü kay­bet­ti. Be­nim çek­tik­le­rim ne ki? Bu top­rak­lar­da öz­gür, ba­ğım­sız, ba­şı dik ça­lı­şa­lım di­ye bin­ler­ce in­san şe­hit düş­tü. Öz­gür­lük, ba­ğım­sız­lık, ada­let, hak, eşit­lik ve kar­deş­lik için kav­ga ver­me­ye­ce­ğiz de ne için ve­re­ce­ğiz. Ne ya­zık ki Tür­ki­ye­’- de geç­miş­te ne söy­le­diy­sek bu­gün çık­tı. Bu in­san­la­ra ya­zık de­ğil mi? Be­nim ha­ya­tım­dan 6 yıl çal­ma­dı­lar sa­de­ce. Tür­ki­ye­’den, eşim­den, kı­zım­dan, se­ven­le­rim­den, in­san­lık­tan 6 yıl çal­dı­lar. Te­la­fi­si as­la müm­kün de­ğil. Bi­zim is­te­di­ği­miz tek şey var: Bu ka­ran­lık bu­ra­da bit­sin. Al­lah aş­kı­na bit­sin. Ele ele ve­re­lim, ül­ke­yi da­ha güç­lü ha­le ge­ti­re­lim.

“Ger­çe­ğin pe­şin­de­yi­z”
– Gö­zal­tı­na alın­dı­ğı­nız gün­le il­gi­li çok şey ya­zı­lıp çi­zil­di. O gün ne­ler ya­şan­dı?
Sa­at 04.00’te gel­di­ler. O ka­dar çok po­lis gir­di ki ha­re­ket ede­mez ha­le gel­dik. Duy­gu ev­de yok­tu o gün. Duy­gu­’nun gö­zal­tı­na alın­dı­ğı­nı da söy­le­di­ler ama öy­le bir şey ol­ma­dı. Bun­la­rın amaç­la­rı baş­ka. Top­lu­mun ak­lı­nı ka­rış­tır­mak. 1996’dan be­ri ko­ru­mam var. Ev ara­nır­ken ya­kın ko­ru­mam da ev­dey­di. Ruh­sat­lı ta­ban­ca­mı ken­dim tes­lim et­tim.
Ru­hsa­tı­nı da­va­nın ek kla­sö­rü­ne koy­du­lar. Ta­ban­ca­nın ken­di­si­ni de Er­ge­ne­ko­n’­un cep­ha­ne­si­ne say­dı­lar. Ada­let ne­re­de bu­ra­da? İş­te biz ger­çe­ğin pe­şin­de­yiz. Bu­gün bu­ra­da bu­lun­mam tak­dir-i ila­hi­dir. İla­hi ada­le­tin te­cel­li­si­dir…

– İçe­ri gir­di­ği­niz­de ilk ak­lı­nı­za ge­len şey ne ol­du?
Met­ri­s’­ten içe­ri gir­dim. O ka­dar yor­gun­dum ki… Ön­ce bir çı­rıl­çıp­lak so­yup ara­dı­lar. Umur­sa­ma­dım. Met­ris­’te T10 tec­rit hüc­re­si­ne at­tı­lar. Çok yor­gun­dum. 4 gün sor­gu­da geç­ti. 26 sa­at sor­gu­lan­mış­tım. 6-7 sa­at de yar­gı­la­ma aşa­ma­sı sür­müş­tü. İlk gös­ter­dik­le­ri yer­de uyu­ya­kal­mı­şım. İlk gü­nün sa­ba­hı şa­pır­tıy­la uyan­dım. Bir bak­tım bü­yük bir la­ğım fa­re­si. Ye­mek bı­rak­mış­lar sa­bah. Fa­re bı­rak­tık­la­rı ye­me­ği yi­yor­du. Göz gö­ze gel­dik. Tik­sin­dim. Ayak­ka­bı­mı fır­lat­tım. He­men gel­di­ği ye­re, tu­va­le­te git­ti. Ora­da 17 gün kal­dım. Üs­tü tel ör­gü­lü bir ha­va­lan­dır­ma­sı var­dı. Sor­dum “Bu tel ör­gü ne­den? Gök­yü­zü­nü ni­ye ka­pa­tı­yor­su­nuz?” di­ye. He­li­kop­ter­le ka­çı­rı­la­ca­ğı­ma da­ir ih­bar al­mış­lar… 17 gün son­ra be­ni Si­liv­ri­’ye gön­der­di­ler.

“İ­yi­lik kö­tü­lü­ğü ye­ne­r”
– Ce­ma­at-AKP kav­ga­sı ol­ma­sa tah­li­ye­ler ger­çek­le­şir miy­di?
Ma­su­mi­ye­tin ce­za­evin­de tu­tul­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. Ha­ki­ka­tin önün­de hiç­bir şey du­ra­maz. Ya­lan­lar­la, top­lu­mu kor­ku­ta­rak, “Bak o ko­nu­şu­yor­du al­dık. Sen ko­nu­şur­san se­ni de alı­rı­z” di­ye­rek si­ya­set ol­maz. Kürt di­ye ayır­dı­nız. Sün­ni di­ye ayır­dı­nız. Ale­vi di­ye ayır­dı­nız. La­ik di­ye ayır­dı­nız. An­ti la­ik di­ye ayır­dı­nız. Ne kal­dı ge­ri­ye? Ken­di­le­ri… Koa­lis­yon­la­rı or­ta­dan çat­la­dı. İki ta­raf bir­bi­ri­ne gir­di. Ben iki ucu pis bir değ­nek di­yo­rum. Bu ka­ran­lık mut­la­ka da­ğıl­ma­lı. Tür­ki­ye­’ye ay­dın­lık gün­ler gel­me­li. Bun­la­ra ina­nan in­san­la­rın yep­ye­ni bir yol­da, bun­lar­sız bir yol­da bu­luş­ma­sı la­zım. Si­liv­ri­’de her ye­ri be­ton­la kap­la­mış­lar­dı. O be­ton­la­rın ara­sın­dan eğ­rel­ti ot­la­rı ken­di­le­ri­ni dı­şa­rı atı­yor­lar­dı. Ne ka­dar kö­tü­lük ya­par­lar­sa yap­sın­lar iyi­lik ken­di­ne bir yol bu­lur ve iyi­lik, kö­tü­lü­ğü ye­ner. Be­nim evi­min bü­yük­lü­ğü ka­dar ka­sa­sı olan adam­la­rı ser­best bı­rak­tı­lar. Doğ­ru­dur. İn­san­la­rın öz­gür­lük­le­ri sı­nır­lan­dı­rıl­ma­ma­lı. Pe­ki bi­zim gi­bi in­san­la­ra ne­den uy­gu­lanma­dı?

– Bir çift­e stan­dart mı var?
Her­kes ken­di­ne gö­re hu­kuk ve ada­let an­la­yı­şı ge­liş­tir­miş. Kar­şı çık­tı­ğım şey bu çif­te stan­dart­tır. Eğer siz çif­te stan­dar­dı kal­dır­maz­sa­nız eşit­lik ve ada­let an­la­yı­şı için­de bak­maz­sa­nız so­nuç va­him olur.
Ne hır­sız­lık yap­tım, ne de elim­de kan var ama mü­eb­be­te mah­kum ol­dum!

– Uzun sü­re su­çu­nu­zu öğ­ren­me­ye ça­lış­tı­nız. Öğ­re­ne­bil­di­niz mi?
Su­çum hâ­lâ söy­len­me­di. Ge­rek­çe­li ka­rar­da ya­zar­lar­sa gö­re­ce­ğiz. Ben ne hır­sız­lık yap­tım. Ne ar­sız­lı­ğım var. Ne na­mus­suz­lu­ğum ne de elim­de kan var. Kim­se­ye kar­şı bor­cum yok, kim­se­nin pa­ra­sı­nı gasp et­me­dim. Kim­se­yi öl­dür­me­dim. Ba­na bir mü­eb­bet ha­pis ce­za­sı ver­di­ler. Ağır­laş­tı­rıl­mış mü­eb­bet. Ne­den? Cum­hu­ri­yet mi­ting­le­ri­ni yap­tı­ğım için. Cum­hu­ri­ye­te sa­hip çık­tım di­ye. Tür­ki­ye­’nin ay­dın­lı­ğı­na sa­hip çık­tım di­ye. “Cum­hu­ri­yet mi­ting­le­ri­ni sen mi yap­tın?” de­di­ler. “E­ve­t” de­dim. Ağır­laş­tı­rıl­mış mü­eb­bet ver­di­ler.
Su­sur­luk ra­po­ru­nu ya­yın­la­mak­tan, Ye­şi­l’­in ka­til ola­rak dev­let­ten al­dı­ğı pa­ra­nın bel­ge­si­ni ya­yın­la­mak­tan ve ga­ze­te­ci­lik­ten de 16 yıl ha­pis ce­za­sı ye­dim. So­ru­yo­rum bu ce­za­lar ne­den ve­ril­di? Ni­çin bu ce­za­lar? Er­ge­ne­kon de­me­sin­ler böy­le bir ör­güt yok. Te­rör de­me­sin­ler. “Sen mu­ha­lif­sin su­sa­cak­sın ve ko­nuş­ma­ya­cak­sı­n” de­yip idam ce­za­sı ver­sin­ler ka­bul ede­rim. Ada­let ol­sun. Ye­ter ki ger­çe­ği söy­le­sin­ler. Ger­çek kar­şı­sın­da boy­num kıl­dan in­ce. O za­man ken­di seh­pa­mı ken­dim tek­me­le­rim. Ama böy­le te­rör ör­gü­tü fa­lan de­yip, in­san­la­rı kor­ku­tup, kay­gı­lan­dı­rıp, ada­let is­tek­le­ri­ne en­gel ol­mak, in­san­la­rın Tür­ki­ye­’de da­ha gü­zel şey­ler üret­me­si­ni en­gel­le­mek ve ha­yat­la­rın­dan pek çok şe­yi çal­mak… O ol­maz.

“İ­çi­miz­de hep has­ret var­dı­”
– Si­liv­ri­’de­ki 6 yı­lı han­gi ke­li­mele­rle ta­nım­lar­dı­nız?
İki ke­li­me. Bi­ri zu­lüm. Di­ğe­ri has­ret­tir. Has­re­ti bi­raz ha­fif­le­ti­ci bir ke­li­me gi­bi al­gı­la­ma­yın. Has­ret şöy­le bir şey; bü­tün acı­la­ra ilaç bu­la­bi­lir­si­niz. An­cak ce­za­evin­de has­ret­le baş et­me­niz müm­kün de­ğil­dir. İli­ği­niz­de, ke­mi­ği­niz­de his­se­der­si­niz ve has­ret si­zi ge­ce uyan­dı­rır. Ge­ce­nin ka­ran­lı­ğın­da has­ret var­dır içi­niz­de.

Si­liv­ri­’yi iki ke­li­mey­le özet­le­di: Zu­lüm ve has­ret
Tun­cay Öz­kan ile tah­li­ye­si­nin ar­dın­dan evin­de bir ara­ya gel­dik. Gö­zal­tı­na alın­dı­ğı gün­den tah­li­ye­si­ne ka­dar ge­çen 6 yı­lı ko­nuş­tuk. Si­liv­ri­’de­ki esa­re­ti ta­nım­la­ma­sı­nı is­te­di­ği­miz­de Gazeteci Öz­ka­n, i­ki ke­li­meyle “Zu­lüm ve has­ret­” de­di.

1994 gün son­ra ge­len öz­gür­lük
Ga­ze­te­ci Tun­cay Öz­ka­n’­ın İs­tan­bu­l’­da­ki evi­ne, 23 Ey­lül 2008 gü­nü Er­ge­ne­kon kap­sa­mın­da ope­ras­yon dü­zen­len­di. Öz­kan gö­zal­tı­na alın­dı. Em­ni­yet­te­ki sor­gu­su 4 gün sür­dü. Ar­dın­dan Met­ris Ce­za­evi’­ne gön­de­ril­di. Ora­da 17 gün tu­tul­du ve Si­liv­ri Ce­za­evi’­ne nak­le­dil­di. 517 gü­nü hüc­re­de ol­mak üze­re tam 1994 gün tu­tuk­lu kal­dı. Ağır­laş­tı­rıl­mış mü­eb­bet hap­se mah­kum ol­du. Tu­tuk­lu­luk sü­re­si­ni 5 yı­la in­di­ren ya­sa son­ra­sı 10 Mar­t’­ta tah­li­ye edildi. Mah­ke­me, ka­rar du­ruş­ma­sı­nın üze­rin­den 7 ay geç­me­si­ne rağ­men hâ­lâ ge­rek­çe­li ka­ra­rı ya­za­ma­dı.

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.