“Şeytan Marka Giyer” filminin ekibi 15. yılını kutlamak için yeniden bir araya geldi

Şeytan Marka Giyer (The Devil Wears Prada) filminin ekibi, filmin 15. yılını kutlamak için yeniden bir araya geldi. Ekip, filmin çekimi sırasında yaşadıkları unutulmaz anları anlatırken yönetmen David Frankel’in moda endüstrisinden pek çok kişinin Vogue’un efsane patronu Anna Wintour’un gazabına uğramaktan korktuğu için filmde çalışmak istemediğini açıklaması dikkat çekti.

Üniversiteden mezun olduktan sonra Vogue genel yayın yönetmeninin asistanı olarak çalışan Lauren Weisberger, iş hayatındaki ilk deneyimini eğlenceli bir üslupla kaleme aldıktan sonra kitap, bir de beyazperdeye uyarlandı.

Meryl Streep, Anne Hathaway, Emily Blunt, Stanley Tucci ve Adrian Grenier gibi birbirinden başarılı oyuncunun yer aldığı film, aynı zamanda 21. yüzyılın en moda odaklı filmlerinden biri oldu.

Ancak; Chanel, Zac Posen ve Prada gibi markaların giysi ve aksesuarlarının yer aldığı filmin çekimleri sırasında stüdyo birlikte çalışacak tasarımcı bulmakta oldukça zorlanmış. Bunun nedeni de Vogue baş editörü Anna Wintour’u kızdırmaktan çekinmeleriymiş.

ANNA’NIN GAZABINDAN KORKTULAR
15. yılını kutlamak için bir araya gelen Şeytan Marka Giyer filmi ekibinden yönetmen David Frankel, Entertainment Weekly’ye “Başlangıçta filmde görünecek hiçbir önemli tasarımcı yoktu. Anna’nın gazabına uğramak istemediler. Bazıları bize showroom’larını gösterdi ya da senaryonun gerçekliği hakkında notlar verdi; ama filme katılmak istemediler.”

Ayrıca kostüm tasarımcısı Patricia Field’in ödünç giysi alacak tasarımcı bulmakta zorlandığı, ancak dört haftadan biraz fazla bir sürede yaklaşık 150 tasarımcı parçasını tedarik etmeyi başardığı anlatıldı.

71 yaşındaki Streep, Field’ı filmdeki çalışmasından dolayı övdü ve çoğu kurgusal bir moda dergisinde çalışan karakter için gardırop inşa etmenin muazzam bir iş olduğunu belirtti. “Pat bir mucize yarattı” diyen Oscar ödüllü oyuncu, Entertainment Weekly’ye verdiği demeçte, Tom Cruise’un Mission: Impossible filmlerindeki tüm özel efektler gibi, bunun da o kadar önemli ve başarılı bir iş olduğunu vurguladı.

RAHAT DEĞİLDİ AMA İNANILMAZ DERECEDE ŞIKTI
Anna Hathaway ise Chanel görünümünün o kadar rahat olmadığını itiraf etti: “Bir Chanel örneği giydiğimi hatırlıyorum ve içinde iğneler vardı. Çekim bitince hemen üstümden çıkarırdım. Ama inanılmayacak kadar şıklardı.”

Senarist Aline Brosh McKenna da filmi yazarken zorluklar yaşadığını çünkü kimsenin Wintour’un ayağına basmak istemediğini söyledi: “Moda dünyasında benimle konuşacak birini bulmakta çok zorlandım, çünkü insanlar Anna ve Vogue’dan korkuyorlardı. Benimle konuşan, adını asla açıklamayacağım bir kişi vardı, senaryoyu okudu ve ‘Bu filmdeki insanlar çok iyi. O dünyada kimse çok iyi değil. Olmak zorunda da değiller ve olmak için de zamanları yok’ dedi. Ondan sonra, herkesi biraz daha meşgul ve kötü yapmak için çalıştım.”

ÇEKİM YERİ BULMAKTA BİLE ZORLANDILAR
Frankel, Wintour’un New York’taki erişimi nedeniyle çekim yerleri bulmakta bile sorun yaşadıklarını anlattı: “Miranda’nın dairesi için baktığımız bu ikonik apartmanlarda bile, kooperatif kurulları içeri girmemize izin vermedi.”

Yönetmen, Vogue ile olan tek bağlantılarının, Wintour’un ofisine bakmak için derginin genel merkezine gizlice giren yapım tasarımcıları Jess Gonchor aracılığıyla olduğunu da sözlerine ekledi: “Ofisi o kadar özgün bir şekilde oluşturmayı başardı ki Anna’nın filmden sonra kendi ofisini yeniden dekore ettiği söylendi.”

Pek çok insanın korkmasına rağmen esprili bir mizaca da sahip olan Anna Wintour, filmin galasına Prada giyerek katıldı. Senarist McKenna galadan anısını şu şekilde anlatıyor: “Anna New York’taki ilk gösterime geldi. Kızıyla birlikte benim ve David’in tam önünde oturdu ve Prada giydi, bu da onun harika bir mizah anlayışı olduğunu gösteriyor.