Erhan Yurdayüksel: Güçlü olmanın yolu…

– Güçlü olmak…

Tilkinin tavuğu yerken zaferini kutlaması,

Kurdun kuzuyu midesine indirirken zevkten dört köşe olması,

Aslanın, çevresinde bulunan hayvanları yemesi,

avladığı hayvanları sürüyle bölüştüğü için genelde büyük hayvanları tercih etmesi.

Güç göstergesi midir sizce?

Güç ölçülebilir mi, gücün varlığı, bir şeyin varlığının tek kanıtı ve göstergesi midir?

Gücün miktarı o varlığın var olma halinin gerçekliğini etkiler mi?

***

– Ya adil olmak ?

Güçlü olduğunu gösterebilmek elbette önemli.

Adil olduğunu gösterebilmek ise insanları hayvanlardan ayıran bir özellik değilmidir ?

Güçlü ve adil olma!

İkincisinin birincisinden daha zor olduğunu biliriz.

‘Güçlü ol yeter’ deriz ama güçlü olmak yetmez.

Sadece güçlü olduğunu sanmak ya krallıktır, ya diktatörlük, yada kabile reisliği…

Ama hukuk, adalet, insan hakları, demokrasi gibi kurumlarla bezenmiş bir güç,

Adil olmayı yaşam tarzı yapmış bir liderin eline geçerse

mutluluklar ülkesini yeniden inşa etmek zor mudur?

***

Bir liderle ve o liderin iki dudağının arasından çıkacak sözlerle alınacak olan kararları düşünürsek eğer tabi ki zordur.

O halde?

Geleceğimiz için, doğamız için, çevremiz için, insanca bir yaşam gücünü elimize geçirmek için

Ne yapmalıyız?

‘Birleşmeliyiz!..’

Uzmanların insanlık tarihinin en kötü yılı diye nitelediği 536 yılında Amerika’da bir Kızılderili uygarlığının birleşmeyi, gelişmeyi ve güçlenmeyi başardığı ortaya çıktı.

Araştırmacılar ‘Pueblo uygarlığı’nın, insanların zor zamanlardan ve doğal afetlerden sağ çıkması için ipuçları sağladığını belirtiyor.

Amerika’da bir dizi volkanik patlamanın tetiklediği, 536 ve 541 yılları arasında yaşanan kısa süreli “buz devri” kıtaların bir sis perdesiyle kaplanmasına, havaların aniden soğumasına ve pek çok uygarlığın gerilemesine neden olmuş.

Volkanik kriz ve buz devrinin başlamasıyla birlikte insanların, canlıların hayatta kalamadığını gören gruplar bir araya gelmiş ve krizi en iyi nasıl atlatacaklarına dair işbirliği ve fikir paylaşımında bulunmuşlar.

Sonunda kriz geçtiğinde Pueblo halkı ‘birleşme-kenetlenme sayesinde her zamankinden daha iyi işleyen, organize bir toplum haline gelmişler.

Bu geçiş, Pueblo halkının birkaç yüzyıl boyunca insanlık tarihinin önemli toplumlarından biri olarak kalmasını sağlamış.

14. yüzyılda yeni topraklar aramak için dağılan Pueblo halkının bugünkü Arizona’da yaşayan torunları Hopiler, atalarının soğuk havalarda kullandığı çiftçilik ve hindi evcilleştirme tekniklerinden hala yararlanıyorlar.

***

İklim değişikliği, doğal felaketler, çevre sorunları, katledilen yaşam alanları, COVID-19 Coronavirüs felaketi ve insanları kutuplaştıran bazı liderler!

Dünyayı ortak bir şekilde paylaşabilmemiz ve günlük yaşamlarımızda özgürce hareket edebilmemiz için bu olgusal hakikatlerin bazılarını hafife alabiliyoruz.

Ancak bugünkü belirsizlik, kendinden şüphe duyma ve kendi kendiyle çelişme korkusundan beslenmiyor mu?

Kendimize güvenemediğimizde sağduyumuzu, altıncı hissimizi kaybederiz ki birlikte yaşamamıza olanak sağlayan tam da bu sağ duyudur.

Güçlü olmanın yolu birleşmekten.

‘Geleceğiniz için birleşin’

söylemini yaşam biçimi yaparak,

Adil olanı-olanları seçip başa getirmekten geçmez mi?

Erhan Yurdayüksel

11.12.2021