Çalış çabala sonra Allah’a havale et

Tevekkül, Allah’a güvenmek, O’nun hükmünün muhakkak olacağına kesinlikle inanmak ve insanın kendi iradesi ile çalışıp, çabalaması, icabeden bütün tedbirleri alması demektir.
Ailede saadet, huzur, işte bu manâda; o ailedeki bütün bireylerin “tevekkül” sahibi olmasıyla mümkündür.

Tevekkül çalışıp çabalamayı, elden gelen bütün gayreti göstermeyi terkedip de “Allah’ın dediği olur.. Ben ne yapsam nafile.. Yazım böyleymiş. Bahtım karaymış..” falan gibi sözde İlahî iradeye teslim oluyormuş gibi, acz ve tembellik yapıp bir kenara çekilmek değildir.

Bu kafada birinin devesini salıvererek Allah’a tevekkül ettiğini söylemesi üzere Peygamber s.a.v. Efendimizin, “Onu bağla da öyle tevekkül et” buyurdukları herkesin malûmudur.

İslam alınması gereken bütün tedbirleri aldıktan, gerekli bütün gayret sarfedildikten sonra sadece Allah’a dayanma anlamındaki bir tevekkülü istemektedir. Makbul olan budur. Ve Allahualem aile saadeti böyle bir tevekkülün olduğu haneye gelmekte gecikmez.

Tevekkül kalbî bir iştir.

Nefsin ayartıcı kolaycılığına aldanmamak gerekir.

Tevekkül her işi oluruna bırakıp bir şey yapmamak; mesela maişet için uğraşmamak, hasta olunca hastaneye gitmemek, eşiyle arasını düzeltmeye çalışmamak değildir. Rabbimiz insanı, kimseye muhtaç olmamak için çalışmayı, çoluk-çocuk sahibi olmak için evlenmeyi, evinde huzur için titizlenmeyi, hasta olunca hastaneye gitmek gerektiğini akledecek nitelikte yaratmıştır.

Bir şeyin hasıl olmasına sebep olan şeyi yapmayıp, eli kolu bağlı miskince tembellik yaparak gelmesini beklemek, akla ve dine uygun bir davranış değildir.

Mutluluğunuz için çaba gösterin, sonra Hakk’a tevekkül edin.