Kılıçdaroğlu :‘Ben sizin ağa babalarınızdan çekinmem’

 
Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik soruşturma açılması ve fezleke hazırlanması CHP Grubu’nda protesto edildi. CHPGrup Başkanvekilinin okuduğu Kılıçdaroğlu’nun sözlerini diğer milletvekilleri ve salonda bulunanlar ayağa kalkarak hep bir ağızdan tekrar etti. Kılıçdaroğlu’nun sözleri tüm milletvekilleri tarafından tekrarlanmış oldu. Eylemin ardından CHP lideri Kılıçdaroğlu, protestolar ve alkışlar arasında salona girdi. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şunlar:
TÜRK-İŞ’İN MEKTUBU
Bu ülkede herkesin demokrasi isteme hakkı var. Onlara bunu öğreteceğiz. Geçen hafta koşulsuz asgari ücretin altına imza atan Türk İş’i eleştirmiştim. Eleştirdiğim gün Türk-İş bana bir mektup göndermiş. Mektupta diyor ki ,CHP Genel Başkanı bu eleştiriyi yaparak Türk- İş bizim arka bahçemiz olsun diyor. Bun kadar sığ bir anlayışı şiddetle reddediyorum. Aksine hiçbir siyasi partinin arka bahçesine dönüşmesini istemiyoruz, her ortamda bunu reddederiz. Cümleyi aynen okuyorum: “Türk-İş zam oranına itiraz etmiş ancak daha az zamma muhtaç etmemek için onaylamıştır.” Senin görevin korkuya direnmektir. Asgari ücret düşükse bunu haykırmak ve söylemektir. Bir Türk-İş düşünün, korku imparatorluğuna şantaja teslim oluyor. Ya imzala ya da küçük zam vereceğiz dediler, o da paşa paşa bastı imzayı.
TUTUKLANAN GAZETECİLER
Gönül isterdi ki 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü bayram gibi kutlayabilelim. Basının özgür olmadığı bir ülkede demokrasi yoktur. Medyanın sesini kesmek, aynı zamanda hepimizin dilini kesmektir. Dilsiz demokrasi örtülü diktatörlüklüktür. Basın özgürlüğü sadece gazetecilerin değil hepimizin özgürlüğüdür. Bugün itibariyle 97 gazeteci içeride tutuluyor. Bunların 18’i kadın. Bu 12 Eylül’de bile görülmemişti.
Seçimden sonra hapse atılan gazeteci sayısında büyük bir artış var. Hapisteki gazeteci sayısı açısından dünyada ikinciyiz. Bugünü Çalışan Gazeteciler Bayramı yapan 50 yıl önceki meslektaşlarının kahramanca direnişini bugünkü gazeteci arkadaşlarıma hatırlatmak isterim. Ben kahramanca direnen o gazetecilerin önünde saygıyla eğiliyorum. 2012 Türkiye’sinde basın özgürlüğü açısından 10 Ocak 1961’in gerisindeyiz.
Gazetecileri hapse atarak, onları susturmuş olmuyorsunuz, toplumun vicdanını da susturmuş oluyorsunuz. İçeri atılan her gazeteci aslında tehdittir. Dışardakilere aba altından sopa göstermektir. İstediğimi yazıyorum diyebilen kaç gazeteci var? 2012 Türkiye’sinde basın özgürlüğü ohlarak 1961’in gerisindeyiz. Bu ayıbı silip atmak zorundayız. Basın bizi eleştirse de sonuna kadar yanındayız. Sonuna kadar haklarını savunacağız.
NİÇİN BU TABLOYU YARATIYORSUN?
İnsanın şiir okuduğu için hapse atılmasıyla kitap yazdığı için hapse atılması arasında ne fark var? Dünün mazlumu, bugünün zalimidir.
İLKER BAŞBUĞ’UN TUTUKLANMASI
Herşeyimiz vardı, bir bu eksikti. Artık bir terörist genelkurmay başkanımız var. Bir ülkenin genelkurmay başkanı terörist olursa, başbakanı ne olur? Terör örgütü kuran bir genel kurmay başkanı ile nasıl çalıştınız? Özel yetkili mahkemeler iktidarın elinde bir sopadır. Adalet çiğnenmişse tuz kokmuş demektir. Tuzu kokutmamak 70 milyonun görevidir. Herkesi göreve çağırıyorum.
İlk kez bir genelkurmay başkanı sivil mahkeme tarafından tutuklandı diye yazıldı. Özel yetkili mahkemeleri nasıl sivil diye değerlendiririrsiniz. Silivri’de bir çadır tiyatrosu kurulmuş, sözde adalet dağıtıyorlar. Orada adalet dağıtmıyorlar. Silivri bir toplama kampıdır. Almanya’dakinin 21. yüzyıl versiyonudur.
ULUDERE’DE SIKIŞTI DOSYAYI ÇEKMECEDEN ÇIKARDI
Meselenin bir de zamanlama yönü var. AKP 35 kişinin ölümünden dolayı sıkışmış, çekmeceden dosya çıkarıyor. AK Parti ne zaman sıkışsa, özel yetkili mahkemeler çekmeceden bir dosya çıkarıyor. CHP darbecilere sonuna kadar karşıdır. Ancak bugün oluşturulan sivil diktatörlüğe de karşıdır. Hiçbir baskı, korku ve şantaja boyun eğmek kitabımızda yoktur. Birilerinin talimatıyla alıp içeri atarsanız, bu kişi kim olursa olun onu savunacağız.
İSTİHBARATI İSRAİL’DEN Mİ ALDINIZ, AMERİKA’DAN MI?
Bu hukuk sistemine toplu iğne ucu kadar inanmıyoruz. Oradan adalet çıkmaz. Yargının gündem değiştirecek piar aracı oralak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Uludere’de 35 vatandaşımız öldürülüyor. Ardından eski bir genelkurmay başkanımız tutuklanıyor ve ana muhalefet partisi lideri hakkında fezleke hazırlanıyor. Bunlar 12 gün içinde oluyor. Alay komutanını görevden alarak bu konuyu kapatamazsınız.
Aynı soruyu bir kez daha soruyorum, siz bu istihbaratı nerden aldınız. Siz bu istihbaratı heronlardan mı aldınız, yoksa Malatya’ya konuşlanmış insansız hava araçlarından mı aldınız. Daha açık sorayım, siz bu istihbaratı İsrail’den mi aldınız, Amerika’dan mı? Kendi güvenliğini başkalarının istihbaratına emanet edenlerin geldiği nokta budur. Sana tek soru soruyorum, bu istihbaratı kim verdi, korkuyorsun, açıklamıyorsun.
HAKKINDA HAZIRLANAN FEZLEKE
Bunların yargısı yayınlanmamış kitabı mahkum eden yargıdır. Bunların yargısı parasız eğitim isteyen öğrencileri aylarca hapiste tutan yargıdır. Benim dokunulmazlığa ihtiyacım yok. Benim dilekçem burada, grup toplantısından sonra göndereceğim. Kaldırın dokunulmazlığımı. Ben yola çıkarken, dokunulmazlığa güvenerek yola çıkan biri değilim. Ben egemen güçlerin taşeronluğunu yapanlara boyun eğmem. Beni özel yetkili mahkemelerinizle yıldıramazsınız. Ben sizden çekinmem, ben sizin ağa babalarınızdan da çekinmem. Ben yalnızca kendi ulusumun emrindeyim. Beni hapse atmak değil, darağacına da çıkarsanız, söyleyeceğim budur.
NE DEMİŞTİ?
Kılıçdaroğlu 9 Kasım 2011’de cezaevi önünde şunları söylemişti: “Parlamentoya gelip, yeminlerini ederek Anayasa’nın 90’ıncı Maddesi’nde öngörülen kurallar içinde görevlerini yapmak istiyorlar. Ama bu görevler maalesef bazı yargıçlar tarafından engelleniyor. Onlara yargıç demeyi içime sindiremiyorum. Çünkü yargıç, vicdanıyla hareket eden kişi demektir. İktidara muhalif olmanın bedeli, 21’inci yüzyılın Türkiyesi’nde Silivri’de toplama kampında olmaktır. Bu bir demokrasi ayıbıdır. Bu ayıbı ortadan kaldırmamız lazım. Türkiye’ye yakışmıyor.”

Leave a Reply

Your email address will not be published.