Bugüne dek böyle bir seçim kampanyası ne gördük ne de yaşadık.
Bir ülkenin başbakanını, milyonlarca oyu temsil eden ana muhalafet lideri meydanlarda başçalan, hırsız diye suçluyor. Bir daha ne adını ağzıma alırım ne de ona başbakan derim, diyor…
17 Aralık sabahı savcının dört bakan ve oğullarını bu suçlardan gözaltına aldıkları sırada Başbakan, oğlu ile altı kez telefonla konuşuyor.
“Aman evdeki milyarlarca doları, Avro’yu bir an önce dağıt” diye sıkı sıkıya uyarıyor.
Kılıçdaroğlu ses kayıtlarını grubunda vekillere ve de açık TV’den halka olduğu gibi duyuruyor.
Başbakan; ses kayıtlarını derhal uzman kuruluşlara inceleterek gerçekliğini saptayacağı yerde, laf ola beri gele hesabı bunların montaj olduğunu ilan ediyor.
Kayıtlardaki ses senin sesin diyen muhalefetin, hatta dolaylı biçimde muhalefete koşut yayın yapan medya ve uzman kişilerin ısrarlı açıklamalarına karşın…
…Başbakan sağır sultan rolünü oynuyor.
***
TÜBİTAK’a güvenmiyorsun ya da emrinde rapor çıkaracağı kuşkusunu bertaraf etmek istiyorsun; buyur ABD’deki, ses kayıtlarının gerçek veya montaj olup olmadığını saptamakla ünlü kurumlara başvur, diyorlar.
Ne hikmetse Başbakan’ın kulakları sağır; duymuyor bu çağrıları.
İlla ki montajdır bu kayıtlar demeyi sürdürüyor ve her gün meydanlarda, en az 10 TV’den canlı yayımlanan konuşmasında halkı kayıtların montaj olduğuna inandırmaya çalışıyor.
Bugüne dek hırsızlık suçlamasının üstünü örtmeye ve halkı bu suçlamayı kanıtlayan ses kayıtlarının yalan, düzmece, montaj olduğuna inandırmaya, böylece halkının gerçekleri öğrenmesini engellemeye çalışan ilk TC Başbakanı olarak siyasal tarihimize adını yazdırıyor RTE!
Tabii yarınlarda yine meydanlarda halkın gerçekleri öğrenmesini engellemek için ısrarla kayıtların montaj olduğunu söyleyecek olan RTE; ABD’deki dünyaca güvenilirliği tartışılmayan kurumların kayıtların gerçek ve montaj olmadığını açıklamalarından; inanılmaz bir vurdumduymazlıkla yok imiş gibi hiç ama hiç söz etmiyor. Edemiyor.
Parti sözcüsü Hüseyin Çelik’in kayıtların montaj olmadığının altını çizen muhalefete meydan okuyan TV açıklamalarından öğrendik; Başbakan ve parti:
Dünyanın bütün uzmanları kayıtların montaj olmadığını saptamak için bir araya gelseler, kayıtların montaj olmadığını ilan etseler de Başbakan ile partiye, bu açıklamalar vız gelecek ve…
…Başbakan, kuzuların sessizliğinde peşine takılan AKP kadroları, kayıtlar montaj demeye ve halkı hiçbir veriye dayanmadan kandırmaya devam edecekler.
***
Evet gerçek şu: Ne böyle bir seçim kampanyası ne de siyasal geleceğini tehlikede görerek halkın gerçekleri öğrenmesini engellemeye çalışan bir Başbakan görüldü.
Üstelik RTE; layık görülen dünya liderleri arasında her şeyi, hatta önceden görerek gerekli önlemleri alan bir lider kimliğinin beş paralık değeri olmadığını, meydanlardaki son seçim konuşmalarında bizzat kendisi açıkladı.
Üstelik Gülen ve cemaatine, önceki yıllarda ne istiyorlarsa verdiğini artık gizleyemedi.
Gülen cemaati için, “Safmışım. Elimden gelen her türlü desteği verdim” dedi.
Gülen’in gönderdiği kitaplarında düzdüğü methiyeleri sindirmiş olacak ki, “samimi” diyormuş!
Yalaka yandaş tayfasının değil 2023’leri, ta 2071’de olası Türkiye manzaraları çizerek geleceği ileri görüşüyle müjdeleyen, eşsiz öngörü sahibi lider diye yıllarca yere göğe sığdıramadıkları, ne ki burnunun ucunda devletin ve iktidarının altını oyan cemaat hareketinin bile yıllarca farkına varamayan nasıl ileri görüşlü bir dünya lideri ise, işte şimdi huzurunuzda.
***
Seçimle gelen başbakanlığı öyle yorumluyor ki, ona dokunulamaz. Başkaları dinlenebilir ama onun evi, makamı dinlenemez. Niye? Çünkü başbakandır o!
Oysa devlet baki.
Ama başbakanlar, cumhurbaşkanları gelip geçici.
Devlet ister ve gerekli görürse başbakanları da dinler.
Demokrasinin kayıtsız koşulsuz işlediği İngiltere’de Başbakan Harold Wilson’u gizli servis MI5’in yıllarca dinlediği ortaya çıktı ama başbakan, konuyla ilgili kurumları RTE’nin burada yaptığı gibi darmadağın etmedi. Nasıl olur da beni dinlerler demedi!..
***
Gelmiş geçmiş cumhurbaşkanları, başbakanlar dinlendiklerini bilir, ama umursamazlardı…
Zira onların yaşamlarında geçmişle ve görevde iken hesap vermeyecekleri, gizleyip saklayacakları hiçbir şey yoktu.
Bugün Başbakan ise suçluların telaşı içinde!
Seçimlerde seçmen acaba bu telaşın nedenini irdeleyip oy verebilecek mi?
Demokrasilerde halkın öncelikli görevi budur da!
CUMHURİYET