TC’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ; uydurma gerekçelerle üstelik müebbet hapisle cezalandırılarak 26 aydır yattığı Silivri Cezaevi’nden tahliye edildi.
Yasalara bütün aykırılıklara karşın, Başbuğ’un tahliye taleplerini sürekli geri çeviren Silivri’deki özel mahkeme yargıçlarına düne kadarki davranışlarında hukuksal yüzkarasını Anayasa Mahkemesi hak ihlali diye tanımlamasaydı,
İlker Paşa daha çoook aylar zindanda yatmaya devam edecekti…
Özel mahkeme yargıçları ki, Ergenekon gibi sanal bir davanın sanıklarını akla ziyan cezalara çarptırıyor.
Yasa gereği karar gerekçesini makul bir sürede yazarak davanın Yargıtay sayfasının açılmasını bir an önce yerine getirme görevini de umursamadı.
İçeride onlarca kişi… Düşünebiliyor musunuz sanal bir terör örgütünün savcılığını üstlenen Başbakan RTE bile içeride pek çok kişinin sahte, uydurma delillerle boş yere yattığını kabul ve ilan etmek zorunda kaldı…
Ama özel mahkeme yargıçları, varsın yatsınlar demeye gelen vurdumduymazlıkla, Allah’tan bile korkmadıklarını gösterircesine karar gerekçesini 7 aydır savsaklıyorlar…
Özel yetkili yargıçları, Yassıda mahkemesinde görevini tamamladıktan sonra başkente dönen yargıç Salim Başol’dan Kızılay’da yürürken halkın bir selamı bile esirgediğini unutmasınlar.
***
İlker Başbuğ’un cezaevi önündeki konuşmasının gerçeklere değinmesi açısından tarihsel bir değeri var.
Başkaları fincancı katırlarını ürkütmemek amacıyla İlker Paşa’nın konuşmasında vurguladığı kimi gerçekleri görmezden gelecek, ola ki zorda kalırsa yumuşak ifadelerle geçiştirmeye çalışacaktır ama…
… Devleti yönetenlerle, onların uzattıkları çanakları yalayanlar ne kadar karşı dursalar da İlker Paşa; bugün devletin devlet olmaktan çıktığını açık seçik ifadelerle halkına yüksek sesle duyurdu.
RTE yalakaları, adım gibi biliyorum, şimdi Paşa’nın cezaevi kapısı önünde içi yanarak ifade ettiği devletin bugünkü durumunu özetleyen ifadelerinin yorumladığımız anlamda olmadığını söyleyecekler, hatta duymamış gibi davranacaklar.
Ne diyor İlker Paşa?
Yalnız bütünüyle yargıyı örnek göstererek aslında “Devlette bugün ayakta tek bir kurumun, Anayasa Mahkemesi’nin kaldığını”…
… Başta ömür boyu onurla hizmet ettiği TSK dahil öteki devlet kurumlarının gerçek kimliklerini yitirdiklerini söylüyor.
Ah Paşa ah! Siz kuşku yok, siyasete uzak asker anlayışınızla söylememeye, açıklamamaya özen gösteriyor olabilirsiniz.
Fakat…
İstisnasız devleti ve kurumlarını bugün içinden çıkılmaz ve bilinen anlamlarıyla ayakta durmamalarına önayak olan gerçeklerden söz etmiyorsunuz…
Ama pekâlâ bildiğiniz gibi, başta yargı, devletin bütün kurumlarını bir ucu İslama uzanan yeni Türkiye kuracağım diye yerleşik kurallarından kopararak, partinin ve hükümetinin emrine alan, ne şu ne budur:
Tek sorumlu 2002’de tek başına iktidara gelen AKP ve onun 12 yıldır başbakanı olan RTE’dir!
Ne yazık ki devleti bugün içinden nasıl çıkılacağını kimsenin gösteremediği durumun yaratılmasını sağlayan katkıların başında…
… Millet iradesinin kendine dilediğini yapmakta tam yetki verdiğini söyleyerek, bugün devletin devlet olmaktan çıkmasında üç seçimdir RTE’ye destek veren seçmenin özel payı unutulmamalıdır!
***
İlker Paşa söylenmeyen bir başka gerçeğin altını çizerek, “… Türkiye Cumhuriyeti eğer tekrar hukuk devleti olmak istiyorsa…” diyor.
Aslında böylece TC’nin artık bir hukuk devleti olmadığını ifade ediyor.
Birçoğu arasında Silivri’de yaşadığı sanal Ergenekon projesinin sorumlularının mutlaka bulunarak hukuk devletine dönüşün geçekleşebileceğinden söz ediyor.
Elbette bu temenniye katılmamak olanaksız.
Oysa, bugün devletin kriz ve açmazlar içine sürüklenmesinde AKP iktidarı ile Başbakanı’ın gerçek ve tek sorumlu olduğuna halkımızın inanması öncelik taşıyor amma velakin…
… Toplumun böylesine bilinçlenmeye yöneldiğini gösteren bir işaret de ufukta görülmüyor.
CUMHURİYET