Cüneyt Arcayürek: Hükümetten Gayri Herkes Sorumlu!

Cüneyt Arcayürek-2013-1AKP’nin parti ve Meclis grubu, RTE ile onun çizgisinden çıkamayan AD’nin ülke yönetiminde, iç ve dış politikadaki akla ziyan kararları gözü kapalı onaylamalarından kaynaklanan sorumluluğu üstlenerek tarihsel vebali de yüklendiklerinin acaba farkında mı?
Demokrat Parti Meclis grubunun, DP örgütünün Adnan Menderes’in ne derse, ne yaparsa her dediğine ve yaptığına eyvallah demelerinin başlarına ileride nasıl bir sorun, sonuç açacağını hesap etmemelerinden kaynaklandığını anladılar; ama çok geç anladılar.

***

1950-60 arasının,1970’lerin çok geride kaldığını sandığımız sırada, bir de bir sabah gözümüzü açtık ki, AKP hükümeti 23 kişinin ölümüne, bazılarının linç edilmesine engel olamadı ve..
…1970’lerdeki âciz hükümetler gibi, yakıp yıkan kargaşaya ancak ara verilmesini sağlayan birçok kentte sokağa çıkma yasağı ilan etti.
Çaresizlik, İçişleri Bakanı’nı şiddete şiddetle karşılık vereceklerini açıklamaya zorladı.
Ülkede kardeş kavgasına son vereceği, toplumsal barışın yıllarca öncüsü olduğu izlenimi veren AKP’nin maskesi bir iki günde düştü. Karşımıza, sürekli eleştirdiği yıllardaki olaylara benzer, hatta daha da öteye yorumlanacak…
… bu iktidarın iç barışı ancak polise, ola ki askere de uygulatacağı şiddetle sağlayacağını açığa vuran gerçek bir yüz çıktı.
Başbakan da güvenlik zirvesinden sonraki açıklamalarında; şiddet uygulayan, yakıp yıkan -eski başbakanlarının pek sevdiği ifadeyle- vandalizme bütün güvenlik güçlerine şiddet uygulamaları emrini verdiklerini söyleyerek, İçişleri Bakanı’nın daha önceki eleştiri konusu olan aynı paraleldeki söylemini doğruladı.

***

Başbakan’ın son açıklamalarından anladık ki, hükümet şimdi kanlı olayların sorumluluğunu yükleyeceği bir veya birkaç günah keçisi arıyor.
Çok zaman öncesine de değil, birkaç hafta öncesine dönüp bakmıyor.. Başarılara imza atacağını sandığı gizli veya açık, Kürt kenti Kobani’ye IŞİD saldırısı başlar başlamaz uygulayacağını vaat ettiği politikasının gerçekleşmemesi sonucu ülkede kanlı olayların başladığını değil düşünmek, anımsamayı bile aklından geçirmiyor.
IŞİD’le savaşan PKK yandaşı terör örgütünün liderleriyle, HDP eş genel başkanları ile görüşen AD, Kobani’yi savunan PYD’ye gerekli yardımı yapacaklarını vaat ettiğini, ne ki bu vaatler yerine gelmeyince ve..
…HDP’nin sokağa çık emrinden sonra son olayların başladığını da görmezden geliyor.
Hâlâ kafa aynı kafa.

HDP’yi sokağa çık emrini verdiği için suçlayan AD, patronundan menkul siyasal bir rahatsızlığın tutsağı. Son olayların sorumluları listesine hiçbir dayanağı olmayan suçlamayla CHP’yi de koydu.
Peki, ama neden? Kılıçdaroğlu’nun “son olaylar hükümetin Ortadoğu bataklığını ülkemize çekmesi sonucu olduğunu” içeren söylemi mi acaba?
Şayet hükümet gerçeğin ifadesi olan bu sözlere kafayı taktı ise iç politika dehlizlerinde dolaşan her olayda illaki CHP’yi suçlayarak aklanacağını sanan politikaya yine teslim olmuş demektir.
Başbakan’ın son olayların sorumlusu HDP’yi göstererek suçlamasına gelince; Eş Genel Başkan Demirtaş bu suçlamayı reddediyor ve “insanların sokakta şiddete başvurmalarını, bayrağı ve Atatürk heykel ve büstlerini yakmalarını, okullara saldırıları kınadıklarını” söylüyor.
Peki, ama sorumlu kim? Yanıtlıyor: Kanlı, yıkan yakan olayların sorumlusu HDPliler, PKK’liler değilmiş, malum suçlamayı kullanıyor: Provokatörler olduğunu iddia ediyor.
Bu Başbakan da öteki gibi heykellerine büstlerine saldırılara sert tepki gösterememesi bir yana, Atatürk adını söylememek için RTE gibi laf cambazlığı yapıyor.
Hükümet HDP’nin sokağa çıkın emrini kanıtlayarak bu parti hakkında ne yapmayı düşünüyor? Soruşturma açabilecek mi?
Yoksa bütün hatalarının sorumluluğunu iç siyaset malzemesi yaparak MHP hariç, diğer partilere yükleyerek sütten çıkmış ak kaşık rolünü topluma yine yutturacağını mı sanıyor?
Başbakan’ın güvenlik zirvesinden sonraki son açıklamaları bu sorunun içerdiği AKP iktidarında pek çok örneğine tanık olduğumuz bu olasılığı akla ve gündeme getirmiyor mu?

Cumhuriyet

Leave a Reply

Your email address will not be published.