Cüneyt Arcayürek: İki Gazeteci…

Cüneyt Arcayürek-2013-1YAZARLAR-Son günlerin kargaşası içinde Başbakan’dan geleceğe işaret eden kimi sözler, söylemler, açıklamalar kaynayıp gidiyor.
Oktay Ekşi CHP milletvekili ama her şeyden önce gazeteci.
Muhalefet partilerinin üzerinde durmadığı bir olayın içeriğini Meclis’e taşıdı.
Başbakan’a, Diyarbakır’da konuk ettiği Kürt şarkıcı Şivan Perwer’e Kürtçenin resmi dil olması konusunda “daha vakti var” deyip demediğini sordu.
Oktay Ekşi, üstelik Başbakan’ın, böyle sorunları hemen çözmenin olanaksızlığına işaret ettiğine değiniyor.
Elbette soru gerekçesinde Oktay Ekşi, Başbakan’ın aslında Kürtçeyi resmi dil olarak kabul etmeye elverişli zamanı ve zemini kolladığı izlemini verdiğini söylemiyor; ama “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak Kürtçenin resmi dil olması vaktinin ne zaman geleceğini düşünüyorsunuz” diye soruyor ve daha sonra asıl can alıcı soruyu yöneltiyor Başbakan’a:
“Türkçeden başka resmi dil kabul etmenin anayasamızdaki ifadesiyle yüce Türk Devleti’nin bölünmez bütünlüğünü tehdit eden gelişmelere yol açacağını ret mi ediyorsunuz?”
Türk’üm diyemeyen, Türklüğü ağzına almayan Başbakan RTE’nin, bu soruları içtüzük gereğini yerine getirerek kısa zamanda yanıtlaması beklenemez.
Çoğu zaman yaptığı gibi yanıtlama görevini bir başbakan yardımcısına verebilir ve bu yanıtlar da kaçak ifadeler içerebilir.
Bu konuda duyarlı olmaları gereken partiler yerine, Oktay Ekşi, ulusal bir konuda hem gazetecilik hem de milletin vekilliği görevini yerine getiriyor…
***
İktidar çevrelerini rahatsız eden bir diğer olayı yaratan yine bir gazeteci.
Mehmet Baransu, gazetesi Taraf’ta, 2004 yılına ait bir MGK belgesini açıkladı…
Şimdi iktidar, Gülen cemaatini bitirme belgesinin hesabını verecekleri yerde, gazeteciyi suçluyor…
Bir de okkalı yalana başvurdular…
İmzaladıkları kararın asla uygulanmadığını söyledikleri günün ertesi, Gülen cemaati mensuplarının fişlendiği belgeler yayımlandı…
Üstüne üstlük, iktidarla din konusunda eşdeğer olan Gülen’e doğrudan saldırmaya cesaretleri yok…
Belgeyi açıklayan gazeteciye, Baransu’ya devletin sırlarını açıkladın, hapse girmeyi göze aldın mı, diye saldırıyorlar.
Hem sorumlu olmak, hem de sorumluluğun üstünü örtmek, bunlara özgü bir sanat!
***
Hükümet ile gizli belgeleri açıklayan gazeteci arasındaki savaşımlar daha önceleri de yaşandı.
Ne ki daha önceki dönemlerdeki hükümetlerle yargının, bugünkü hükümete ve yargıya benzer yanı yok.
Devletin gizli kalması gereken sırlarını açıkladığım iddiasıyla geçmiş hükümetler zamanında üç kez ya ağır ceza mahkemesinde ya da zamanın bugünküler gibi özel yetkili, “milli güvenlik” adındaki mahkemelerinde yargılandım.
En az yedi yıl hapisle cezalandırılmam istenildi.
Başbakan’ın yerden yere vurduğu, geçmişteki iktidarlar dönemlerinde …
… Ne iktidarda olan başbakan ne de yardımcıları, gazetecinin, devletin sırlarını ifşa etti diye, bugün RTE’nin yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptığı gibi ortaya çıkıp hapse düşmesini beyan buyuran açıklamalar yaptılar…
… Ne de yargılandığım ağır ceza ya da milli güvenlik mahkemeleri beni suçlu buldu… Belki RTE ve çevresi hayret edecekler ama o günlerde mahkemeler…
… “Belgeleri açıklayan gazeteci, gazetecilik görevini yapmıştır” diye beraat kararı verdi.
Bu iktidar, geçmiş zamanın hayali bile cihana bedeldir, dedirtecek insana!

Cumhuriyet

Leave a Reply

Your email address will not be published.