Cüneyt Arcayürek: İkna Etmiş!..

Cüneyt Arcayürek-2013-1Brüksel’e beraberinde götürdüğü birkaç gazeteciden biri olmaya gerek yok.

Neler söyleyeceğini tahmin etmek için uçağındaki gazetecilerden biri olmaya da gerek yok.

RTE’nin AB’nin politik nezaket sınırları içinde yüzüne söylediği eleştirileri “bazı uyarılar” diye niteleyeceğini, paralel devlet dediği cemaate açtığı ve sürdürdüğü savaşı örgütün desteklediğini söyleyeceğini önceki gün Güncel’de yazdık.

Dün basında, uçakta gazetecilere aynı ifadelerle AB görüşmelerini açıkladığını okuduk…

Bizimkisi ne bilgiçlik, ne de falcılık.

Olası adım ya da söylemlerini tahmin edebilmek için 12 yıldır RTE’yi izlemiş olmak yeterli.

Cemaat ile savaşa neden giriştiğini anlatınca “AB ikna oldu” diyor..

Demek ki:

AB’nin üye yapmayı arzuladığı bir ülkede olup bitenleri öğrenebilmek, ülkesini ekonomide yıldızı parlayan 15 ülkeden biri konumuna getirdiğini iddia eden bu hükümeti suçlayan gerçeklerin tümüyle iftira olduğunu saptamak için…
… RTE’nin Brüksel’e teşrifini ve anlatıklarını dinleyerek,“ikna olmayı” bekliyormuş!

Meğer AB ne kadar saftirik bir örgütmüş!

RTE ülkesinde, çoğu zaman toplumu gerçekleri saptırarak ikna ettiği gibi, üç günde AB ve AP yetkililerini konuşmalarıyla, söylemleriyle ikna edivermiş!

AKP’liler böyle ikna gücü olan, dünyada eşi benzeri bulunmayan, yalan da söylese, varsın söylesin ona yakışır dedikleri bir liderleri olduğu için elbette ne kadar iftihar etseler, gurur duysalar haklarıdır!

Üstelik bir vekilleri ilan etnedi mi, RTE’de Allah’ın nitelikleri olduğunu?

***

Muhalefet partileri, iç ve dış medya, hatta özellikle ABD, AB ve AP; Başbakan’ın savaş açtığı cemaatle birlikte 12 yıl boyunca iç içe, devleti bugün içinden çıkılması zor bir krize sürüklediğini…

… Kumpas tuzaklarını ccmaatin kurmasına AKP hükümetinin bilerek göz yumduğunu, desteklediğini bilmiyorlar mı?

Biliyorlar ama bu; RTE’nin kişisel ikna yeteneğine hayran olmalarından değil, Türkiye’nin öncelikle coğrafi konumu, halkının demokrasiyle yönetilmeye layık olması nedeniyle…

… Bu yıkıcı rüzgârın da gelip geçeceğini varsayarak bugün cemaat konusunda RTE’den 12 yılın hesabını sormuyorlar.

***

Şu düştüğü hale bakınız:

Daha düne kadar Ergenekon, Balyoz, şimdi de Şike davalarının savcısı olduğunu sesi kısılıncaya kadar söyleyen; bu davaların savcı ve hâkimlerini öven Başbakan…

… Şimdi, sahte deliller üretilerek binlerce masum insanın haksız yere hapishanelerde çürümesine karar veren o davaların savcı ve hâkimlerini cemaati emrinde olmakla suçluyor.

Kendi söylüyor kendi inanıyor…

Doğasından kaynaklanan vurdumduymazlığıyla bir gün gerçekleri tersine çevirmekle suçlanmayı umursamıyor.

Söylediklerine, kurguladığı yalan dünyaya kendi inanıyor…

Hazin mi desek yoksa gülünç, kara mizahlara malzeme mi desek… Türkiye halkı gibi; Batı’yı, ABD’den AB’ye kadar bütün yönetici örgütleri, Batı medyasını ikna ettiğine inanıyor…

Böyle bir hayal dünyasında yaşayan insanın yönetiminde bu ülkenin krizden krize yuvarlanmasından daha doğal ne olabilir?..

***

HSYK Yasası’nı yargıçları, savcıları avcunun içine almak amacıyla değiştirmesinin yanı sıra hele yolsuzluk ve rüşvet olaylarına, kararı yargının değil de sandığın vereceğini söylemesi yok mu; adalet tarihimize yazılacak değerde ve fakat…

… Dünden bugüne açıklamalarına bakılırsa bu devletin yargısı, savcısı, hâkimi ve emniyetinin dörtte üçü çoktandır cemaatin elinde ve emrinde imiş ki…

… Hemen her gün emniyetin içini boşaltıyor, savcılarla yargıçların yerlerini değiştirip duruyor.

Yine de cemaate bağlı elemanları temizleyemiyor…

Tabii cemaatin marifetleri devam ediyor ki Başbakan; “Herkesi şantajla tehdit ediyor. Telefon dinlemesi, alan dinlemesi yapıyor. Görüntü, evlere böcek koyuyor. Ajanlık var, casusluk var ” diyor ve lakin…

… Bu söylediklerini kanıtlayan ne bir olay, ne de kişi veya kişileri yakalayıp yargıya teslim etmiyor, edemiyor.

***

Bu nasıl iş?

Yasadışı uygulamaları devam eden cemaatin işbaşında olduğunu yana yakıla açıklayan, ama sorumlularını yakalayamayan bir hükümet var; hâlâ görev başında!..

Cemaatten yakınıyor, sızlanıyor, suçluyor. O kadar!

Bir de umut bu ya; seçimlerde hükümete ve partisine “Artık buraya kadar, yallah!” diyebilse… diyebilecek mi halkımız?

Cumhuriyet

Leave a Reply

Your email address will not be published.