YAZARLAR-Sevgili okuyucularım, onu herkes CHP milletvekili olarak tanımlıyor ama ben Mustafa Balbay‘ı gazeteci olarak görürüm. Siyaset gelip geçicidir, mesleğimiz kalıcıdır.
Mustafa‘yı niçin bıraktılar? Onun da umudu yoktu. Fakat bir gün sürpriz bir gelişme oldu ve Anayasa Mahkemesi “Uzun tutukluluk süresini” dikkate alıp arkadaşımızın tahliye edilmesini sağlayan kararı almak zorunda kaldı.
Anayasa Mahkemesi üyelerinin tümü Cumhurbaşkanı tarafından seçilir. Şu anda mahkeme üyelerinin birkaçı dışında tamamı Bay Abdullah Gül tarafından seçilmiş durumda.
Bay Gül ayrıca YÖK üyelerini, HSYK üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini seçiyor.
Bu tercihlerinde her zaman AKP’ye yakın, hatta doğrudan AKP destekçisi olan şahısları belirliyor.
Bay Gül, AKP’nin cumhurbaşkanı. Başkalarını seçmesi elbette mümkün değil.
* * *
O halde, üye çoğunluğu kendisi tarafından seçilen Anayasa Mahkemesi, nasıl oldu da Mustafa Balbay için böyle bir karar verdi? Akla, mantığa, Türkiye’deki iktidar baskısına son derece ters düşen bir karar.
Bunun iki nedeni var.
İlki, Türkiye bu gibi konular nedeniyle dış dünyada desteğini yitiriyor. Özgür Batı dünyası bu faşist diktatörlük rejimine açıktan karşı çıkmaya başladı.
İkincisi ve daha önemlisi, şu anda hapiste olan beş adet PKK’lı milletvekili var. Şimdi onların tahliyesi bekleniyor.
Böylece iktidarın PKK ve Apo ile ilişkisi biraz daha düzelecek. Üstelik yerel seçimler öncesinde Doğu ve Güneydoğu’daki Kürtçülerin hem gönülleri, hem de ellerindeki çok önemli bir koz alınmış olacak.
Ergenekon davasında 34 yıl hapis cezası alan Balbay bu planlar ve hesaplar doğrultusunda tahliye edildi, çok da iyi oldu.
Ya Engin Alan ne olacak? MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan Balyoz davasında müebbet hapis cezası aldı. Anayasa Mahkemesi Alan için de aynı doğrultuda karar alacak mı?
Hiç sanmıyorum. Alan Kürtçü milletvekili değil ki!
* * *
Gerek Ergenekon ve gerekse Balyoz davalarında yüzlerce insan yıllardır tutuklu veya hükümlü. Onları da bırakın, cezaevlerinde sesi soluğu çıkmayan ve bu durumda olan binlerce gariban tutuklu var.
Ergenekon’da ilk tutuklamalar temmuz 2007‘de başlamıştı. Bazıları ceza aldı ama mahkemenin gerekçeli kararı henüz ortada yok.
Altı yılı aşan tutukluluk ve gerekçeli karar aylardan beri açıklanmıyor.
Ayrıca ağır hasta tutuklular, hücrelerinde neredeyse ölüm döşeğinde kıvranan canlar…
Haydi gel bakalım Anayasa Mahkemesi, o insanların dilekçelerini de incele, ver kararını!
Hem dış dünyanın, hem de Kürtçülerin tepkilerini dikkate aldılar, Mustafa Balbay’ın tahliyesini sağlayarak subap biraz
gevşetildi. Basıncı azaltıp kabın patlamasını önlediler.
PKK‘lı milletvekilleri de çıkınca, Anayasa Mahkemesi açısından iş bitmiş olacak.
Yargıya siyaset girince işte böyle oluyor.
Tayyip’in cuması
Her cuma namazında bunu yapıyor. Namaza gideceği cami günler öncesinden seçiliyor. Sabahın erken saatlerinden başlayarak cami ve çevresi yüzlerce polis ve şahsın korumaları tarafından kuşatma altına alınıyor.
Öldürülmekten korkuyor ya!..
Namaz vakti yaklaşınca camiye Mercedes, BMW, Audi marka son model devlet araçları yığılmaya başlıyor. Bakanlar, bürokratlar, partililer ve yağcılar akın ediyor. Tam donanımlı ambulanslar ve itfaiye araçları yerlerini alıyor.
Her cuma namazı öncesinde ve sonrasında bir sürü arabesk atraksiyon yaşanıyor. Ağlayan kadınlar, iş isteyenler… Tayyip bazılarına para verip savıyor, bazılarını danışmanlarına gönderiyor.
Bu fotoğraf geçen hafta Trakya gezisinde cuma namazını kıldığı Kırklareli merkezde Hızırbey Camisi’nde çekildi. Yine aynı tablo…
Siyah makam araçları, ambulans, itfaiye, resimde görünmüyor ama polis kordonu altına alınan bir cami. Adamın her cuma namazının maliyeti vatandaşın cebinden çıkıyor.
Gittiği veya gideceği her ilin valisi, emniyet müdürü ve öteki il ve ilçe görevlileri kara kara düşünüyor:
“İşini bitirip sağ salim, olaysız gitse de kurtulsak!”
Malum şahıs bugün nerede, cuma namazını hangi camide kılacak, bilmiyorum.
Devlet olanaklarıyla, devlet parasıyla kıldığı namazları Allah kabul etsin. Amiiiin!
Bakanlığın bilimsel açıklaması!
Sevgili okuyucularım, dünkü yazımda okumuşsunuzdur. Tayyip‘in devlet parasıyla yaptığı göstermelik dev eserler açılış töreni, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde tam sayfa yer almış ve bu durumu eleştirmiştim. Orman Bakanlığı’ndan dün gelen yazılı açıklamayı özetliyorum. Şu üsluba bakın!
“Tabii siz sadece bir gölet açılışı için bile bütün bakanlar kurulunun hazır bulunduğu dönemlerde kaldığınız için, böylesine büyük açılışları tahayyül (hayal) edememeniz gayet normaldir. Bu saatten sonra tahayyül etmenizi de beklemiyoruz…
Açılışı yapılan bu tesisler milletimiz tarafından yıllardır hasretle beklenmektedir.
Bakanlık personelinin katılımı (salon dolsun diye emirle, otobüslerle törene topluca götürülmesi) hususuna gelince, personelimizin törene katılmasından daha tabii bir şey olamaz…
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün sitesinde yayınlanan duyuruda siyasi reklamcılık yapıldığı iddia edilmiştir.
Yayınlanan afişlerde herhangi bir partinin siyasi simgesi, sloganı kullanılmamıştır.”
Çok doğru, sadece Tayyip‘in kocaman kelle resmi vardı:
“Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle 11.12.13 tarihinde 113 dev eser!”
Ampul yok, siyasi propaganda derseniz hiç yok!
Ben çok gerilerde kaldığım için bu yapılanları, üstelik günün birinde devletin bu durumlara düşeceğini “Tahayyül” bile edememiştim!
SÖZCÜ