Emin Çölaşan: Belgeleri kim sızdırdı? Belki de sekreter kızlar!

Emin Çölaşan-2YAZARLAR-Sevgili okuyucularım, neredeyse bir haftadır her gün devletin en gizli belgeleri havada uçuşuyor. Nasıl oluyor bu iş, nasıl?
Devletin hiçbir sırrı kalmamış.
Önce 2004 tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararı servis edildi. Altındaki imzalar arasında Tayyip-Abdullah ikilisi, Bülent Arınç, Cemil Çiçek vesaire vardı.
Belgede Fethullah ekibi ile mücadele edilmesi, bu konuda ciddi önlemler alınması gerektiği vurgulanıyordu.
İş ortaya çıkınca yandaş medyayı devreye soktular, bağırıp çağırdılar, “O karar yok hükmündedir, biz hiçbir zaman uygulamadık” dediler.
Hemen ardından bu kez başka belgeler patladı. Kararları uygulamışlardı!
Üstelik hemen ardından başka belgeler servis edildi.
Bu kez de Fethullah ekibinin çeşitli illerde hükümet tarafından fişlendiği ortaya çıktı. Hem de geçen yıla kadar!
Hükümetin yalanları bir kez daha sırıttı!
* * *
Milli Güvenlik Kurulu Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanır, en gizli konular görüşülür. Hükümet ve asker kesimi orada temsil edilir. Gerçi şimdi Kurul’un önemi ve ağırlığı kalmadı ama 2004 yılında vardı.
Gerçekler ortaya çıkınca yalanlarını örtbas edebilmek için bin dereden su getirdiler, gözümüzün içine baka baka yalan söylediler, imzalarının onurunu bile inkar etmiş oldular.
Dikkatinizi bir kez daha çekerim, altına imza attıkları belgeler konusunda Türkiye’de kıyametler koparken, Tayyip-Abdullah ikilisi bugüne kadar ağızlarını açıp konuşamadılar.
Suçlamalara yanıt vermeleri mümkün olmadı.
Hep başkalarını konuşturdular.
Hele hele her gün afra tafra yapan, kürsülere çıkıp başkalarının yazdığı metinleri bağıra çağıra okuyan, sağa sola posta koyan Tayyip isimli şahıs ağzını bile açamadı.
Ne ilginç değil mi!
Tayyip-Abdullah ikilisinin cilaları böylece kazınmış oldu. Maşallah, hem de iyi kazındı.
Bu yama artık dikiş tutmaz.
Sadece Türk Milleti’ne değil, dünyaya karşı da rezil oldular.
* * *
Şimdi gelelim çok önemli bir sorunun yanıtını bulmaya!..
Devletin en gizli belgelerini Fethullah ekibine geçmişte kim ya da kimler sızdırmıştı?
Tayyip olabilir mi?
Neden olmasın!.. O sırada Fethullah ekibi ile aralarından su sızmazdı. Birbirlerine her konuda destek verir, yardımcı olurlardı.
Fethullah’ın devleti, ama özellikle de polisi ve yargıyı ele geçirmesine göz yuman Tayyip değil miydi?
Ergenekon ve Balyoz davalarını birlikte ayarlayan onlar değil miydi?
Benim tahminim şöyle:
Tayyip o günlerde Fethullah’a “Bak hocaefendi, askerler bizi sıkıştırdı ve MGK’dan böyle bir karar çıkarmak zorunda kaldık. Al sana kararın metni. Senin ekipte dursun ama kimseye sızdırmayın. Bilesiniz ki biz hükümet olarak senin arkandayız…”
Böylesine gizli bir belgeyi Tayyip veya altında imzası olan bakanlar dışında hiç kimsenin sızdırması mümkün değildir.
* * *
Gelelim birkaç gün önce sızan yeni belgelere… Aynı MGK kararına dayanılarak Fethullah ekibi hakkında -MİT’in de işbirliği ile- fişlemeler yapılmış. Yazıların altında o zaman Başbakanlık Müsteşarı, şimdi AKP milletvekili olan Ömer Dinçer’in imzası var.
Bu şahıs bir dönem Milli Eğitim Bakanlığı yapmış, gericiliği Bakanlığa sokuşturmuştur!
Peki onun imzaladığı gizli belgeleri kim sızdırdı?
Müsteşar bunu kendi özgür iradesiyle yapamaz. O halde Tayyip’in onayı ile sızdırmış olabilir mi?
Bunlar devletin en gizli belgeleridir ve şimdi piyasaya düşmüş durumdadır.
Belki de onlar masumdur, bunları sekreter kızlar sızdırmıştır!
Evet evet, bence o sekreterleri yakalayıp mahkemeye vermek gerekir!
* * *
O halde Tayyip niçin konuşmuyor?.. Niçin ağzını açıp bir tek cümle bile söylemesi mümkün olmuyor?
Zamanında belgeleri Fethullah ekibine verdiği, ya da verilmesine izin verdiği için mi?
Fethullah ekibine yakınlığı ile bilinen ve MGK kararlarında Dışişleri Bakanı kimliği ile imzası bulunan Bay Abdullah Gül niçin ağzını açamıyor?
Bir devlet düşünün, kevgire dönmüş… Üzerinde hiçbir şey durmuyor.
Böylesine gizli bilgi ve belgeler, en üst düzeydeki şahısların izni ve emri olmadıkça başkalarına verilemez, başkalarına emanet edilemez.
Ben burada kimseyi suçlamıyorum, vatandaş kimliğimle tahminlerimi ve aklımdaki soru işaretlerini yazıyorum.
“Yayınlanan belgeler yok hükmündedir, üzerinde işlem yapılmamıştır” palavrasını bıraksınlar da, kimin/kimlerin sızdırdığını bulsunlar.
Bence sekreterleri korumak için hedef saptırıyorlar ve suskun kalıyorlar!
Ethem Sarısülük davasında komedi
Sevgili okuyucularım, Ethem Sarısülük isimli yurttaşımız Ankara’da Gezi olayları sırasında Çevik Kuvvet polis memuru Ahmet Şahbaz tarafından tabancayla vurularak öldürülmüştü.
Sanık polisi Ankara’dan uzaklaştırmak için önce Şanlıurfa’ya atadılar. Sonra acayip, hukuka sığmayan kararlar aldılar.
Ahmet Şahbaz Ankara’daki ilk duruşmaya -tipi belli olmasın ve tanınmasın diye- kafasında peruk, takma bıyık, takma kaş ve gözünde sahte gözlükle getirildi.
Sarısülük’ü tabancasıyla ateş ederek öldürdüğünü itiraf etti. İnkar etmesi zaten mümkün değildi çünkü olayın nasıl olduğunu gösteren kamera çekimleri vardı.
Sonra bir karar alındı. Ahmet Şahbaz madem Şanlıurfa’ya atanmıştı, duruşması Ankara’da yapılacaktı ama ifadesini telekonferans sistemiyle oradan verecekti. Devletin yargısı ve güvenlik güçleri, adam öldürme zanlısı bir polisi Ankara’ya getirip duruşmaya çıkaramıyordu!
Dün Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan üçüncü duruşma öncesinde adliye binası TOMA, akrep ve panzerlerle kuşatılmış, yüzlerce polis ve jandarma binanın dışında ve içinde önlem almıştı.
Adam Şanlıurfa’daki mahkeme salonuna yine aynı aksesuarla, kafasında peruk, takma bıyık vesaire ile girdi.
Ankara’daki savcı -fotoğrafları var- duruşmada horul horul uyuyordu.
* * *
Katil zanlısı tutuksuz olarak yargılanıyor, Şanlıurfa’da elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor!
Dünkü duruşmada Ankara’da avukatlar kendisine ikametgah adresini sorunca “Belli bir adresim yok” dedi. Bu durumda birinin derhal tutuklanması gerekir ama yapılmadı.
Mahkemeye başka bir TC kimlik numarası verdiği ortaya çıktı.
Dosyada fotoğrafı ve kimlik belgeleri de yoktu. Yargılama işte böyle devam ediyordu!
Sarısülük’ün avukatları sordular: “Karşımızda telekonferansta görülen şahsın Ahmet Şahbaz olduğunu biz nereden bileceğiz?.. Şanlıurfa Adliyesi’nde görülen o şahıs kimdir?..”
Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi bu olanlara dayanamadı, davadan çekildiğini açıkladı.
Sanık Ahmet Şahbaz hiç endişe etmesin, birileri onu sonuna kadar kollayacak. Sonuçta ya beraat ettirilecek, ya da birkaç ay hapisle kurtarılacak ve cezası ertelenecek!
Polis adam öldürünce devlet koruması altına alınıyor, vaziyet işte böyle oluyor!
Devlet nerede, adalet ve yargı nerede?

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.