Emin Çölaşan: Bir değil bin Binali bile yetmez

Emin Çölaşan-2YAZARLAR-Sevgili okuyucularım, Bay Tayyip partisinin İzmir adayını en sonunda açıkladı. Zaten beklenen bir isimdi:
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım.
Bütün amacı Atatürkçülerin, yurtseverlerin, aydınlık kafalı insanların İzmir kalesini düşürmek ve AKP’nin eline geçmesini sağlamak.
Binali aday olsa kaç yazar, olmasa kaç yazar!
Seçim öncesinde alacak devlet desteğini arkasına, attıkça atacak, tuttukça tutacak… Ve seçimlerden önce Tayyip’i birkaç kez daha İzmir’e getirip bir sürü palavra attıracak.
Eğer İzmir halkı bu oyuna, bu tuzağa düşerse, yazıklar olsun.
Ben bu konuda şunu söylüyorum:
Ege ve İzmir’e bir değil, bin Binali bile yetmez.
* * *
Şu karşımızdaki tabloya bir bakınız…
Devletin bakanları, valileri aday gösteriliyor ki, seçime devlet gücü, devlet parası ve olanaklarıyla girsinler.
İzmir’e Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Hatay’a Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Gaziantep’e Aile Bakanı Fatma Şahin, Şanlıurfa’ya 10 gün öncesine kadar o ilin valisi olan Celalettin Güvenç…
Devletin bir valisini düşünün ki, nasıl bir partici imiş!.. Vali olduğu ilde belediye başkanı seçildiğini varsayalım. Vali iken karşısına önünü ilikleyip girenler, belediye başkanına “Hop dedik başkan, şu bizim sokakları düzelt artık” diye bağırıp çağıracak.
Bayan Fatma Şahin adaylığı açıklandıktan sonra Gaziantepspor maçının devre arasında yasakları çiğneyip soyunma odasına girdi, futbolculara prim vaat etti.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, yanına partisinin adayı Sadullah Ergin’i alıp Hatay’a gitti ve elini kolunu sallaya sallaya nutuk attı:
“Biz burayla Sadullah’ı getirip emanet ettik ama bunun karşılığını 30 Mart günü almazsak, biz de Hatay’lılara söyleyeceğimizi o zaman söyleriz.”
Tehditler, şantajlar, korkutmalar, blöfler!..
Ne o, iktidar partisi devlet gücüyle seçime gidiyor!
AKP son kozlarını işte böyle oynuyor.
* * *
Burada özellikle Ege ve İzmir’in yurtsever insanlarına çağrıda bulunmak istiyorum…
Karşınıza hükümet kesiminden çıkarılanlar belli.
Kazandıkları takdirde ilk işleri sizi devşirmeye kalkışmak ve baskı altında ezmek olacaktır. Buna ya izin vereceksiniz, ya da gülüp geçecek ve Tayyip’i sandığa oylarınızla bir kez daha gömeceksiniz.
Bunların karşısındaki en büyük güç olan CHP, adayını bir süre sonra açıklayacak.
Ahmet olur Mehmet olur, Ayşe veya Fatma olur. Hiç önem vermeyin.
Siz gösterilecek adayı şu veya bu nedenle sevmiyor, karşı çıkıyor olabilirsiniz.
Ama şunu lütfen unutmayın…
Hiçbirimiz seçim bölgelerimizde bu duygusallık lüksüne sahip değiliz.
Aksi takdirde, hele Ege ve İzmir iktidarın eline geçerse, verdiğiniz oy yüzünden pişman olabilirsiniz ama iş işten geçmiş olur.
Unutmayın, parolamız bellidir:
AKP’nin elindeki yerleri düşürmek, yeni yerleri Tayyip’e kaptırmamak.
* * *
İzmir konusunda kafamda sadece bir tek soru işareti var:
Şimdiki Başkan Aziz Kocaoğlu aday olup yeniden seçildiği takdirde, İçişleri Bakanlığı onun geçmişteki bazı düzmece dosyalarını bire bin katıp gündeme getirir ve görevden alır mı?
İzmir’de yeni bir Aytaç Durak olayı yaşanır mı?
Adana’da MHP’den seçilen Aytaç Durak’ı seçimden hemen sonra çeşitli iddialarla görevden aldılar.
Durak bütün davalardan beraat etti ama göreve iade edilmedi.
Aynı yolla intikamı acaba Kocaoğlu’ndan da alırlar mı?
* * *
Tayyip’in şu vıcık vıcık aday açıklama törenlerini herhalde izlemişsinizdir. Sahnede adaya soruyor:
“Senin kaç çocuğun var?”
“İki…”
“Yetmez, madem seni aday gösteriyoruz, iki tane daha yaptıracaksın!”
Kafa bu işte!
Şanlıurfa’da devletin valisini aday gösterirken, oy potansiyeli açısından güçlü bir adam olan bugünkü başkanı da kürsüye çağırdı. Korkuyor, onu karşı saflara iteklemek istemiyordu.
“Haydi el sıkışın bakalım!..”
* * *
Padişahımız efendimiz adayını açıklamak üzere Antalya’da… Altında yine devletin uçakları, helikopterleri, lüks makam araçları, yüzlerce özel koruması ve önlem alan binlerce polis…
Bütün spor faaliyetleri, bütün maçlar padişah geliyor diye iptal edildi. Her yer onun afişleriyle donatıldı.
Antalya adayının da Menderes Türel olduğu kesinleşti.
Bu kentimizi ve ilçelerini de CHP’den kurtaracak!
Aynı biçimde Antalya halkına da sesleniyorum:
“Bir değil bin Menderes gelse bile oy vermeyin, Tayyip’in sizi kandırmasına ve devşirmesine göz yummayın.”
Bir komedi daha
Sevgili okuyucularım, Marmaray projesi geçmiş yıllarda Ecevit hükümeti tarafından hazırlanmış ve kredi anlaşması imzalanmıştı. Açılış töreni geçtiğimiz 29 Ekim günü büyük tantanalarla, dualar okunarak yapıldı.
Eyvallah!..
Tayyip yanındakilere, özellikle de Binali’ye güya sordu:
“Ahali bu Marmaray’a bir süre ücretsiz binsin. Kaç gün ücretsiz olsun?”
“15 gün olsun iyidir efendim!”
Böylece halkımız Marmaray’a 15 gün boyunca beleş bindi.
Şimdi gelelim komedinin ne olduğuna!
Anlatacağım şu olaya inanmayan olursa, lütfen açsın 5 Aralık 2013 tarihli Resmi Gazete’yi ve orada yayınlanan kararnameyi okusun.
Orada 18 Kasım tarihli bir Bakanlar Kurulu Kararnamesi, altında Tayyip’in ve en üstünde Bay Abdullah Gül’ün imzaları var.
“29 Ekim Salı günü saat 16’dan başlayarak 12 Kasım Salı günü saat 24’e kadar Marmaray tren seferlerinden yararlananlardan…”
Ücret alınmaması öngörülüyor.
* * *
Dikkat ediniz, açılış 29 Ekim günü yapılıyor, insanlar Marmaray’a 15 gün boyunca -padişahın sözlü emri uyarınca- beleş biniyor ve her nedense 18 Kasım tarihli kararname yayınlanıyor. Resmi Gazete’de yayınlanması ise olaydan 37 gün sonra!
Şimdi soruyorum:
Eğer geçişleri bir cümlelik sözlü emirle beleş yapmak Tayyip’in yetkisinde ve yasal ise, sonradan bu konuda niçin Bakanlar Kurulu Kararı yayınlanmıştır?
Eğer yetkisinde değilse, yasal değilse, oldu bitti yaratan Tayyip bunun sorumluluğunu nasıl omuzlayacak, hesabını nasıl verecektir?
Demek ki bunlar bir şeyden korktular ve yasal olmayan bir olayı sonradan kararname hazırlayıp yasal kılmaya kalkıştılar.
Devlet bu kafalar tarafından işte böyle yönetiliyor.
Hiç kuşkunuz olmasın, bu belgeli sorulara da yanıt vermeleri asla mümkün olmayacaktır.

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.