Emin Çölaşan: Hani namus, şeref yeminin senin!..

Emin Çölaşan-2Sevgili okuyucularım, mikrofondaki sesi daha belleklerimizden silinmedi… Çankaya’ya seçildiğinde Meclis kürsüsüne çıkıp “Tarafsız (!)” olacağına dair “Namusu ve şerefi” üzerine andiçmişti!
Onun tarafsız olmasının, andiçmesinin başka bir deyişle yemin etmesinin- tamamen bir gösteriş olduğunu burada defalarca vurguladım…
Çünkü anayasada yazılı olan yemin maddesini Meclis kürsüsünde aynen okuması gerekiyordu. Bunu yapmak zorundaydı.
Kürsüye “Ben bu metni okurum ama sonra bildiğim gibi yaparım. Hiç kimse bana karışamaz” mantığı ile çıktığını hepimiz biliyorduk.
Anayasa madde 103:
“Cumhurbaşkanı, görevine başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde aşağıdaki şekilde andiçer.”(İlgili bölümü özetliyorum:)
“Cumhurbaşkanı sıfatıyla ANAYASAYA, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE bağlı kalacağıma… üzerime aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih önünde NAMUSUM ve ŞEREFİM üzerine andiçerim.”

* * * *

Bu şahıs, ettiği yemini takmıyor, umursamıyor. Tarafsızlıkla uzaktan yakından ilgisi olmadığını ve olmayacağını her fırsatta adeta haykırıyor.
Muhalefete saldırıyor, particilik yapıp AKP’cilik oynuyor.
Son örneğine önceki gün tanık olduk.
Anayasa uyarınca HSYK’ya dört yeni üye seçmesi gerekiyordu ve seçti!
O dört üyeyi elbette particiler ve yandaşlar arasından seçip hukuku ve yargıyı parti siyasetine alet edecekti ama onu bile gizlemeyi, biraz daha örtülü yapmayı beceremedi.
Oraya öyle dört kişi seçti ki!..
İlki Aysel Demirel! Sıkmabaşlı… Hakim ve savcıların sıkmabaşlı olması yasak. Ama onların bir üst kademesine seçilen, hakim ve savcılarla ilgili bütün karara imza atacak olan kadın sıkmabaşlı ve imam hatip mezunu… Tayyip’in onu seçmesinde bir incelik var. Türbanı yargıya da sokmak.
İkincisi Rasim Aytin. Halen HSYK üyesi. Bu göreve önceki cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından atanmıştı. Her oylamada iktidar doğrultusunda oy kullanıp Tayyip’in gözüne girmeyi başardı.
Üçüncüsü Hayriye Şirin Önsel. AKP Kadın Kolları Başkanlığı görevinde bulundu, seçimlerde aynı partiden milletvekili aday adayı oldu, çeşitli görevlere getirildi. Şu anda AKP’den İstanbul Pendik Belediyesi Meclis Üyesi.
Sonuncu partili ise avukat Muharrem Özkaya. Tayyip’in avukatı ve AKP Hukuk Müşaviri Ali Özkaya’nın kardeşi.
Bu isimlere bakın, yargının adım adım nasıl ele geçirilmek istendiğini bir kez daha görün…
Ve isterseniz deyin ki “Tayyip NAMUSUNU ve ŞEREFİNİ ortaya koyup ettiği yemine bağlı kalıyor, TARAFSIZLIK sergiliyor!”

Ak’Saray’da Recep’tion

Sevgili okuyucularım, Tayyip bu devletin ve milletin en az bir milyar lirasını harcayarak kendisi için kaçak bir saray yaptırdı! Eski parayla bir katrilyon!..
Yatırımlar durduruldu, AKsaray’a para bulmak için yine devletin ve milletin arazileri, değerli mülk ve tesisleri satışa sunuldu.
Yargı, bu kaçak inşaat için yürütmenin durdurulması kararı verdi ama kim takar yargı kararını!
Halka ve topluma ait Atatürk Orman Çiftliği arazisi işte böyle yağmalandı, Tayyip sülalesinin hizmetine sunuldu.
Bin odalı olduğu söylenen bu yapı hem Tayyip’in konutu olacak, hem de yeni padişah sarayı.
İçini gören henüz yok…
Bilinen, arabesk bir yapı olduğu…

* * * *

O binada yarın görkemli bir Recep’tion düzenlenecek ve açılış yapılacak.
Halkın kutlamasını yasakladıkları 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı orada özel davetli yandaş-yalakakalabalığı tarafından kutlanacak.
Tam üç bin kişi çağrılmış!..
Bazıları böyle Recep’tion’lara davet edilmiş olmayı kendileri için şeref-onur sayar ve davetiyeyi alınca koşa koşa gidip katılır.
Haftalar öncesinden en pahalı terzilere özel tuvaletler ve giysiler diktirilir, modayı izleyen sıkmabaşlar yeni bir üslup yaratma sevdasına düşer, erkekler kiralık smokin edinir, ya da en şık siyahlarını giyer.
Necdet Bey ve komuta kademesi tören giysileriyle şeref verir.

* * * *

Oysa her Recep’tion üç aşağı beş yukarı aynıdır. Tayyip, Ahmet, Bülent vesairenin, hatta Necdet Bey’in çevresi gazeteciler tarafından kuşatılıp mikrofonlar uzatılır, sorular sorulur, onlar da kafalarında önceden belirleyip ezberledikleri klasik cümlelerle güya yanıt verip ertesi gün manşet olurlar:
“PKK ile mücadelemiz sürecektir… Şehitlerimizin kanı yerde kalmaz… Hiç kimse sabrımızı test etmeye kalkışmasın… Böyle giderse derslerini alırlar… Sınırlarımıza hakimiz… Biz bir hukuk devletiyiz… Yargımız tamamen tarafsızdır… Paralel çeteyi çökerttik, yakında inlerine gireceğiz…

* * * *

Bir de üç bin adet kelleden oluşan davetliler topluluğu varmış. Karşıtlar çağrılmaz, tamamına yakınıyandaş-yalaka kesimdir… Çoğu oraya sonradan başkalarına hava atmak için gider:
“Sayın Cumhurbaşkanımız özellikle çağırmıştı, katıldık!..Cumhuriyet Bayramı’nı kutladık!”
Cumhuriyet’in ilkelerinden haberi bile olmayanlar, ya da olduğu halde aşağılamaya kalkışanlar o sırt sırta kalabalıkta ittire kaktıra bir uçtan öbür uca gidip “Ben de buradayım, beni de görün haaa” mesajı verme peşine düşerler.
Ama salonlara girdikleri anda ummadıkları bir tabloyla karşılaşırlar.
Hepsi okyanustaki bir damla gibidir. O kalabalıkta kaybolup kalmışlardır.
Ertesi gün medyada büyük Türk büyükleri ile birlikte sadece “Artizler”, arabeskçiler, sanatçı geçinen yandaşlar, yalakalar, akil adamlar kumpanyası üyeleri ve Recep’tiona değişik giysilerle katılan Afrikalı büyükelçiler yer bulur!.

* * * *

Peki yandaşlar ve yalakalar yarın orada da, Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamasına yasak getirilen Milletnerede?
Onlar yarın ülkenin dört bir yanında kutlamalar yapacak, fener alayları düzenleyecek…
Ankara Tandoğan, İstanbul Kadıköy, İzmir Gündoğdu, Eskişehir, Antalya ve her
yerde…
Hiç kuşkum yok, polis onları durup dururken yine coplayacak, üzerlerine gaz sıkacak, bazılarını gözaltına alıp götürecek…
Recep’tion’da ise böyle tehlikeler yok.
Hem de yiyecekler içecekler şirketten…
Siz siz olun, aradan sızmayı başarırsanız AKsaray’dakine katılmaya bakın!
Hem de girişte Tayyip-Emine ikilisinin elini sıkma onuruna kavuşup önemli bir bonus kazanmış olursunuz.

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.