Tam 13 yıldır Atatürk’ü unutturmaya çalıştılar!..
İsimlerini söylemeye cesaret edemediler, ama “iki ayyaş”tan biri Atatürk, diğeri onun en yakın silah ve siyaset arkadaşı İsmet Paşa idi!..
Şimdi Atatürk heykelleri yakılıyor, onlar seyrediyorlar!..
Belki de mutlu oluyorlar!..
Türk Ulusu’nun gözlerinde yaş, yüreklerinde sızı, ateşe verilmiş Atatürk heykellerini izliyor!..
Bunun bir bedeli olmayacak mı?..
Elbette olacak!..
* * * *
Olaylar, Türkiye’yi 12 Eylül darbesine götüren süreç gibi gelişiyor!..
Polis polise karşı, yargı yargıya karşı; üniversitelerde öğrenciler birbirine saldırıyor!..
Ankara Üniversitesi’nin Cebeci kampüsüne giren polislerden bazıları işaret parmağını havaya kaldırıp tekbir getiriyor, diğeri eliyle Rabia işareti yapıyor!..
Toplum bölünmüş!..
Etnik ayrıştırma kimlik bunalımı yaratmış!..
Ve dincilik, mezhepçilik Türkiye’nin başına bela olmuş!..
Tek fark, 12 Eylül öncesinde Atatürk heykelleri ateşe verilmiyor, Türk Bayrakları yakılmıyordu!..
* * * *
İktidarın basiretsizliği, Esad saplantısı, Tayyip-Ahmet muhteşem ikilisinin hayallerinden bir türlü kurtulamaması ve öngörüsüzlüğü Türkiye’yi bir düşman çemberinin içine soktu!..
Dostumuz kalmadı!..
Irak, Suriye, İran, Mısır, İsrail ve IŞİD belası…
İçimizdeki PKK’lılar ve onların kuyrukları…
Türkiye en aciz ve en sancılı günlerini yaşıyor!..
* * * *
Diyarbakır’da asayişi Hayvancılık Bakanı koordine ediyor!..
Asayişten sorumlu Dahiliye Nazırı ise, “Şiddete misliyle cevap verilecek” dedikten sonra kayboldu, dün Ankara’da ortaya çıktı ve basın toplantısı düzenleyerek son üç günün acı bilançosunu açıkladı:
“31 ölü, 360 yaralı, 1113 bina yakıldı ve tahrip edildi”
Olayların merkezi Diyarbakır’da Hayvancılık Bakanı oturdu, Dahiliye Nazırı’na da ölü sayısını açıklamak düştü!..
Ki, o Dahiliye Nazırı eski Diyarbakır Valisi…
Üstelik, Kürtçülere gösterdiği anlayış nedeniyle “AB valisi” diye bir gazetenin manşetine oturmuş şahıs!..
* * * *
HDP Genel Başkanı Selahattin çıkmış kan ter içinde tiyatro oynuyor!..
Kendi yaptıkları çağrıyla başlayan olayların bitirilmesini istiyor; oysa olayları Kongre-Gel – KCK – Kandil şeytan üçgeni yönetiyor, kim takar Selahattin’i?!.
Ne talihsizliktir ki bu Selahattin Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olmaya da kalkışmıştı!..
Ya olsaydı?..
Selahattin tiyatronun bir bölümünde “Türk-Kürt ittifakı kurulmalı” diyor!,.
Atatürk heykellerini ateşe verirsen, Türk Bayraklarını yakarsan, Türk’le ittifak
yapamazsın!..
* * * *
Toplumu 13 yılda bölen, insanları birbirine düşman eden, devlet düzenini bozan ve dincilikten beslenen ucuz bir iç politika;
Takıntılarla, mezhepçilikle, kibirle, ne oldum deliliğiyle yine dincilikten beslenen akılsız bir dış politika!..
Bütün bunların sonucu olarak Atatürk heykellerinin ateşe verilmesini, Türk Bayraklarının yakılmasını acı içinde izliyoruz!..
Gözlerde yaş…
Yüreklerde sızı!..
Yine bağırıyor!..
Tam rahatladığımızı sanmışken, yine çıktı ortaya ve bağırmaya başladı…
Başbakanlıktan da, bağırmaktan da, miting düzenlemekten de vazgeçmiyor!..
12’nci Tayyip, dün “toplu açılış” bahanesiyle Trabzon’da esti, gürledi, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu‘na “Aklını kendine sakla” diye bağırdı!..
Sen nasıl partisiz, tarafsız cumhurbaşkanısın?..
Ayrıca, toplu açılış yapmak miting düzenlemek senin işin mi; masrafları cebinden mi karşılıyorsun?..
Çıkmış orada AKP propagandası yapıyorsun!..
Yarın (bugün) Rize’de olacakmış, pazar günü Bayburt-Gümüşhane’deki açılışlarda…
Ülke kan revan içinde, bunun aklı mitinglerde, toplu açılışlarda!..
Dün yine strese girdik!..

SÖZCÜ