AKP’nin oylarındaki dramatik düşüş…
Tayyip‘in başkanlık ihtirası…
Sadrazam Ahmet’in oyların düşüşü ve milletvekili listeleri üzerindeki kaçak saray vesayeti karşısındaki çaresizliği…
Sebebi hâlâ anlaşılamayan 8-10 saatlik elektrik kesintisi…
Ve Avrupa’nın en büyük, en sıkı korunan (!) adliyesinin basılarak günahsız bir savcının terör örgütü tarafından vahşice katledilmesi, iktidarın kimyasını bozdu…
Sinir sistemleri laçka oldu!..
* * *
Dünyadaki her otoriter rejimde olduğu gibi, yasaklara sarıldılar…
Baskı, sindirme, yıldırma harekatı başlattılar…
Yandaş medya ve geri zekalı troller harekete geçti…
İktidara sırtını dayamış kurşun askerler;
Tasmalı tipler;
Kolları, bacakları, dilleri iplere tutuşturulmuş kuklalar…
Yalan, hakaret ve tehditlerle dört bir koldan saldırıyorlar!..
Ama boşuna, sinek vızıltısı kadar hükmü yok!..
* * *
Bunlar güya “yasaklarla mücadele” diye geldiler sıkıyönetim dönemleri dahil cumhuriyet tarihinin “en yasakçı siyaset kumpanyası” oldular!..
Zamanında Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarına yasak getirdiler, şüpheli daha adliyeden çıkmadan verdiği ifade dışarı sızdırıldı, çarşaf çarşaf yayınlandı…
Adana’da yakalanan TIR’lara yasak…
Tayyip’in beğenmediği tweetler yüzünden Twitter’a yasak…
Şehit savcı faciasına yasak…
Arkadan yine Twitter’a yasak…
İlaveten Facebook ve You Tube’a yasak…
Son olarak da “davranışları beğenilmeyen” (yandaş olmayan) gazetecilerin Meclis’e girmesine yasak…
Türkiye yasaklar ülkesi oldu…
* * *
Gösteri ve yürüyüş için Sadrazam Ahmet son sözünü söyledi:
“İzinsiz kimse sokağa adımını atamaz”
Vay be demokrat adama bak!..
Tayyip, ekmek almaya giderken polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet
etmesi sonucu ölen Berkin Elvan için, “Ekmek almaya gittiğine dair belge var mı?” demişti…
Bundan sonra çocuklar ekmek için belge alacaklar; bu konuda Adana Belediye Başkanı hemen harekete geçti ve çocuklara “Ekmek sertifikası” vermek için hazırlıklara başladı!!!
* * *
Kendilerini “tanrı” sananlar…
Gazaba geldiler…
Her şeye yasak koydular…
Yasaklar, yasaklar ve soruşturmalar…
Ama bu da geçer…
Her gecenin bir sabahı vardır!..
Yeni safsata!..
Kurtuluş Savaşı ve Lozan Kahramanı İsmet İnönü, birlikte cumhuriyeti kurdukları silah ve siyaset arkadaşı Atatürk’ü zehirleyerek öldürmüş!..
Kargalar bile bir yerleriyle güldüler…
Bülent Arınç’a suikast…
Özal’ı zehirlediler…
Kabataş’ta hanım kardeşimizi dövüp üzerine işediler…
Cami de içki içtiler…
Sümeyye’ye suikast…
Hiçbiri tutmadı, hepsi palavra çıktı…
* * *
Bugüne kadar Atatürk’e dil uzatmaya cesaret edemeyenler hep İsmet Paşa’ya, cumhuriyetin kazanımlarına dil uzatma hainliğini göstermişlerdir…
Bu defa da Atatürk üzerinden İsmet Paşa’yı zan altında bırakmaya çalışanlar çıktı… Hatta bir yandaş TV kanalında konuşan biri, Atatürk’ün kemikleri üzerinde inceleme yapılarak zehirleme olayının ortaya çıkarılabileceğini söyleyecek kadar kendini kaybetti…
Feriştahı gelse değil Türkiye’de dünyada kimse bu cesareti bulamaz…
Diğer palavralara gülüp geçersiniz, ama böylesinin hesabı sorulmalıdır!..
İnönü Ailesi’nin yargı önünde bu
hesabı soracağından eminim!..
SÖZCÜ