Aferin bize: Henüz 16 yaşındaki bir çocuktan kurtardık dünyayı…
Neden hep böyledir hayat; neden hiçbir sevinç, acısız kalmaz?
Neden beyazın yanı başında beliriverir siyah?
İyinin karşısında kötü olur hep; neden?
Ve neden doğumun ertesinde ölüm çıkar karşımıza?
***
Bizim Silivri Zulümhanesi’ndeki aydınlarımızı almak için yağmur altında umutla halay çektiğimiz saatlerde…
Tam o anlarda…
Nereden bilebilirdik ki…
Gezi Parkı eylemleri sırasında gaz fişeğiyle başından vurulan…
Ve… 269 gündür uyuyan Berkin’imiz…
Can çekişiyormuş!
***
Bir yanda 7 yıla yakın bir tutsaklıktan sonra gelen özgürlük…
Diğer yanda 16 yaşındaki bir fidanın ölümü!
Nereden bilebilirdik ki birkaç saat arayla önce sevinçten, sonra acıdan hıçkıra hıçkıra ağlayacağımızı!
***
Pazartesi sabahı saat on birden Salı’nın ilk saatlerine kadar yağmurun altındaydım.
Kararlıydık; onlarca kez eli boş döndüğümüz Silivri’den bu kez “tutsaklarımızı” alıp gidecektik…
Buruk bir özgürlükle bitti gün!
Yediğimiz onca bereket yağmuru bize tutsaklarımızın hepsini getirmeye yetmedi.
Onlar da serbest kalacak elbette; çünkü vakit geldi bir defa… Bugün olmazsa birkaç gün içinde en geç!
İyi de ya Berkin?
Dindar olanımız da inanmayanımız da 269 gün boyunca durmadan dua ettik Berkin’imiz için…
Ama olmadı; hiçbir şeye yaramadı o dualar…
O genç beden, buharlaşıp uçtu aramızdan!
Bizi; ödenmesi mümkün olmayan bir borca gömüp gitti o çocuk!
***
Kişisel halimi sorarsanız…
Ki umurunuzda bile olmamalı, bunca debdebe içinde…
On beş saat yağmur yiyen bedenim, buz kesti Berkin’den gelen kara haberle…
On altı yaşındaydı.
Ekmek almak için bakkala gitmişti.
Zalim bir polisin sıktığı kurşunla vurulup düştü…
Sonra derin bir uykuya daldı.
O derin uyku sürerken, eli kanlı Başbakan, o polisin bulunmaması ve hesap vermemesi için tüm önlemleri almıştı tek tek…
“Kim vurdu”ya gitti Berkin!
***
Titremiyorum bile artık; üşümüyorum… Hiçbir şey hissetmiyor vücudum. Tüm sinir hücrelerim ölmüş olmalı…
Yoksa… Bu dayanılmaz ölümün ardından nasıl bu kadar sakin olabilirim ki?..
İnsan değilim ben; taşım bu kadar çaresiz kaldığım için!
İnsan değilsiniz hiçbiriniz; ağaçsınız ve tepkisizliğiniz yüzünden hak ediyorsunuz bu sıfatı!
Sen de insan değilsin Başbakan; Gezi Direnişi’nde polise şiddet kullanması yetkisini verdiğin için… Canavarsın!
Ölüm makinesisin!
Ve sen de insan değilsin Berkin’i vuran polis… Sırf zevk için öldüren yırtıcı bir hayvansın!
Biz bu kadar farklı türden yaratık bir araya geldik ve 16 yaşındaki bir çocuktan kurtardık dünyayı…
Aferin bize!
***
Neden hep böyledir hayat; neden hiçbir sevinç, acısız kalmaz?
Neden beyazın yanı başında beliriverir siyah?
İyinin karşısında kötü olur hep; neden?
Ve neden doğumun ertesinde ölüm çıkar karşımıza?
YETER!
Dün Berkin’in ölüm haberini alan vatandaşlar Okmeydanı Hastanesi önüne akın etti.
Berkin’i öldüren polisler başlarını önlerine eğip hastaneye koşan acılı insanlara başsağlığı dileyeceğine…
Onları da tazyikli suyla, biber gazıyla hastanelik etti…
Ve gelen haber doğruysa, polisin attığı gaz fişeği ile bu kez Ramazan Apaydın isimli bir genç gözünden vuruldu.
Berkin Elvan’ın ölümle terk ettiği o derin uykuya bu kez o daldı…
Ne kadar taş olsak…
Ne kadar ağaç olsak…
Bu kadarı yeter be alçak adamlar; gerçekten yeter!
Çekin artık pis ellerinizi, hayatlarımızın üzerinden…
S..ir olup gidin; geldiğiniz yere!
GÜNÜN SORUSU
Bugün 12 Mart askeri darbesinin yıldönümü… O gün yurtsever gençlerin heyecanına tahammül edemeyen birileri, 20’li yaşlardaki gençleri darağacına göndermişti. Bugün ise yine bir 12 Mart günü ve aradan 40 yıldan fazla zaman geçti…
Sorum size: Berkin Elvan’ı 16 yaşında ölüme gönderen bugünün zalimleri, dünün darbecilerinden daha mı masum?
VALİ BEY ÜZÜLMÜŞ!
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Gezi direnişi Berkin Elvan için başsağlığı mesajı yayınladı.
Sen o başsağlığı mesajını al…
Arşivinin 2014 Mart tarihli dosyasına koy Vali Bey!
Çünkü Berkin için acı çekenler adına bu taziyeyi kabul etmiyoruz!
Sen o direnişteki duyarsız ve zalim iktidarın yüzüsün…
Zehir saçan dilisin…
Bizi döven elisin!
Berkin için bugüne kadar en küçük bir şey yapmadığın gibi, onu vuran katil polisi bulup yargıya bile teslim ettirmedin.
Ailesinin halini hatırını sormadın.
Şimdi kalkmış göstermelik bir “başsağlığı mesajı” yayınlıyorsun Vali Bey…
Dedim ya; al o mesajını…
Kâğıttan uçak yap…
Bin üzerine…
Nereye istersen, oraya git…
Yeter ki acımızı daha da fazla artırma!
GÜNÜN İSYANI!
Berkin Elvan’ın ölümünden sonra AKP Milletvekili Halide İncekara, “Şiddet sever, terör severler bir genci daha annesinin yüreğini yakarak kurban aldı” demiş ve suçu Gezi Direnişçilerine atmış… İsyanım kendisine:
Ortada bir “şiddet sever” varsa bunlar asla Gezi Direnişçileri değil gözü kararmış Halide Hanım; bizzat sizin Başbakanınız… Ve siz hâlâ bu net gerçeği göremeyecek kadar kör, acımızdan sonra bile bizi suçlayacak kadar zalimsiniz!
AYDINLIK