Mustafa Mutlu: Ak kaşık!

Mustafa Mutlu-1Başbakan dün AKP Grup Toplantısı’nda konuştu ve yine her zamanki gibi sütten çıkmış ak kaşık numarasına yattı!
Cemaati kast ederek neler demedi, neler!
“Virüs” dedi, hızını alamadı “Haşhaşi” diye aşağıladı!
***
İyi de madem Fethullah Gülen ve cemaati bir virüs…
Neden 12 yıldır bu virüse hizmet ettin Recep Tayyip Erdoğan?
Kırk yıllık gerçek yargıçlar ve savcılar, kurulan komplolarla meslek dışına itilirken ve yerine “badem bıyıklılar” gelirken neden bunu engellemedin?
Engellemeyi bırak, neden bu atamaların altına imza attın?
Neden cemaatin sızdırdığı kasetler üzerinden siyaset yaptın?
***
Madem Fethullah Gülen‘den ve cemaatinden sen de bizim kadar rahatsızdın, o zaman neden her seçimde bu cemaate kontenjan ayırdın?
Cemaatin adamlarını neden Meclis’e, bakan koltuklarına ve yerel yönetimlere taşıdın?
Fethullah Gülen, “Mezardakileri bile kaldırıp AK Parti’ye oy verdirin” diye kükrediğinde, neden “Bunlar virüstür, itibar etmeyin” diye uyarmadın seçmeni?
***
Evet; devleti virüs sarmış durumda, Recep Tayyip Erdoğan
Ama sadece cemaat değil bu virüs…
Eğer bu ülkenin bakanlarının çocuklarının yatak odalarından yedi tane çelik para kasası, para sayma makinası ve milyonlarca dolar çıkıyorsa…
Eğer bu ülkenin en büyük kamu bankalarından birinin yöneticisinin evindeki ayakkabı kutusunda 4 milyon dolar bulunuyorsa…
Eğer AB Bakanı’nın adı bile rüşvet iddialarında geçiyorsa…
Ulaştırma Bakanı‘nın bacanağı sokakta herkesin gözünün önünde birilerinden para alıyorsa…
Maliye Bakanı‘nın abisi uçkur derdine düşüp devletin söğüşlenmesine aracılık ediyorsa…
Ve bu ülkede hiç kimse tüm bunlara şaşırmayıp patlayacak daha büyük bombaları bekliyorsa…
Haklısın Başbakan; “virüs vücuda girmiş, sinsi bir şekilde yayılmış” demektir bu…
***
Yakın zamana kadar “hizmet grubu” diyordun Fethullahçılar’a…
Sonra “cemaat” oldu!
Ardından “paralel devlet…”
Birkaç gün önce, “ihanet çetesi”, “terör örgütü..”
Dün ise, “virüs”, “Haşhaşiler…”
***
Bu sefer fena yakalandın Başbakan; “içeriden” yedin darbeyi…
Bunun için ne kadar çırpınırsan çırpın…
Battığının resmidir!
PATLAMA!
Tayyip Erdoğan‘ın “Dindar ve kindar nesil” yetiştirme hedefi için devreye sokulan 4+4+4 eğitim sistemi ilk sonuçlarını vermiş, imam hatipli öğrenci sayısında büyük bir patlama yaşanmış!
2010′da 465 olan imam hatip liselerinin sayısı bu yıl 853′e, 198 bin 581 olan öğrenci sayısı ise 474 bin 135′e yükselmiş…
İmam hatip ortaokullarındaki öğrenci sayısı da son bir yılda 94 bin 467′den 240 bin 015′e çıkmış!
***
Biz bu iktidardan da Recep Tayyip Erdoğan‘dan da kurtuluruz ama…
Bunların ülkemize verdiği zararların izlerini silmek en az 100 yılımızı alır…
İşte ben en çok buna kahroluyorum!
GÜNÜN SORUSU
İzmir’deki üçüncü dalga yolsuzluk operasyonunda tutuklanan sanıklar rüşvet iddialarını reddetmişler. Aralarında eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın bacanağının da bulunduğu sanıkların hemen hepsi birbirlerine rüşvet değil, borç para verdiklerini öne sürmüşler. Sorum onlara:
Elinizdeki jammer (sinyal kesici) ne işe yarıyordu o zaman?
Melih Paşa‘nın kapıları!
Millet açlıktan, yoksulluktan kırılıyor; devleti yönetenler , “diktatörlüklerde” olduğu gibi gösteriş peşinde…
Devlete olan borçlarını ödemeyi aklının ucuna getirmeyen Ankara’nın “Melih Paşa”sı, sanki çok lazımmış gibi kente 5 adet “giriş kapısı” ve ayrıca 40 da “saat kulesi” dikmeye karar vermiş!
Kent kapıları 25 metre yükseklikte olacakmış ve karayoluyla başkente gelen vatandaşlara“Hoşgeldin” diyecekmiş…
Her biri ayrı ayrı Osmanlı motifleriyle bezenecek olan bu kapılar, Eskişehir, Konya, İstanbul, Samsun ve Esenboğa yolu girişlerinde yer alacakmış!
***
Kulelerin ve kapıların yapılmasının asıl nedeni belli: Melih Paşa, kendisine kesintisiz propoganda yapabileceği yeni oyuncaklar yaratıyor!
Bunun için harcanacak para tahminen 50 milyon liraya yakın…
Nereden mi biliyorum?
İki kent kapısı ve iki saat kulesi için ihaleye çıkılmış; iş, 11 milyon 480 bin lira bedelle kamu yatırımlarının son yıldızlarından Ş.A.M. Yapı isimli firmaya verilmiş de oradan!
***
Kızdınız mı Melih Paşa‘ya?
Kızmayın… Ankara; yaklaşık 20 yıldır onun babasının çiftliği gibi!
Ne hesap soran var; ne karışıp görüşen…
Bu denetimsizlikte yine insaflı davranıyor ve beş kapıyla yetiniyor…
Ya her sokağa bir kapı yapmaya kalksaydı; kim itiraz edecekti ki?
GÜNÜN İsyanı!
İzmir ‘deki yolsuzluk soruşturmasına Maliye Bakanı Mehmet Şimşek‘in abisi Selahattin Şimşek‘in adı da karışmış… Selahattin Şimşek, sekiz feribot ihalesinde teklif veren bir firmaya ayrıcalık sağlamak için devreye girmekle ve bunun karşılığında o firmanın yetkililerinin getirdiği eskort kadınla birlikte olmakla suçlanıyor… İsyanım o rüşveti veren cimri heriflere (Bütün hayat kadınlarından özür dileyerek):
Sekiz feribota bir motor yeter mi kardeşim?
AYDINLIK

Leave a Reply

Your email address will not be published.