Mustafa Mutlu: Ateşle oynama Hilmi Türkmen…

Mustafa Mutlu-1Validebağ Korusu’nun yanındaki kanunsuz cami inşaatında Üsküdar Belediyesi ile halk arasında yaşanan gerginlik çok tehlikeli boyutlara ulaşmak üzere…

Belediye, çevresinde 26 cami bulunan Validebağ Korusu’nun bitişiğine 27’nci camiyi kondurmak için mahkeme kararını bile çarpıtıyor…

Bu yetmezmiş gibi dün de belediye zabıtası olmayan iri yarı adamlara zabıta kıyafeti giydirerek, vatandaşa şiddet uygulandığı öne sürüldü.

Olay yerine “kılıksız bir sürü adam” taşıyan “plakasız minibüsler” de cabası!

***

Hatırlarsınız; Gezi Direnişi de böyle başlamıştı.

Halka rağmen ağaç kesip inşaat yapmaya çalışanlar yüzünden tüm ülke ayağa kalkmıştı…

Peki; ne oldu?

Gezi’ye alışveriş merkezi yaptırabildi mi iktidar?

Hayır…

Hele bundan sonra, bunu aklının ucuna bile getiremez…

Ancak; birkaç sorumsuz siyasetçinin ve kamu görevlisinin “Dediğim dedik” tavırları yüzünden gencecik çocuklarımız öldü.

Onlarcası gözünü kaybetti.

Trilyonluk zarar meydana geldi.

Ve iktidarla halk arasındaki köprüler biraz daha atıldı!

***

Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’i uyarıyorum:

Ateşle oynuyorsun…

Göz göre göre gerçekleri saptırıyorsun!

Mahkeme kararlarını hiçe sayıp tek dertleri doğaya sahip çıkmak olan insanları “camii düşmanı”ymış gibi gösteriyorsun…

Bu vatandaşlarımızı, dinci teröre hedef haline getiriyorsun!

Dün yeni bir açıklama yaptın ve arazideki ağaçları söken iş makinelerinin görüntüleri ortadayken, suçu direnişçilere attın…

Validebağ Korusu’nda ağaçların kesilerek cami yapılmasına karşı çıkan eylemcileri, “korudaki ağaçları kasten kırmakla” suçladın…

Yapma Başkan…

***

Amacınızı biliyorum. Çünkü bu ülkede tam elli yıldır aynı senaryo hayata geçiriliyor:

Cemaatin olmadığı bir kamu arazisine önce yasa dışı da olsa bir cami konduracaksınız…

Sonra bu cami bitince, “Camiye cemaat lazım” diyerek, orayı imara açacaksınız…

Sakın, “Nereden çıkarıyorsun bunları?” deme…

Sultanbeyli’den çıkarıyorum…

Sancaktepe’den çıkarıyorum…

Çekmeköy’den, Ömerli’den, Ataşehir’den çıkarıyorum.

Avrupa yakasındaki Arnavutköy’den, Seyrantepe’den çıkarıyorum…

Ancak bu numaralar artık her yerde sökmüyor Hilmi Bey…

Halk; camilerin arkasına sığınarak oynadığınız bu “talan” oyununu çözdü!

İlle de camiyse derdiniz; iki yıl önce toplam 7,3 milyon liralık vergi borcunu ödemek için sattığınız Üsküdar’daki dört caminin hesabını verin önce…

***

Gezi’yi hatırlayın Hilmi Bey…

Sakın ola ki… Kaşımayın…

Altında kalırsınız!

500 HAFTA!

Tam 500 cumartesi geçti; onlar oğullarını, kızlarını aramaktan vazgeçmedi…

Cumartesi Anneleri diye biliyoruz onları… İlk eylemlerini 27 Mayıs 1995’te Galatasaray Lisesi’nin önünde yaptılar. Dün tam 500’üncü kez aynı yerdeydiler.

“Annelerin öfkesi katilleri boğacak” diye haykırdılar yine; ama… O katiller bir türlü boğulmadı!

Peki; o katiller kim?

Söylemesi acı ama; devletin polisi, görevlisi…

Bu annelerin çocuklarını alıp götürdüler; bir daha da getirmediler!

***

Anneyseniz, babaysanız bilirsiniz:

Sadece bir gün bile haber vermeden ortadan kaybolsa çocuğunuz; yüreğiniz yanar, nereye gideceğinizi, ne yapacağınızı bilemezsiniz…

Onların içinde tam kırk yıldır yanıyor bu ateş…

Kolay mı?

GÜNÜN SORUSU

İçişleri Bakanı Efkan Ala, “Jandarmanın İçişleri Bakanlığı’na bağlanması, bu kurumu siyasallaştırmayacak mı?” diye soran bir gazeteciye, “Siyaset kötü bir şey mi?” diye yanıt vermiş!

Sorum kendisine:

Güvensizliğin siyaset kurumuna değil, sizin gibi kötü siyasetçilere olduğunu gerçekten bilmiyor musunuz?

KANLICA’YA TAŞININCA, HUBER’DEN AYRILACAKMIŞ… (6)

Cumhurbaşkanlığı görevini üç ay önce devreden Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı’nın İstanbul’daki çalışma mekanı olan Huber’i bir türlü terk etmiyor…

Terk etmediği gibi yaklaşık bir haftadır sürekli sormamıza karşın bunun nedenini de açıklamıyor.

O açıklamıyor ama birileri onun adına mesaj taşımaya başladı bile:

“Sayın Gül ve ailesi, Kanlıca’daki yeni evlerinin inşaatının bitmesini bekliyorlar. Ne yapsınlar yani, kiralık eve mi çıksınlar ya da otelde mi yaşasınlar?”

***

Bana ne kardeşim; ne yaparlarsa yapsınlar!

Bu halk, onların lüks evleri yapılıncaya kadar, Huber’in milyonlarca liralık masrafını ödemek zorunda mı?

GÜNÜN İSYANI

Ermeni asıllı olan ama “gazeteci-yazar” kimliğini kullanarak İslamcı iktidarlara yağ çekmekte sınır tanımayan “akil insan” Etyen Mahçupyan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “Sivilleşme, devlet-toplum ilişkileri ve azınlıklar” konusundaki danışmanı olmuş… İsyanım ortaya:

Çocuklarımızın gırtlağından kesip ödediğimiz vergilerin, tek marifetleri otoriteye biat etmek olan adamlara maaş olarak verilmesini hazmedemiyorum!

Aydınlk

Leave a Reply

Your email address will not be published.