Mustafa Mutlu: Başbakan Erdoğan’ı ağlatan telefon…

Mustafa Mutlu-1YAZARLAR-Aşağıdaki haber dün, iktidar partisini kayıtsız şartsız destekleyen bir internet sitesinde yayınlandı.Aynen aktarıyorum:

***

“Adı Şefika.. Keşan’da İmam Hatipli bir kız.

Okuduğu imam hatip lisesinin fiziki durumu onu çok üzüyordu. Bir imam hatip lisesi böyle olmamalıydı.

Aldı kağıdı kalemi eline ve ‘O da İmam Hatipli, beni en iyi o anlar’ düşüncesiyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a duygu yüklü bir mektup yazdı. Mektup Erdoğan’a ulaştı.

Geçtiğimiz pazartesi günü Şefika’nın cep telefonu çaldı. Karşıdan gelen ses ‘Sayın Başbakanımız sizle görüşmek istiyor. Müsait misiniz?’ diye sordu.

Şefika ile Başbakan Erdoğan arasında şu konuşma geçti:

Erdoğan: Kızım, selâmün aleyküm.

Şefika: (Ağlayarak) Aleyküm selam başbakanım. Allah razı olsun. İki ay önce arka arkaya 7 gece sizi rüyamda gördüm.

Erdoğan: Hayır olsun inşallah…

Şefika: Rüyalarımdan birinde çok yorulmuş bitap düşmüş şekilde oturmuş ağlıyordunuz. Ben yanınıza geldim. Gözyaşlarınızı sildim. -Başbakanım ne olur ağlamayın- dedim. Ben sizin için dua ediyorum diyerek elinizi öptüm.

Erdoğan: Tamam kızım. Ağlama. Ne güzel rüya görmüşsün öyle… (Öyle diyor ama kendisi de ağlıyor.)

Şefika: Biz imam hatip eğitimine aç bir gençliğiz. Bize derme çatlı bir okuldan yarısı bölünüp iki katlı bir imam hatip lisesi diye bir bölüm verdiler başbakanım. Biz burada sıkıntı yaşıyoruz. Ben son senemi açık öğretime aldırmak zorunda kaldım. Lütfen bize yardım edin. Doğru dürüst bir bina istiyoruz.

Erdoğan: Şu an cidden çok üzüldüm Şefika. Şimdi bir hayırsevere talimat veriyorum. Hemen okulunuzu en kısa sürede yaptırıyoruz.

Şefika: Çok sağolun başbakanım.

Erdoğan: Biz de sana teşekkür ediyoruz. Allah’a emanet ol kızım.

Şefika: Çok teşekkür ederim başbakanım. Allah sizden razı olsun.”
***

Haziran Direnişi sırasında bakkala giderken başına isabet eden biber gazı fişeğiyle ağır yaralanan 14 yaşındaki Berkin E.‘yi hatırlıyorsunuz değil mi?

Dün yoğun bakım ünitesindeki 180′inci gününü doldurdu.

Diyorum ki onun annesi de bir mektup yazsa, Başbakan acaba ona da telefon eder mi?

Anne, “Başbakan’ım sizi rüyamda bile göremiyorum, çünkü 180 gündür uyuyamıyorum. Sizden para, pul, okul, yurt hiçbir şey istemiyorum. Sadece oğlumu vuran o polisi bulun ve adalet önüne çıkarın” dese…

Acaba Başbakan ne der?

***

Başbakan’ın neden hep “türbanlı kızlar”ın telefonuna çıktığını şimdi anladınız mı?

“Hayırseverlere” talimat verip imam hatip yaptırmak kolay da…

Berkin’in hesabını vermek ve sormak…

Yürek ister, yürek!

Yine kaset!

Odatv’de dün yer alan bir habere göre cemaatle hükümet arasındaki kavga, kaset servisini yeniden başlatmış… Hedefteki isim ise İstanbul’un büyük ilçelerinden birinin AKP’li belediye başkanıymış.

Görüntüler, belediye başkanının bir kadınla ilişkisine dair gizli çekimi içeriyormuş…

O Başkan’ın kim olduğu hiç önemli değil. Önemli olan, bu görüntüleri kimin nasıl çektiği ve servis ettiği…

Bakalım Baykal’a ait olduğu söylenen görüntülerin çekenleri ve yayanları üç yıldır bulamayan polis, AKP’lileri hedef alan görüntülerin sorumlularını da bulamayacak mı?

GÜNÜN SORUSU

Maliye, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin camilerde bağış toplamasını ticari faaliyet olarak yorumlamış ve 2 milyon lirayı bulan vergi cezası kesmiş. Sorum Maliye Bakanı’na:

Uludağ Üniversitesi’nde iki gündür “Suriye’ye yardım” kampanyası adı altında para toplayan El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’ne de ceza kesecek misiniz?

Tehditli demokrasi!

Seçim sürecine girildi; bununla birlikte iktidar da her seçim döneminde olduğu gibi halkı tehdit etmeye başladı.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, yerel seçim çalışmaları kapsamında Hatay’a gitmiş…

Hatay Belediye Başkan Adayı olan Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i Hataylılar’a emanet ettiklerini belirterek, “Ancak bunun bir karşılığı var. O karşılığı alamazsak; yani Sadullah Ergin’i seçmezseniz, ya da az oy verirseniz Hataylılar’a söyleyeceğimizi o zaman söyleriz” demiş…

Oh; ne güzel…

Sen Hatay’ın El Kaide üssüne dönüşmesine izin ver… Reyhanlı katliamının hesabını verme… Haziran Direnişi’nde öldürülen Hataylı üç gencin katili olan polisleri korumak için elinden geleni yap… Sonra da iktidar olmanın avantajını kullanarak, halkı tehdit et!

Demokrasi dedikleri şey bu “tehdit düzeni”yse eğer…

Yerin dibine girsin böyle demokrasi!

Günün İsyanı!

Kuşadası’nda duvarlara, polislerin çalışma koşullarının ve özlük haklarının iyileştirilmesini isteyen afişler yapıştırılmış… Bu afişlerde, “Polis, insan haklarına aykırı çalıştırılıyor… İnsan Hakları ayağa kalk” sözleri yazılıymış. İsyanım, kendi çıkarı söz konusu olduğunda “insan hakları”nı hatırlayan polise:

Haziran Direnişi’nde öldürdüğünüz, yaraladığınız, saçlarından çekip sürüklediğiniz gençler insan değil miydi? O zaman neden “insan hakları” aklınızın ucuna bile gelmedi?

AYDINLIK

Leave a Reply

Your email address will not be published.