Kur’an-ı Kerim’in koyduğu yasaklar belli:
Yalan söylemek.
Yalan yere şahitlik etmek.
Haram yemek.
İhanet etmek.
Zulmetmek.
Faiz yemek.
İftira atmak.
Verilen sözü tutmamak.
Kötülük etmek.
Zina etmek.
Hırsızlık yapmak.
Kovuculuk yapmak.
Fitne çıkarmak.
Hak yemek.
İçki içmek.
Kumar oynamak.
Ve Allah’ı unutmak…
***
Yukarıdaki yasaklar listesini Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Atay’ın bir makalesinden aldım.
Şimdi elinize bir kalem alın…
Dindar olsanız da hiç inanmasanız da fark etmez; birlikte bir test yapacağız.
Yukarıdaki maddeleri okuyun ve konulan yasağa uygun yaşıyorsanız sol tarafa E, uygun yaşamıyorsanız H yazın…
Sonucu sayın bakalım, 17 maddenin kaçından yüz akıyla çıktınız?
Bir de kendinizi bizi yönetenlerin yerine koyarak yanıtlayın soruları… Bu kez her maddenin sağ yanına koyun E’leri ya da H’leri…
Nasıl; onların H’si, sizinkini en az ikiye katlıyor değil mi?
***
Hadi; madde madde gidelim:
Yalanın hasını söyleyip, iftiranın en koyusunu atıyorlar. (Kabataş hikâyesini anımsayın)…
Yalan yere tanıklık ettiklerini gözlerimle görmedim ama haram yemekten patlayacak hale geldikleri ortada…
Doğdukları toprakları düşmandan kurtaranlara ve çağdaş devlet kuranlara ihanet içindeler.
Zulmün koyusunu, kötülüğün daniskasını yapıyorlar!
Adını kâr payı koyup, faizi afiyetle mideye indiriyorlar.
Verilen sözü tutmaya, hak yememeyegelince: Hani; fakir-fukaranın, garip gurebanın hakkını yemeyeceklerdi… Ne oldu?
Ve hırsızlık… Adamların çocukları, Marmara Denizi’nin ortasında 4 tane ada satın almayı planlayacak kadar çalmışlar… Daha ne yapacaklardı?
Kovuculuk yapmaktan kasıt birilerini “istenmeyen” adam ilan etmekse, kendilerini eleştirenleri durmadan kovmaları yeter sanırım.
Fitne çıkarmak ise; bunların uzmanlık alanları! Her an istedikleri her konuda toplumu birbirine düşürüp iç savaşın eşiğine getirmede üstlerine yok…
Geriye ne kaldı?
Zina etmek, içki içmek, kumar oynamak…
Bunları yapıp yapmadıklarını bilemem; vicdanlarına kalmış… Ve son madde…
Allah’ı unutmak…
İyi de Allah’ı unutmayan, Allah korkusu olan bir insan, yukarıda sıraladığım naneleri nasıl yiyebilir ki?..
***
Sonuç ortada baylar, bayanlar:
Bu tayfa dindar falan değil…
O yüzden “din”le üzerinize gelmelerine asla izin vermeyin!
FUAR
Kamyonların arkasında eskiden “Ömür biter yol bitmez” yazardı ya… Bugünlerde benim halimi en iyi anlatan söz bu!
İlginiz o kadar yoğun ve içten ki; yetişebilmek için koşturmaktan başka bir şey gelmiyor elimden…
Yarın da Çorlu’da olacağım.
Memleket Sevdalıları Derneği Çorlu Şubesi’nin düzenlediği, “Kutu Kutu Demokrasi” başlıklı söyleşi saat 15.00’te Çorlu Ticaret Odası’nda başlayacak.
Bölgedeki tüm dostları bekliyorum.
GÜNÜN SORUSU
Geçen 10 Kasım törenlerinde kendisini protesto eden bir vatandaşa “Gavat”diyen Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, kendisinin de dinlendiğini iddia etmiş… Sorum, bu valiyi dinlemek zorunda kalan talihsiz personele:
Ağzın bozuldu mu? Amirlerinden “yıpranma tazminatı” istemeyi düşünüyor musun?
ZEKERİYA ÖZ’DEN BİR RİCA…
Beklenen oldu: 17 Aralık’taki yolsuzluk ve rüşvet operasyonu nedeniyle tutuklanan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Kağan Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler ve işadamı Reza Zarrab’ın da aralarında bulunduğu beş kişi tahliye edildi.
Yorum bile yapmayacağım bu karar için…
Sadece ilk duyduğumda içimi acıtan bir çığlığı paylaşacağım… Ergenekon davasından tutuklu bulunan gazeteci Tuncay Özkan’ın kızı Nazlı’nın çığlığını. Dün bu kararları duyunca Twitter hesabından şu iletiyi paylaştı:
“Tahliye haberini aldım. Yarın benim yerime Silivri’ye gidip altı yıldır suçunu soran ve cevap alamayan babamın yüzüne bakacak gönüllü arıyorum.”
***
Ergenekon soruşturmasının ilk savcısı Zekeriya Öz üstlenmeli bu görevi…
Ne de olsa artık “özel yetkili savcı” ya da “İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili” falan değil…
Bolu’nun düz savcısı…
İktidar cemaat kavgasında tavrını cemaatten yana koyduğu için gözden düştü… Eminim ki artık bol vakti vardır.
Ne dersiniz Zekeriya Bey; Nazlıcan’a yardım eder misiniz?
GÜNÜN İSYANI!
Yeni bir ses kaydına göre Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan, rüzgâr santraliı kurmak için Gökçeada ile Bozcaada açıklarında bulunan dört adaya göz dikmiş… İsyanım kendisine:
Gökçeada ile Bozcaada’yı bilmem ama her geçen gün İmralı’ya bir kulaç yaklaştığınız ortada!
AYDINLIK