Mustafa Mutlu: ‘Bir lokma bir hırka’ diyenler, meğer zengin olmak için gelmişler!
“Devlet, ‘Ne istediler de vermedik?’ diyenlerle ne istedilerse yapılmasına izin verenler arasında paylaşılmaya çalışılmış…
Kavga bitmeden yaşadığımız tablo bile vahameti ortaya koyuyor. Ama ben her iki yapının da yıprandığı bu dönemde kendi değerlerimize odaklanmamız, birilerine koşmaktansa bize gelmelerini sağlamamız gerektiğini düşünüyorum.
Görmüyor musunuz, “Bir lokma, bir hırka” diyenler aslında sadece zengin olmak için gelmiş… Tüm değerlerimiz altüst. Paraya tapıyorlar. İktidarı iyilik için değil, güç için kullanıyor, bunun için iktidar kavgası yapıyorlar.
Yazık ki ne yazık… Bu kavganın sonunda kim kaybederse kaybetsin Türkiye kirli çamaşırlarını yıkamak ya da yakmak zorunda. Bozulmuş bir ittifakın gürültülü kavgası ülkeye zarar veriyor.”
***
Bu sözler Girit kökenli ayakkabı tamircisi Ali Usta’nın kızına ait…
Bugün Türkiye’nin en önemli siyasi figürlerinden biri haline gelen o kız, babasının çivi yarasıyla dolu ve zamktan
simsiyah olmuş kocaman ellerini hatırlıyor hâlâ… Bu küçük kızın adı Emine…
Sizin bildiğiniz tam adıyla, hukukçu Milletvekili Emine Ülker Tarhan…
***
Emrah Akkurt, çocukluğundan özel hayatına, hâkimlikten kadın haklarına, Gezi’den iktidar cemaat kavgasına kadar yüzlerce soru sormuş; Emine Hanım da bıkıp usanmadan yanıtlamış…
Ve sonuçta ortaya bu “söyleşi kitabı” çıkmış…
***
Özellikle CHP tabanının önemli bir kesiminin “Cumhurbaşkanı” olarak görmek istediği Emine Ülker Tarhan’ın, “Size göre Türkiye nereye gidiyor?” sorusuna verdiği yanıt ise özetle şöyle:
“Yıllardır, ben doğduğumdan beri aynı tür iktidarlar yönetti bizi ve onlar yüzünden hepimiz borçlu doğduk. Onlar yüzünden, en çok kadınlar ve yoksullar görünmez oldu bu ülkede. Yolsuzluk sanki bir gelenek… Yoksul kadınlara kredi kartına 24 ay taksitle tek taş pırlanta ile zenginlik illüzyonları satıyorlar… Jean pantolonlarla dikbaşlılığı satın alacağını zanneden bir nesil yarattılar. Doğarken sözde eşit doğuyoruz ama eşit kalamıyoruz bir türlü. Galiba bir uyurken, bir de öldükten sonra eşitiz. (./.) Az çalan cezalandırılırken çok çalan -ki; genellikle yönetenler oluyor onlar- ödüllendiriliyor sürekli… Öncelikle bunların çözümlenmesi lazım ülkenin yaşanılabilir bir yer olabilmesi için… İnanç sürekli sömürülüyor; buna itiraz edilmesi lazım. Buna ilk itiraz edenlerin de inançları sömürülenler olması gerek. Evet; sorumlular ortada… Yargıyı, ülkeyi bu hale getirenler ortada… Bizim değerlerimiz de ortada… Bunun üzerinden güçlü bir yol açmak, din, etnisite istismarına karşı çıkmak gerek.”
***
Biliyorum; Emine Hanım’ı susturabilecek tek şeyin ne olduğunu merak ediyorsunuz değil mi?
Yazmam! Kitabı okuyun, öğrenin…
EMİNE ÜLKER TARHAN BENİ SUSTURABİLECEK TEK ŞEY
Türü: Söyleşi
Soruları soran: Emrah Akkurt
Yayına hazırlayan: Kıvılcım Gizem Akkurt
Önsöz: A. Mümtaz İdil
Yayıncı: ka kitap
Baskı tarihi:2014, Mart
Sayfa sayısı: 167
Fiyatı: 15 lira.
ÇÖKÜŞÜN HİKÂYESİ!
Görünen köy kılavuz istemiyor:
AKP iktidarı çöküyor!
Peki; ne oldu da çöküş gelip kapıya dayandı?
Bunda sadece cemaatle yaşanan kavga mı etkili oldu?
Ekonomist Mustafa Sönmez, AKP için kırılma yılı olan 2013’te başlayan çöküşü, tüm etkenleriyle büyüteç altına aldığı son kitabı” AKP-Cemaat, Çatışmadan Çöküşe”de ilginç bir öngörüde bulunuyor…
Bu öngörüye göre cemaat, AKP’yi bitirinceye kadar elindeki yolsuzluk kasetlerini yayınlamaya devam edecek…
***
Kitapta benim en çok dikkatimi çeken bölüm ise “AKP 400 milyar doları nasıl çarçur etti?” başlıklı bölüm…
Mustafa Sönmez, bu bölümün başında aynen şöyle diyor:
“AKP rejimi tarihe Türkiye’yi farklı bir düzleme taşımak mümkünken bunu yapamamış, son 10 yılda oluk oluk akan 400 milyar doları bulan dış kaynağı doğru yönetememiş beceriksiz bir rejim olarak geçecektir.”
***
AKP’nin çöküş sürecini net olarak anlamak isteyenler için “sağlam” bir kitap… Öneririm.
AKP-CEMAAT
Türü: İnceleme
Yazan: Mustafa Sönmez
Yayınevi: Nota Bene Yayınları
Baskı tarihi: 2014, Mart
Sayfa sayısı: 261
Fiyatı: 18 lira.
AYDINLIK