Çocuğun adını Cesur koyarlar; kendisi ödlek çıkar…
AKP’li anayasa profesörü Burhan Kuzu ise “hukukçu”luktan ekmek yemiş bugüne kadar; ancak hukukun ‘h’sinden haberi olmamış!
Sırf Başbakan’ın gözüne girmek için sınırda cephane ile yakalanan TIR’ları savunmuş bu kez:
“Velev ki bu TIR’larda MİT, Suriye’de her gün bombalar atılan Özgür Suriye Ordusu’na ya da Bucak Türkmenlerine silah taşıyor! Neresi gayri vicdani?”
Dur sana anlatayım Burhan Kuzu; bunun neresi “gayri vicdani?”
***
Fatma Erboz, (3), Nadire Kuvvet (44), Ahmet Ceyhan (33), Ahmet Uyar (45), Hulusi Temur (71), Fehmi Karaca (69), Ahmet Okyay (33), Yusuf İşgör (22), Murat Yelli (17), Abdo Ersürer (40), Fidan Zor (40), Meryem Zor (14), Mehmet Ali Şamiloğlu (28), Hakan Çalım (40), Ahmet Hamdi Bozkaya (33), Abdulkadir İşcan (14), Ali Diker (30), Nihal Şimşek (25).
Ayrıca… Yaşları belirlenemeyen:
Zeynep Zor, Zahide Kuday, Dr. Nihat Dağ, Mehmet Şimşek, Murat Yeliz, Mahmut Ayaz, Mehmet Selim Arslan, Koray Cüredioğlu, Oğuzhan Tuna, Oğulcan Tuna, Hüseyin Çolak, Fidan Ersürer, Mustafa Yetinç, Azize Yumuşak, Tahrir Yumuşak.
Bu kadar mı? Hayır…
Daha 19 kişi…
***
Bu 52 kişi Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 11 Mayıs 2013 günü düzenlenen iki ayrı bombalı saldırıda kaybettiğimiz vatandaşlarımız…
Aynı saldırılarda kolunu, gözünü, ayağı, bacağını, böbreğini kaybeden ama çok şükür ki sağ olarak kurtulanların sayısı ise 146…
Sadece Reyhanlı’daki saldırıyla kalmadı bu üzücü olaylar… Sınır ilçelerimize düşen roketler yüzünden onlarca vatandaşımız öldü, yüzlercesi yaralandı.
Peki; neden bu saldırıların hedefi olduk?
Bu sorunun yanıtı çok basit:
AKP iktidarı, Suriye’deki savaşta bizi “taraf” yaptı da onun için!
Şimdi Burhan Efendi çıkmış diyor ki, savaşın taraflarından birine silah vermenin neresi gayri vicdani?
Sadece gayri vicdani değil; gayri insani, gayri ahlaki, gayri ciddi ve ayrıca bir hukukçu olarak seni ne kadar ilgilendirdiği (!) ortada ama gayri hukuki!
***
Kısacası… Elinize kan bulaştı Burhan Efendi! İktidarınızın izlediği politikalar yüzünden ölen ya da öldürülen insanlara; bir de yüzlerce “bizim olmayan bir savaşın şehitleri” eklendi!
Şimdi geçip karşımıza pişmiş kelle gibi sırıtıp, bunun vicdani olup olmadığını sorma bir de…
Sen ne anlarsın vicdandan!
Sözünü ettiğin o şeyden, sende kaldı mı ki?..
MUCİZE!
Yıllardır her gün bine yakın haber okuyorum; bunların en az 900′ü ülkemizle ilgili.
İnanır mısınız son günlerde bu ülkeye saygım daha da arttı.
İktidar fiilen çökmüş…
Yargı tarumar…
Emniyet atamalar nedeniyle seferi…
Ordu cezaevinde…
Ama yine de ülke; hiçbir şey olmamış gibi dimdik ayakta…
Emin olun bu kadar çöküş başka bir ülkede yaşansa; anında kitlesel yağma hareketleri başlar, insanlar devlete karşı çoktan ayaklanırdı.
İşte; bu yüzden bizde bugün hâlâ mucizevi bir şekilde devam eden “huzur ortamı”, halkımızın yüksek hasletlerinin kanıtıdır.
Gurur duyuyorum.
GÜNÜN SORUSU
İzmir’de görev yapan iki cumhuriyet savcısı, Adalet Bakanı’nı yargıyı etkilemekle suçlayıp hakkında fezleke düzenlemiş… Sorum size:
Dünyada şu anda bu suçla itham edilen kaç Adalet Bakanı vardır dersiniz?
Terbiyesiz adam!
Sen misin yayınlayan?
Başbakan Erdoğan’ın ve kızı Sümeyye Erdoğan’ın; işadamı Latif Topbaş’la iki adet yazlık ev konusunda yaptıkları iki ayrı konuşma, önceki gün internetteki bir site tarafından yayınlanmış…
Cemaat tarafından kaydedildiği tahmin edilen bu ses kayıtlarını yayınlayan internet sitesi Soundcloud, iki saat sonra erişime kapatılmış…
İşin ilginci ne biliyor musunuz?
Aynı internet sitesi geçen hafta da Fethullah Gülen’in bazı işadamlarıyla konuşmasının ses kaydını yayınlamıştı; ama o zaman bu siteyi kapatmak kimsenin aklına gelmemişti.
***
Her zaman söylüyorum:
Cemaat ile iktidar, her ne kadar bugün kavga ediyor olsalar da bir zamanların “kirli kardeşleri…”
İkisinin de karanlık işlerinin günışığına çıkması, bu ülkenin temizlenmesine hizmet eder.
Ancak; birileri hâlâ pisliklerini saklama gayreti içindeler ki; elbette bunun da sonu gelecektir!
Günün İsyanı!
İstanbul’daki ikinci yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında 2 Ocak’ta ifade vermeye davet edilen ancak bu daveti yerine getirmeyerek “soruşturma firarisi” konumuna düşen Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan nihayet, “İfadeye gitmeye hazırım” demiş… Cumhurbaşkanı Abdullah Gül amcası da Bilal’in bu kararına çok sevinmiş ve “Ne güzel işte… Olması gereken bu…” demiş. İsyanım Cumhurbaşkanı’na:
Soruşturmayı yürüten polis ve savcılar görevden alınıp, ortam dikensiz gül bahçesine dönüştürüldükten sonra verilecek bu ifade sizi bu kadar sevindirebiliyorsa; durum gerçekten vahim demektir!
AYDINLIK