Mustafa Mutlu: Fatma Şahin; ya özür dile ya da dava aç…

Mustafa Mutlu-1YAZARLAR-“Başbakan Bu Yazıyı Okursa Çıldıracak”tı.
Gaziantep’teki çok sayıda yerel gazetede yayınlanan bir haberi konu edinmiştim. Haberlere göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, o hafta sonunda oynanan Gaziantepspor-Sanica Boru Elazığspor karşılaşmasının devre arasında soyunma odasına dalmış ve futbolculara 500 bin lira galibiyet primi vereceğini söylemişti.
Yerel medyada çıkan bu haberleri yalanlamayan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, benim yazımın yaratacağı etkiden korkmuş olacak ki hemen bir açıklama yaparak beni yalanlandı.
Bakan Hanım’ın maç arasında soyunma odasına kesinlikle girmediğini ve futbolcular ile bir araya gelmediğini, dolayısıyla 500 bin liralık prim sözü de vermediğini belirtti.
Daha da ötesi, ismimi vermeden beni “yalan söylemekle ve ahlâksız olmakla” suçladı.
***
Ben de bunun üzerine 29 Kasım 2013 tarihli Aydınlık’ın birinci sayfasından ve bu sütunlardan, Bakan Hanım’ın soyunma odasına girdiğini fotoğraflarla kanıtladım.
“İşte ‘yalanlama’yı yalanlayan fotoğraflar” başlıklı o yazımda, Bakan Şahin’in, maçın devre arasında çim sahadan geçip Gaziantepspor’un soyunma odasına ulaştığını, bu kez fotoğraflarla belgeledim.
Koyduğum fotoğraflarda, soyunma odasının kapısındaki tabela net okunmuyordu. Bakanlık buna güvenerek, yine bir açıklama yaptı; ancak bu kez tırsmıştı:
“Söyleyeceğimizi söyledik, konu bizim için kapanmıştır!”
İşin ilginci Başbakan aynı gün Fatma Şahin’in Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adaylığını resmen açıkladı.
***
Hayır; Sayın Şahin…
Bu konunun üzerini örtmenize izin vermeyeceğim.
Gaziantepli gazeteci kardeşim Zahide Yalçın da benim gibi bu olayın peşini bırakmadı ve Bakan Şahin’in girdiği odanın kapısındaki tabelanın fotoğrafını çekip gönderdi.
Zaten bu tabelanın bir kısmı benim yayınladığım fotoğrafta da görünüyordu.
Yani, Bakanlığın yaptığı “yalanlamanın yalan” olduğu artık yüzde 100 belgelendi.
***
Siyasetçilerin başları her sıkıştığında gazetecileri yalanlamalarına ve ahlâksızlıkla suçlamalarına alışığız…
Ama siz, sert kayaya çarptınız Bakan Hanım… Beni tanıyan siyasetçi arkadaşlarınız iyi bilir ki; kendi ayıbınızı kapatmak için bana ettiğiniz o sözlerin altında kalmam!
İşte; fotoğraflar… Hadi; bunu da yalanlayın:
Hadi bana yine, “yalancı ve ahlâksız” deyin!
Ve gerçekten ahlâklı ve dürüst bir siyasetçiyseniz; beni dava edin!
Edin ki; bana attığınız o çamurları, onlarca tanıkla, belgeyle ve fotoğrafla çürüteyim.
***
Kısacası… Bugünden itibaren size iki gün süre Fatma Şahin Hanım!
Ya dava açın ya da özür dileyin!
Bunların ikisini de yapmazsanız; hakkınızda ben dava açacağım ve sizden alacağım tazminatı da parasızlık yüzünden okuyamayan kız çocuklarını okutması için Gaziantep Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği‘ne bağışlayacağım!
SARI-İŞ!
İktidar, THY’de kendisine kök söktüren Hava-İş Sendikası‘nın yönetimini de nihayet ele geçirdi.
Aslında bu koltuğa Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım‘ın yeğeni Ömer Önder Haberdar talipti.
Ancak Haberdar’ın Bakan’la yakınlığını yazmamız iktidarı tedirgin etmiş olmalı ki; onun yerine AKP’li eski Milletvekili Cafer Tatlıbal‘ın oğlu Ali Kemal Tatlıbel, Hava-İş Başkanı yapıldı.
Yani; sonunda direniş destanları yazan Hava-iş de “sarı sendika” oldu!
Tehdit ya da rüşvet; ne olursa olsun, iktidar baskısına boyun eğen Hava-İş delegelerini, bedel ödeyen arkadaşları affetse bile, tarihin asla affedeceğini sanmıyorum!
GÜNÜN SORUSU
Başbakan, Milli Güvenlik Kurulu belgesini yayınlamanın vatana ihanet olduğunu söyledi. İsim vermeden Cemaat’i tehdit ederek, “Kampanyayı yürütenleri açıklarsak yer yerinden oynar” dedi. Sorum kendisine:
Böylesine tehditler savuracağnıza neden elinizdeki bilgileri savcılarla paylaşmıyorsunuz?
Rabia işaretinin anlamı!
Mısır’daki iktidar değişikliğinden bu yana dört parmağını göstererek “Rabia” işareti yapan ve muhaliflere destek veren Başbakan, Trakya gezisi sırasında ağız değiştirmiş…
Yaptığı işaretin aslında “tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet” anlamına geldiğini savunmuş!
Yandaşları da bu “kılıf”ı pankart haline getirmiş!
Kasımpaşalılar “delikanlılıklarıyla” övünürler ya…
Bakalım, yaptığı işaretin bile arkasında duramayan eski komşuları için ne diyecekler?
GÜNÜN İSYANI!
Üreticilerin tarlada 25 kuruşa satamadığı bir kilo mandalina marketlerde 5 liraya satılıyormuş… İsyanım, bu soygun düzenine dur demeyen sözüm ona “iktidar”a:
Haziran Direnişi’nde “faiz lobisi”ni suçlamıştınız. Sırf bu yüzden Divan Oteli‘ni yaralı direnişçilere açan Koç Holding‘i hedefinize oturttunuz. Peki; hem üreticinin hem de tüketicinin anasını ağlatan, bir kilo mandalinadan 4 lira 75 kuruş kazanan “soygun lobisi”ni neden görmezden geliyorsunuz? Yoksa bu komisyondan pay mı alıyorsunuz?
CHP İzmir Milletvekili ve gazeteci Mustafa Balbay yıllar sonra nihayet özgür…
Annesine, babasına, ablasına, kardeşine ve…
Sevgilisi, canının ta içi, hayat arkadaşı Gülşah ile çocuklarına “Gözünüz aydın” diyorum!
Gözümüz aydın…
Umarım aynı sevinci yaşamak, en kısa zamanda diğer uzun tutukluluk mağdurlarının yakınlarına da nasip olur.
Çağrım Meclis’e:
Elinizde aylardır bekleyen ve “uzun tutukluluk mağduriyetini” gidermeyi amaçlayan şu yasa teklifini bir an önce Meclis’e getirin de; bu insanlık ayıbının yaşanmasına artık bir son verilsin…
Son söz, “ana-baba ayrı öz kardeşim Balbay”a:
Gülşah’a söyle, çayları hazırlasın…
Geliyorum!..

AYDINLIK

Leave a Reply

Your email address will not be published.