Anayasa Mahkemesi, kişisel başvuru yolunun açılmasıyla uzun tutukluluklarda devreye girmeye başladı.
Önce Mustafa Balbay’ın, sonra BDP’li vekillerin, ardından da İnönü Üniversitesi’nin eski Rektörü Fatih Hilmioğlu’nun özgür kalmasını sağladı.
Mahkeme dün de eskiGenelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin haklarının ihlal edildiğine karar verdi.
İşin ilginci, Özel Yetkili Mahkemeleri tarihe gömen karar da dün yürürlüğe girdi.
Ergenekon Mahkemesi artık sadece aylardır yazmadığı gerekçeli kararını yazabilecek…
Anayasa Mahkemesi’nin kararı ise nöbetçi bir ağır ceza mahkemesinde görüşülecek…
İşin ilginci o mahkeme de gerekçeli kararı açıklayamayacak…
Evet; İlker Başbuğ’u tahliye edebilecek! Elbette bu tahliye; Başbuğ’dan çok daha uzun yıldır cezaevinde olan diğer tutukluların da önünü açacak!
Ama mahkemeden tahliye kararı çıkmazsa; o zaman durum vahim:
Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin saptadığı hukuksuzluğu giderecek bir mahkeme kalmamış oluyor!
***
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararlarını neye benzetiyorum biliyor musunuz?
Prostat hastasının idrar yapmasına…
Kesik, kesik…
Acılı…
Çileli!
Oysa adalet dediğin, bent kabul etmez ırmaklar gibi olmalı… Gürül gürül akmalı!
***
Adam suçluysa kes cezasını kardeşim!
Bir “gerekçeli karar” yazmak yedi ay sürer mi?
Sürerse; bu, görevi ihmal suçu değil mi?
Bunun bir cezası olması gerekmez mi?
Mahkemenin kapatılıyor olmasının faturası bile sanığa çıkıyorsa; orada adaletten söz edilebilir mi?
***
Alın işte tablo açık:
Anayasa Mahkemesi, dünkü kararıyla İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ni “suçlu”, hadi yumuşatalım “hatalı” buldu…
Bu hata neye mal oluyor?
Yüzlerce insanın özgürlüğüne!
Bundan daha büyük suç olur mu?
Hadi; sıkıysa bir kişiyi bir yere kapatıp da bir gün dışarı çıkarmayın bakalım!
Mahkeme, bunu hukuksuz bir şekilde aylardır yapıyor ve kimseye hesap vermiyor!
Böyle adalet olur mu?
Böyle hukukun, üstünlüğüne kimse aldırış eder mi?
***
Hukuk fakültelerinin birinci sınıflarında öğretilir:
Geciken adalet, adalet değildir!
Silivri Mahkemesi’nin hâkimleri; sözüm size:
Anayasa Mahkemesi dün sizin “adaleti geciktirdiğinize”, dolayısıyla “adalet dağıtmadığınıza” karar verdi.
Tarihe geçtiniz beyler!
Bu ayıp da size yeter…
KAPAK!
Başbakan Erdoğan, 28 Şubat 2014 tarihinde 1071 Bulvarı’nın açılışında ODTÜ öğrencilerini kastederek, “Bu bulvarı nihayet açıyoruz. Kimlere rağmen? O solculara rağmen, o ateistlere rağmen. Bunlar ateist, bunlar terörist” demişti…
Başbakan, bu kısacık cümlede bile ayrımcılık yapıyor, halkı kin ve düşmanlığa yöneltiyordu.
En ilginci de “ateist” olmayı, “terörist” olmakla aynı şeymiş gibi gösterip, sözüm ona yıllardır savunduğu “inanç özgürlüğü”ne ihanet etmesiydi.
Neyse…
İngiliz yüksek öğretim yayını “THE”, “En Saygın 100 Üniversite”yi dün açıkladı ve bu listeye Türkiye’den sadece ODTÜ girdi…
Gençlerin deyimiyle yazayım:
Bu da Başbakan’a kapak olsun!
GÜNÜN SORUSU
AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, ortaya çıkan ses kayıtları ve yasadışı dinlemelerle ilgili yaptığı değerlendirmede, “Benimle ilgili de kasetler çıkabilir” demiş… Sorum kendisine:
İçeriği ne? Hırsız polis filmi mi, erotik mi?
İSTEMEM, YAN CEBİME KOY!
Arkadaşımız Bekir Batu’nun bugünkü haberini okumuşsunuzdur:
Her seçimden önce gündeme gelen
“AKP sahte seçmen kaydettiriyor” iddiası bu kez kanıtlanmış…
Partinin, Sarıyer’de, yaklaşık 10 bin kişiyi akla gelmeyecek yöntemlerle hayali seçmen yapmaya çalıştığı ortaya çıkmış…
AKP’li Büyükşehir Belediyesi, bilgisayar sistemi üzerinden tam 504 hayali konut üretmiş… Bunların arasında Kur’an kursları, yemek fabrikaları ve çok sayıda işyeri varmış… Bu 504 hayali haneye 10 bine yakın hayali seçmenin kaydı yapılmış…
***
Haberin detayını gazeteden okursunuz…
Şimdi size soruyorum:
Bu olay, sadece Sarıyer’le sınırlı kalmış olabilir mi?
Sarıyer’de sahtekârlık yapan Üsküdar’da, Beyoğlu’nda yapmaz mı?
***
Diyeceksiniz ki, “Bunlar dindar adamlar, asla yapmazlar…”
Tabii; tabii…
O yüzden asla yalan söylemiyorlar ve asla çalmıyorlar değil mi?
Zaten o bantlar da sizinle bana ait…
Gidin işinize Allah aşkına!
GÜNÜN İSYANI!
İsyanım, mahkemenin kararını tanımayan ve “Güçleri yetiyorsa yıksınlar” diyerek, Ankara Orman Çiftliği’ndeki yeni Başbakanlık binasının inşaatını asla durdurmayacağını açıklayan Başbakan’a;
Elbette mahkemelerin gücü sana da yetecektir… Bunu çok yakında anlayacaksın ama emin ol, ders almana bile fırsat kalmayacak!
AYDINLIK