Mustafa Mutlu: Gökçek’i öldüreceklermiş… Kim, neden yapsın bunu?

Mustafa Mutlu-1Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Türkiye’nin görüp göreceği en büyük baloncu…

Gündemin en yoğun olduğu dönemlerde bile ne yapıp edip balon haberlerle kendisinden söz ettirmeyi öyle iyi beceriyor ki; onun bu yeteneğine (!) şapka çıkarmamak doğrusu büyük haksızlık olur.

“Yine ne yapmış?” diye soruyorsunuz değil mi?

Oğlunun televizyon kanalına çıkmış ve yerel seçimlere kadar kendisine suikast düzenlenebileceğini iddia etmiş.

Şaka yapmıyorum. Aynen şunları söylemiş:

***

“Bu dönem kadar tehdit edildiğimiz bir dönem olmadı. Seçimlere 15 gün kala maalesef suikastlar olacak. Hem AK Parti’den hem de AK Parti karşıtı kişilerin canına kastetmek suretiyle olayları yeniden tırmandırmak isteyecekler. Bana da suikast düzenleyebilirler. Ama inanın çok önemli değil. Çünkü 2 evladıma 5 mektupla Türkiye’de karanlık bir düzen oluşturmaya çalışanların şifrelerini bıraktım.”

***

Biliyorsunuz; bu AKP’liler, “mağdur ve mazlum” edebiyatı yapmaya bayılırlar!

Ne zaman seçim dönemi yaklaşsa, bir “darbe” uyduruverirler.

Darbe uymuyorsa, mutlaka biri bunlara komplo kurmuştur!

Ya da birileri “suikast” düzenleyecektir!

Böyle diye diye yıllarımızı çaldılar; daha bir tane bile iddialarını kanıtlayamadılar!

***

Şimdi, Melih Gökçek‘in dediklerine bakalım:

Beyefendi tehdit ediliyormuş; kendisini tehdit edenleri de vasiyetine yazmış!

Peh, peh, peh!

Ben de çok tehdit edildim. Ama beni tehdit edenleri vasiyetime yazmak aklımın ucuna bile gelmedi.

Bunun yerine, acil önlem alınması için hemen savcılığa dilekçe yazdım!

***

Tehdit e-postayla, Facebook veya Twitter mesajıyla,mektupla ya da telefonla gelir.

Bunların hepsini belgelemek mümkün!

Bir yöntem daha var: Yüz yüze olanı…

Kanıtlaması en zor olanı budur ki; bu durumda tehditte bulunanlar zaten sizin yakın çevrenizdendir. Tek çare yine savcılığa suç duyurusunda bulunarak onları izlemeye ya da dinlemeye aldırmaktır.

Ben, bana gelen tehditlerin hepsini savcılığa ilettim ve suç duyurusunda bulundum.

Peki; Gökçek nasıl davranıyor?

Kameraların karşısına geçip duygu sömürüsü yapıyor. Çünkü, gözyaşı oy getiriyor.

Bir de o sözlerini buraya almadım ama aynı konuşmasının devamında kendisini Uğur Mumcu’yla falan kıyaslamaya kalkıyor ki gerçekten pes…

***

Uğur Mumcu’yu öldürenlerin amacı belliydi Melih Gökçek:

Susturmak. Çünkü o konuştukça ve yazdıkça, kara para kazananların ve Türkiye’yi bölmek, parçalamak isteyenlerin kurduğu tezgâhlar bozuluyordu.

Sen ise bugüne kadar hangi tezgâhı bozdun?

Hangi yanlışa “Dur” dedin?

Hangi din tacirinin, hangi bölücü örgütün yuvasına çomak soktun?

Sen sadece kurduğun tezgâhın işlemesine baktın; yalan mı?

***

Evet; mutlaka senin de hesap vermen gereken işler var ve kanımca da pek fazla…

Ama sakın ola ki senden bu hesabı katiller sormaya kalkışmasın; ellerim yakalarında olur!

Senin hesap vereceğin yer adliye, hesap soracak kişiler de gerçek Cumhuriyet Savcıları olacak…

Bunu görmeden gidersem, gözlerim açık kalır!

KUMPAS!

Kuşadası’nda 2005′te minibüse konan bombanın patlamasıyla ikisi turist beş kişi ölmüştü. Kurbanlardan biri de 24 yaşındaki Eda Okyay’dı.

Mahkeme kararıyla ailelere 70′er bin lira ödendi.

İçişleri Bakanlığı bu kararı temyiz etti; Danıştay, “Devletin ölümlerde kusuru yok” diyerek paranın faiziyle birlikte geri alınmasına karar verdi.

Eda’nın babası Azmi Okyay, kızını kaybettiği yetmezmiş gibi şimdi bir de bu parayı geri ödeyemeyeceği için cezaevine girme tehlikesiyle karşı karşıya…

Son günlerde herkes birbirini kumpas kurmakla suçluyor ya…

Siz, bundan daha zalim bir kumpas (!) duydunuz mu?

GÜNÜN SORUSU

MHP’nin Esenyurt’taki Seçim İrtibat Bürosu önce gün saldırıya uğradı. Saldırıda MHP Basın Bürosu‘nda çalışan genç meslektaşım Cengiz Akyıldız öldü, ikisi ağır yedi kişi de yaralandı. Sorum Başbakan’a:

Acaba, oğlunuz ve partilileriniz için soruşturma başlatan emniyetteki uzman personeli görevden aldırmasaydınız, önceden öğrenilip bu olayın önüne geçilebilir miydi?

Ceket üzeri tansiyon!

Fethullah Gülen, BBC’ye bir söyleşi verdi.

Bu sırada sözüm ona günlük yaşamına ilişkin detay görüntüler de çekildi.

En ilginç detay ise tansiyonunun, ceketinin üzerinden ölçülmesiydi. Cemaatin önde gelen isimlerine üç sorum var:

Bir: Tansiyon için kolun çıplak olması gerektiğini bilmeyecek kadar cahil misiniz?

İki: Adamı “Tansiyonunu ölçüyoruz” diye kandırıyor musunuz? Böyleyse; amacınız onu öldürmek mi?

Üç: Sebep bunlar değilse Gülen, kolunu bile göstermeyecek kadar tutucu mu?

Günün İsyanı!

Sarıgül’ün yolsuzluğunu açıklayacağını iddia eden Başbakan, Kılıçdaroğlu’nun bir fotoğrafını göstermekle yetindi. Bu fotoğrafta Kılıçdaroğlu, odasındaki yolsuzluk dosyalarını incelerken görülüyordu. Hemen arkasında da Sarıgül’ün dosyası duruyordu. Ancak ne hikmetse, bu dosyanın yanındaki dosyalarda yazılan isimler okunmuyordu. Dün ortaya çıktı ki AKP’liler bu fotoğrafı medyaya servis etmeden önce Abdullah Gül, Kemal Unakıtan ve Şaban Dişli isimlerini buzlamışlar! İsyanım, bu üçkâğıttan medet umanlara:

Eriyor, bitiyor, tükeniyorsunuz beyler… Gücünüz yetiyorsa bu acı gerçeği buzlayın!

AYDINLIK

Leave a Reply

Your email address will not be published.