Mustafa Mutlu: Güven bitti çözüm seçimde!

Mustafa Mutlu-1YAZARLAR-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, polisi hallaçın pamuk atması gibi atıyor!
Ağzına gelen en sert sözleri sansürlemeden söylüyor!
Bakanların çocuklarına yönelik operasyona katılan polis şeflerinin kellesini aldı; kızgınlığı geçmedi.
Daha da ileri gitti; soruşturmadan haberi olmadığını söyleyen İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ı yedi; yine sakinleşmedi…
Kendisini tutmasa, etrafındaki 2 bin 500 korumasına tekme tokat dalacak…
Çünkü kendisini “kandırılmış” gibi hissediyor…
***
Peki; neden böyle hissediyor Başbakan?
Nedeni ortada.
Haziran Direnişi’nden sonra polise açık çek verdi:
Altı gencin ölümüne neden olan polisleri bile korudu.
Binlerce direnişci gözaltına alınırken ya da tutuklanırken, tek bir polisi kurban olarak vermedi.
Bununla da kalmadı; “Polisimiz, kahramanlık destanı yazmıştır” diye övdü, ikramiye dağıttı!
“Bu ülkenin polisine, özbeöz evladına utanmadan, sıkılmadan, yüzü kızarmadan küfreden, beyni felçli zihniyete değil, milletin hissiyatına bakarız” bile dedi…
Ancak şimdi…
O gün yere göğe sığdıramadığı polisleri bir kaşık suda boğmak istiyor!
***
Bu yazıyı neden mi yazıyorum?
Gelinen nokta çok riskli de ondan!
Şimdi düşünün:
Cemaatle el ele verip bu ülkenin polisini son 11 yılda bu kadar büyüten ve adeta ikinci bir “ordu” haline getiren Başbakan Erdoğan, partisine yönelik son operasyondan sonra artık bu teşkilata güvenmiyor…
İşin daha da vahimi; tüm gelişmeler gösteriyor ki; cemaat ağırlıklı teşkilat da Başbakan’a ve partisine güvenmiyor!
Onları acilen görevden alıp yerlerine bir süre önce kızağa çektiği eski MHP’li polisleri piyasaya sürüyor.
Peki; böyle bir durumda ne olabilir?
Neler olmaz ki?
***
En azından, Emniyet Teşkilatı’nda “cemaat yanlıları ile eski MHP’liler arasında” yıllardır biriktirilen kinin de etkisiyle büyük bir hesaplaşma… Hadi; adlı adınca söyleyelim; “kurum içi savaş” patlak verebilir.
Her grup kendi karşıtının pis işlerini servis etmeye başlayabilir.
Bu da polise zaten azalan güveni iyice bitirir…
Peki bu kadar mı?
Elbette değil…
Başbakan’ın, bakanların ve tüm AKP’lilerin can güvenliğinin sağlanması bile sorun olur!
***
Peki; çözüm ne?
Çok basit!
Tüm gerçek demokrasilerde böylesine büyük skandallardan sonra hükümetler istifa eder ve erken genel seçime gidilir!
Yani çözüm halka bırakılır…
Eğer halk, iktidarın haksızlığa uğradığını ve komploya kurban gittiğini düşünürse; yeniden seçer.
Seçmezse; iktidar, yaptıklarının hesabını verir!
***
Ancak AKP’nin genlerinde “istifa” diye bir müessese olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz…
Zaten beni en çok korkutan da bu…
İstifanın olmadığı yerde isyan olur ki…
Bunun sonuçları asla kestirilemez!
HADİ ORADAN!
Adı yolsuzluk soruşturmasına karışan Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın Özel Kalem Müdürü İbrahim Bayram, “İçişleri Bakanı’nın oğlu Barış Güler’in odasına para sayma makinesini polis koydu” demiş…
Bu sözleri okuyunca, sizin de aklınıza Dolmabahçe Camii’ne kimliği belirsiz kişilerce konulan bira kutuları gelmedi mi?
Biz o zaman, “O bira kutularını bu halk hareketini aşağılamak için birileri özellikle koydu” diye haykırdık ama bu arkadaşlar iftira atmaya devam ettiler.
Şimdi ne diyorlar:
“Para sayma makinesini polis koydu…”
İzninizle hak ettikleri gibi yanıt verebilir miyim?
Hadi leeeyn!
GÜNÜN SORUSU!
Sorum, bakan çocuklarının isimlerinin karıştığı rüşvet iddialarından sonra sokakları “Çapulcunun parası yok, haysiyeti var” yazılarıyla donatan Haziran Direnişçisi gençlere:
Haysiyet sayma makinanız da var mı?
Rüşvetten şüpheli Başkan, AKP’lilere acaba ne öğretti?
Mustafa Demir, yaklaşık on yıldır Fatih Belediye Başkanı’ydı.
Son operasyonlarda gözaltına alındı ancak serbest bırakıldı.
Şimdi büyük bir olasılıkla yeniden seçilecek…
Çünkü AKP’nin Fatih Belediye Başkan Adayı hâlâ o…
Birazcık anlatayım Mustafa Bey’i…
1959 doğumlu…
Diyarbakırlı…
Aslen diş hekimi… Ama o diş hekimliğinden daha çok, eğitim görmediği “halkla ilişkilerciliği” sevdi.
Hatta AKP İstanbul İl Başkanlığı’nda Halkla İlişkiler Tanıtım ve Medya’dan Sorumlu İl Başkan Yardımcılığı bile yaptı.
Şimdi gelelim en önemli noktaya:
Kendisi aynı zamanda AKP Siyaset Akademisi’nin daimi öğretim üyesi…
Yani; yıllardır AKP’ye siyasetçi yetiştirmiş!
Eminim bol bol dürüstlükten söz etmiştir…
Ne de olsa “hoca”, öyle değil mi?
GÜNÜN İSYANI!
Van Belediye Camii’nin imamı Rahmi Arvas son Cuma hutbesinde açıkça siyaset yapmış ve “Bu yolsuzluk operasyonu ABD’nin ve İsrail’in işidir” demiş… Bunun üzerine cemaatten bir grup camiyi terk etmiş… İsyanım bu işgüzar imama:
Amacın camide siyasi çatışma çıkarmak mı? Bunun için görevi kimden aldın?

Aydınlık

Leave a Reply

Your email address will not be published.