Geçen Cuma gecesi Ulusal Kanal’da yayınlanan Kral Çıplak’ta konuğum hocaların hocası, eski YÖK Başkanı, Türkiye’nin en önemli anayasa hukukçularından Prof. Dr. Erdoğan Teziç’ti…
Önce sitem ettim Hoca’ya:
Bugün ülkemizdeki hukuk tanımaz hukukçuları yetiştirenlerden biri olduğunu söyledim ve “Çok saygın bir hukukçu olduğunuzu biliyoruz ama siz ve arkadaşlarınız pek de iyi hoca değilmişsiniz… Eğer öyle olsaydınız; öğrencileriniz arasından bugünkü bu kötü hâkimler, savcılar çıkmazdı” dedim.
Kızmadı Erdoğan Hoca… Çünkü öğrencilerinin kötü sınav verdiği konusunda haklı olduğumu o da biliyordu.
Bu sitemden sonra bir de soru sordum:
“Yasama, yürütme ve yargı, tek adamın eline geçti. O tek adam hem yasa yapıcı, hem uygulayıcı hem de yargıç! Beğenmediği yargıçları ve savcıları görevden alıp, işine gelmeyen yasaları anında kendi çıkarına göre değiştiriyor. Üstelik şimdi bir de hakkında çok büyük güvensizlik yaratan kasetler piyasaya çıktı. Demokratik yöntemlerden ayrılmamak ve anayasal zeminde kalmak koşuluyla; hangi anayasal kurum bu gibi durumlarda ne yapabilir?”
Hoca’nın yanıtı benim sorumun çeyreği kadardı:
“Bu gibi durumlarda söz söyleyecek tek anayasal güç, halkın kendisidir. Direnme hakkını kullanmalıdır. Zaten Haziran ayı itibarıyla bunu yapmaya başlamıştır. Bu hak, anayasaya dayanan en temel hakkımızdır.”
***
Cumartesi akşamı, hafta içinde okumaya başladığım, “Beklenmeyen İsyan: GEZİ” isimli belgesel romanı bitirirken Erdoğan Hoca’nın “direnme hakkı”yla ilgili bu sözleri çınlayıp durdu kulağımda:
“Şiddete başvurmadan, taş bile atmadan, tıpkı ‘Duran Adam’ın yaptığı gibi durup, bu olup bitene kafa tutmalı halk, tepkisini göstermeli…”
Eğer Erdoğan Teziç gibi bir hukuk çınarı bile böyle konuşuyorsa; yolumuz belli:
“Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!”
***
Gelelim kitaba:
Aslında son derece amatör bir “roman denemesi”, “Beklenmeyen İsyan: GEZİ…”
Hatta roman değil; yaşananların fazlasıyla kendisi belki de…
Ancak madem yazarı bunun bir “roman” olduğunu söylüyor, o zaman bize de kabullenmekten başka yapacak bir şey kalmıyor…
***
Haziran Direnişi’nde sokağa çıkan, o heyecanı ve coşkuyu paylaşan herkesin bir romanı var aslında…
Yazılmamış, basılmamış; aksiyon, gerilim, hüzün, dram, mutluluk ve kimileri de aşk dolu milyonlarca roman…
Her şey bir yana; Sezgin Yüksel sırf bu yüzden bile takdiri hak ediyor.
Hepimiz kendi “romanlarımızı” kâğıda dökmeye üşenirken, o oturmuş yazmış…
Bence yayınlamayı düşünmeseniz bile siz de Gezi’ye dair anılarınızı, gözlemlerinizi, edindiğiniz dostlukları, isyanınızı mutlaka yazmalısınız…
***
Sakın “geç kaldığınızı” düşünmeyin…
Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in sözleri gelsin aklınıza:
Demek ki; bundan sonra her an, yazacak yeni “şey”leriniz de olabilir.
İyisi mi eldekileri değerlendirin önce; hiç kimse okumazsa, torunlarınız okur.
Az şey mi?
***
Bu arada, Sezgin Yüksel’in kitabı, su gibi akıp giden, güzel bir “paylaşım…”
Ellerine sağlık!
BEKLENMEYEN İSYAN: GEZİ
Türü:Belgesel roman
Yazan: Sezgin Yüksel
Yayıncı: Arvo Yayınları
Baskı tarihi: 2014, Şubat
Sayfa sayısı: 191
Fiyatı: 10 lira.
DR. GARY’NİN YOLU TÜRKİYE’YE DÜŞSEYDİ…
Aylardır ne zaman bir kitapçıya gitsem, “çok satan kitaplar” rafının en üst sıralarında ABD’li psikiyatr Dr. Gary Small’un kitabını görüyorum: “Bir Psikiyatristin Gizli Defteri…”
Bu tür kitaplara çok meraklı olduğum halde almamak için uzunca bir süre direndim.
Çünkü psikiyatrlar başta olmak üzere tüm doktorların “hastalarıyla ilgili sırlarını” ömür boyu saklamaları ve tıbbi bir neden olmadan kimseyle paylaşmamaları gerektiğine inanıyorum. Bu ABD’li psikiyatrın ise “çok satan” bir kitap yazmak uğruna mesleğinin bu en temel ilkesine ihanet ettiği hissini taşıyordum.
Neyse; kitabı aldım, okudum, çok şey öğrendim…
Ancak baştaki o hissim hiç kaybolmadı; tam tersine kitabın sayfalarını çevirdikçe birilerini “dikizliyormuş” duygusuna kapıldım. Kendimi Dr. Small’un ve hastalarının sırdaşı gibi hissetmeye başladım.
Bu konuyu meslek kuruluşlarının “etik kurulları”na bırakıp, kitabı okurken sıkça aklıma gelen bir soruyu aylaşmak istiyorum sizinle:
Acaba Dr. Gary Small’un yolu bir nedenle Türkiye’ye düşseydi, ya da bizdeki çok önemli (!) siyasetçilerden biri (kim olduğunu da siz tahmin edin artık) tedavi olmak için ABD’ye gidip onu bulsaydı… Bu doktor, o hastasını bu kitabında nasıl anlatırdı?
Ne yazacağını bilemem ama bildiğim tek şey; kaleme alacağı kısacık bir raporun, Türk siyasetini oldukça rahatlatabileceği…
Kısacası; kapitalist sistemin hay huyunda ezilmiş insan tipini görmekten bıkmadıysanız; bu kitaptaki örnekler tam da size göre…
BİR PSİKİYATRİSTİN GİZLİ DEFTERİ
Türü:Psikoloji
Yazan: Gary Small
Yayınevi: NTV Yayınları
Baskı tarihi: 2013, Şubat
Sayfa sayısı: 336
Fiyatı: 20 lira.
AYDINLIK