Mustafa Mutlu: İlker Başbuğ teröristse…

BT YAZARLAR-Vatana ihaneti hepiniz bilirsiniz; zira kimler “vatan haini” ilan edilmedi ki bu ülkede?
Mustafa Kemal örneğin!
İşgal ordularının İstanbul’u, İzmir’i ve Anadolu‘yu parsellediği günlerde o, “çılgınca” sayılabilecek bir yüreklilikle “kurtuluş” macerasına girdi.
Ve vatanlarını, işgalci ordularının komutanlarına satan alçaklar anında hükmü verdi:
“Mustafa Kemal vatan hainidir…”
***
Sonra aynı şeyi Nâzım Hikmet yaşadı.
Kurtuluş Savaşı Destanı şairinin öylesine ağırına gitti ki “vatan haini” ilan edilmek; oturdu, o müthiş şiiri yazdı:
“Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
‘Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.’
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson’un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
“Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
***
Bugün kimse kimseyi “vatan hainliğiyle” falan suçlamıyor artık…
Artık en büyük ayıp, “demokrat olmamak…”
Peki; demokrasiyi bu kadar yücelten bu arkadaşlar kimler?
Karılarını dövenler…
Çocuklarının edineceği mesleğe bile karışanlar…
Karşıt görüşe asla tahammülü olmayanlar…
Yasak üzerine yasak kararı alanlar…
Değiştirin Nâzım’ın şiirini:
“Evet, demokrat değilim, siz demokratsanız, siz özgürlükçüyseniz, ben demokrasi karşıtıyım, ben özgürlük karşıtıyım.”
***
Bugün ise İlker Başbuğ benzer bir halde…
Kim mi İlker Başbuğ?
Ne çabuk unuttunuz…
Orgeneral…
Ve Eski Genelkurmay Başkanı…
Diyor ki:
“Pek çoğumuz terörle mücadelede gösterdiğimiz başarılar nedeniyle, devlet tarafından ‘Türk Silahlı Kuvvetleri Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası’ ile ödüllendirildik. Bugün ise, mahkemenin aldığı kararla, aynı dava kapsamında, dün mücadele ettiğimiz teröristler ile aynı yerde beraber bulunuyoruz. Burada çok vahim bir yanlış yok mu?”
Çevirin Nâzım’ın sözlerini:
“PKK terörist değilse, ben teröristim…”
***
Evet; bugün kimse kimseyi “vatan hainliğiyle” falan suçlamıyor artık…
Çünkü “vatan hainliği suçlaması” out…
Şimdi geçerli olan, “demokrat değilsin” suçlaması…
Geçmişte “vatan haini” ilan edilenlerin hepsinin kahraman oldukları ortaya çıktı.
Tamam; İlker Başbuğ ve diğer komutanlar kahraman falan olmasınlar ama…
En azından “terörist” demeyin; hayatını teröristlerle mücadeleye adayan bu adamlara…
Ayıptır, yazıktır, günahtır!
*****
SAYIŞTAŞ!
Sayıştaş, yüksek öğrenim gören öğrencilerin barınma sorununu çözmek için bir erkek öğrenci yurdu açan ve Caddebostan Kültür Merkezi‘ni yangına, sele karşı sigortalattıran Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ü, (tamamını cebinden ödemek koşuluyla) 600 bin lira para cezasına çarptırmış…
Çünkü bu faaliyetler belediyelerin görev tanımı dışındaymış ve kamu yararına değilmiş!
Biliyorsunuz; bütün belediyelerin hayvan barınağı var…
Hayvan barınakları görev tanımı kapsamında ve yasal…
Ama yoksul üniversiteliler için yaptırılan yurt, yasa dışı!
Sayıştay‘ın bu kararını tarihe havale ediyorum…
Başka da bir şey demiyorum!
*****
GÜNÜN SORUSU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dış Politika Başdanışmanı İbrahim Kalın, Twitter üzerinden Türk gazetelerini eleştirmiş ve “Bazı Türk gazetelerinin web sayfalarındaki erotizm utanç verici. Kadın bedenini metalaştırmak, seks objesi yapmak, şehvetle sunmak ayıptır” diye yazmış…
Kendisine iki sorum var:
Bir: Size ne? İki: Dış politikayla bu saptamanızın ne ilgisi var? Üç: Madem rahatsızsınız o sitelerde neden geziniyorsunuz?
*****
Baz istasyonu meselesi
Avcılar’ın Tahtakale semtinde yaşamakta olan Müjgan Kılıç isimli okurumdan bir e-posta aldım. Son yıllarda oldukça artan, “evlerin çatısına konulan baz istasyonu” konusunda yaşadıklarını anlatıyor.
Eğer konuyu üzerine alınan bir “yetkili” çıkarsa, Müjgan Hanım‘a 0531 799 43 09 numaralı telefondan ulaşabilir… (Telefon numarasını yayınlamak için Müjgan Hanım’ın olurunu aldım.)
“Komşularımızdan biri evinin üstüne baz istasyonu koydurdu. Mahallemizde dört çocuk birden lösemi hastalığına yakalandı. Benim de 1 yaşındaki bebeğim menenjit hastası oldu. Biz bu insanlarla uzlaşmaya, baz istasyonu kaldırmaları için konuşmaya çalıştık; ama taşlı sopalı saldırılarına uğradık. Her defasında kendimizi karakolda bulduk. Avukatlara danıştık, bize hiçbir sonuç alamayacağımızı söylediler. Lütfen sesimizi duyun, bizlere yardımcı olun. Sağlığımızı üç kuruşa satmalarına izin verdirtmeyin…”
***
İddia gerçekten vahim; bakalım bir ilgilenen çıkacak mı?
İlk Kurşun

Leave a Reply

Your email address will not be published.