Türkiye duydu, savcıya göre ‘aleniyet unsuru’ oluşmadı: Takipsizlik!
İktidara yakın işadamı Mehmet Cengiz’in, bir başka işadamı Celal Koloğlu ile yaptığı telefon konuşması internete düşmüş, yer yerinden oynamıştı:
“Bu milletin a..na koyacağız…”
“İnşallah, inşallah!”
***
Hafta içindeki gelişmeler o kadar yoğundu ki yazmaya bir türlü fırsat olmadı:
Bu ses kaydı üzerine tam 32 kişi, “Türk milletini aşağılama” ve “hakaret” iddiasıyla iki işadamı hakkında suç duyurusunda bulunmuş… Dilekçeleri inceleyen Cumhuriyet Savcısı Ömer Solmaz, kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiş…
Çünkü ona göre bu konuşma iki kişi arasında geçmiş… Taraflar, o sırada başkasının dinlediğini ya da duyduğunu bilmiyormuş…
Dolayısıyla hakaret suçunun aleniyet unsuru oluşmamış!
***
Savcı haklı, hukuk böyle diyor olabilir!
Ama vicdan, bu konuşmaları yapanlara da onlar hakkında işlem yapılmasına olanak vermeyen yasaya da “Pes” diyor…
Çarpıklığa bakın:
Ergenekon davasında adam ortağıyla, arkadaşıyla, karısıyla, sevgilisiyle konuşuyor…
Havadan sudan sohbet ediyor.
Hatta biri, “Emaneti bıraktım, aldın mı?” diyor…
Adam ne kadar para olduğunu söylese de savcılar, bu “emanet”in tabanca olduğuna kanaat getiriyor.
Hakimler sırf bu yüzden telefonda konuşan iki kişiyi de tutukluyor.
Kimse “emanet”in aslında ne olduğuyla, konuşmanın iki kişi arasında geçtiğiyle ilgilenmiyor.
Ama iktidara yakın biri millete küfredince, “Bu konuşma iki kişi arasında geçmiştir” denilerek, dosya kapatılıyor!
***
Tekrar ediyorum:
Cumhuriyet Savcısı Ömer Solmaz’ı suçlamıyorum, eleştirmiyorum.
Sadece yargımızdaki çifte standarttan söz ediyorum.
Muhalifsen; yasa dışı dinlemelerle kaydedilen konuşma yüzünden yıllarca cezaevinde yatıp, örgüt üyeliğinden hüküm giyebilirsin…
Yandaşsan, milletin a..ına da koysan yırtarsın!
Ve ne ilginçtir ki bu çifte standart, bir kez bile muhaliflerin lehine olmaz…
***
Allah göstermesin, bir ülkede salgın hastalık olabilir ve on binlerce insan hayatını kaybedebilir. Bu çok büyük bir faciadır.
Ama eğer bir ülkede yargıya duyan güven zedelenirse… Kararlar “hukuka” değil de “aidiyete” göre verilirse…
Ya da en azından vatandaşlar bunun böyle olduğunu düşünmeye başlarsa…
İşte bu; salgın hastalıktan bile beterdir!
Belki kimse ölmez ama milyonların hayatı kararabilir!
***
Ne demişti Mehmet Cengiz?
“Bu milletin a..na koyacağız…”
Suç unsuru oluşmamış…
Aman ne iyi!
FRENKESTEİN!
ABD ve AB, Türkiye’de Twitter’ın kapatılmasına sert tepki göstermiş…
Peeeh!
Sen tıpkı Dr. Frenkestein gibi kendi çıkarların için bir canavar yaratacaksın; sonra da bu canavar kontrolden çıkınca tepki gösteriyor ayaklarına yatacaksın!
Yemeyiz beyler, yemeyiz…
Anayasa Mahkemesi bu partiyi laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan suçlu bulduğu zaman, kapatılmaması için yaptığınız baskılar hâlâ hafızamızda…
Şimdi bağırmaya hakkınız yok!
Çünkü en az onun kadar siz de suçlusunuz!
GÜNÜN SORUSU
Fenerbahçeliler, bugün hep birlikte Anıtkabir’e giderek, ülkedeki hukuksuzlukları Atatürk’e şikayet edecek… Gelin görün ki bugün aynı zamanda üniversite adayları için sınav günü…
Sorum Aziz Yıldırım’a:
Bu açık ofsayt, sizin gibi usta bir forvete yakıştı mı?
ESRARENGİZ SEYAHAT!
Kemal Kılıçdaroğlu dahil CHP’li tüm siyasetçilerin muhalefet etme tarzı belli:
Gazetelerde yazılanları alıp, üstüne birkaç cilalı söz yazmak!
Bunu yapmayan, gazetecilere bilgi ve belge servis eden iki kişi var:
Biri Milletvekili Aykut Erdoğdu…
Allah’ı var; yolsuzluklar konusunda bilgi bankası gibi çalışıyor ve inanılmaz malzemeler topluyor.
Diğeri ise artık “dedektif” lakabını hak eden Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran…
Oran, yolsuzluk operasyonunun patladığı 17 Aralık gününde yaşananların peşine öyle bir düştü ki; bırakacağa da benzemiyor!
Şimdi de o gün TC-ANA uçağı ile Konya’ya giden Başbakan’ın “gizli saklı” bazı işler çevirdiğini düşünüyor.
Bunun nedeni de Başbakan’ın Konya’da kaldığı 11 saatlik zaman dilimi içinde, uçağının Konya’dan havalanması ve kimlikleri bilinmeyen bazı yolcuları Ankara’ya götürüp dönmüş olması!
“Bilinmeyen” diyorum; çünkü TC-ANA’nın bu uçuşunda kimlerin olduğuna ve uçağın rotasına ilişkin tüm bilgiler silinmiş!
Birileri Uçuş Harekat Kontrol Merkezi’ne talimat vererek bu kayıtları yok etmiş!
***
Bu esrarengiz seferin İstanbul’daki evlerden “sıfırlanan” paralarla ilişkisi var mı; henüz bilmiyoruz.
Ama Başbakan’ın o güne dair her şeyi sildirmesi, o günü adeta yaşanmamış gibi göstermeye çalışması gerçekten ilginç…
Bakalım bu ilginç “sefer”in altından ne çıkacak?
GÜNÜN İSYANI!
İsyanım, “Twitter’a girmek için hiçbir ayar yapmam gerekmiyor. Demek ki Başbakan Erdoğan Twitter’ı yasaklatmamış” diye mesaj atan saf ya da pişkin AKP yandaşlarına:
Sizinkinin gücü henüz oralara yetmiyor paşalar; özgürlüğün keyfini çıkarın!
AYDINLIK