Başbakan’ı dinlemeye dayanamıyorum. Ne zaman ekrana çıksa, kanal değiştiriyorum.
O tekdüze sesiyle, “salağa anlatır gibi” konuşmasına uyuz oluyorum.
Onun sesini duyduğumda içimdeki iyi insan gidiyor, potansiyel bir canavara dönüşüyorum.
Bu yüzden de kendisini dinlemekten çok, okumayı tercih ediyorum.
Ne söylediğini, yine hangi planlara imza attığını, neler yumurtladığını genelde internetten öğreniyorum.
***
Dün çok uzun bir zamandır ilk kez bu kurala uymadım.
“Aradan bu kadar gün geçtikten sonra eminim Bilal oğlan için de bir şeyler söyler”umuduyla televizyonu açtım.
O, yine buzlaşmış suratıyla arz-ı endam eyledi ve aynı delirtici tonlamasıyla nutkuna başladı.
Önceden listesine yazdığı herkese sataştı.
Düne kadar toz kondurmadığı, saygıda kusur etmediği Fethullah’a hakaretlerin en ağırlarını sıraladı.
Yandaşlarını tehdit etti.
Başta CHP olmak üzere muhalefeti aşağıladı.
Partililerine talimat yağdırdı.
Ve Meclis’e akın eden yandaşları, bu ülkede 17 Aralık hiç yaşanmamışçasına…
Kirli dosyalar gündeme hiç gelmemişçesine, tezahüratta bulundu:
“Türkiye seninle gurur duyuyor…”
***
İyi de AKP’nin Grup Toplantı Salonu’ndaki izleyici tribününde heyecanla tepinen kardeş, Türkiye sadece senden mi ibaret?
Bak; ben gurur falan duymadığım gibi, bir de uyuz oluyorum mesela…
Bunun nedenlerini de açık açık yazıyorum:
Peki; sen neden gurur duyuyorsun?
Her başı sıkıştığında, savcıları ve hâkimleri görevden almasıyla mı?
Muhalifleri öldürürken “kahraman” ilan ettiği polis şeflerini, kendi tezgâhına çomak sokmaya kalktıklarında “Hain ve nankör” ilan etmesiyle mi?
Bilmem kaçar yüz kez rüşvet almakla suçlanan bakanlarıyla mı?
Vakıf numarasıyla kamu mallarını ucuza toplayan oğluyla mı?
Babasının arkadaşı müteahhide telefon edip, “Bizim havuz küçük, onu büyüt amca” diyen kızıyla mı?
Her türlü devlet işinin içinde olan eşiyle mi?
Yoksa, komşu ülkedeki iç savaşa cephane yollayarak binlerce kişinin ölmesine neden olmasıyla mı?
Nesiyle gurur duyuyorsun bu Başbakan’ın?
***
Bak; dün her zamanki gibi esti, gürledi ama oğlunu üç haftadır ifade vermeye neden göndermediğini yine anlatmadı.
Sen onunla gurur duyuyorsun ama o seni umursamıyor yani…
Senden utanıp sıkılıp yasalara uyma zahmetine bile katlanmıyor!
Sen ise hâlâ haykırıyorsun, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye…
Türkiye’yi bilmem ama sizin bu yalaka hallerinizi görünce…
Benim içim bir tuhaf oluyor kardeş…
Hüzün doluyorum!
HAİN!
Başbakan düne kadar kol kola girip kirli işlerde kullandığı cemaati, dün yine vatan hainliğiyle suçladı.
Neden?
Çünkü cemaate yakın polisler, savcılar Başbakan’a ve yakınlarına yönelik soruşturmalara imza attı.
Bunun ardından binlerce polis, yüzlerce hâkim ve savcı, yüzlerce müfettiş görevden alındı ve sürgün edildi.
Şimdi Başbakan’a çok basit bir soru sormak istiyorum:
Cemaatçi oldukları için görevden aldığınız bu devlet memurlarının kaçı bugün bulundukları göreve, sizin iktidarınızda geldiler?
Sorumun yanıtını ben vereyim:
Tamamı…
O zaman; ille de bir hain arayacaksan Başbakan, o “hain”leri o görevlere atayanlara da bak…
Kim bilir; belki de tanıdık birilerini görürsün!
Günün Sorusu
Konuyu ilk kez CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu gündeme getirdi, ben de geçen hafta yazdım. Dün bu kez Taraf’ta manşetti. Tekrar soruyorum, yanıt alıncaya kadar da sormaktan vazgeçmeyeceğim:
Birleşmiş Milletler’in ambargo uyguladığı İran’dan Türkiye’ye sokulan 20 milyar doları, dokunulmazlığı olan kırmızı pasaportlu hangi AKP’li bakanlar ve milletvekilleri getirdi?
İstiklal mücadelesi lideriymiş!
AKP, yerel seçim kampanyasını 15 Şubat’ta başlatacakmış…
AKP, tam 2 milyon kişiyi kapı kapı dolaşması için görevlendirmiş.
Ayrıca partinin kampanyada kullanacağı seçim müzikleri de her bölgede farklı olacakmış… Örneğin, Güneydoğu’da Kürtçe seçim şarkısı çalınacakmış.
Ayrıca bugüne kadar “dünya lideri” olarak takdim edilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘a seçim meydanlarında artık, “Yeni Türkiye’nin İstiklal Mücadelesi Lideri” denilecekmiş!
***
Bu son cümleyi okuyunca aklıma Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı hakkındaki sözleri geldi:
“Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.”
***
Düne kadar İstiklal Savaşı’nı küçümseyenler, onun kahramanlarına hakaret edenler; şimdi İstiklal Savaşı’ndan medet umar hale geldiler.
Mehmet Akif’in dediği gibi bu ülkede kimse bir daha İstiklal Marşı yazamaz, kimse de istiklal mücadelesi lideri olamaz…
Allah, bunu bu millete bir daha göstermesin.
Çakma istiklal mücadelesi liderlerini ise… Islah etsin!
Günün isyanı!
Trabzon’un Köprübaşı ilçesinde Cumhuriyet Halk Partisi‘nden belediye başkan adayı olan Nevzer Uzun, belediye başkanı seçilmesi halinde her yıl 65 yaş üzeri 10 kişiyi Umre’ye gönderme vaadinde bulunuyormuş… İki isyanım var; ilki Nevzer Uzun’a:
Atatürk’ün partisinin adayı olarak dini siyasete alet etmeye utanmıyor musun?
İkincisi, bu küçücük eleştiriyi yaptım diye yine beni kınayacak, “Şimdi zamanı mı?” diye protesto edecek tahammülsüz CHP’lilere:
Çuvaldızı bana batırırken, iğnenin ucunu da kendi poponuza değdirsenize!
AYDINLIK