Necati Doğru: Çakalların dansı!

Necati DOĞRU-1Soma davası başladı. Araya güncel olaylar girdi, yazamadım. Çok önemliydi. Hep yazmak gerekiyor: Ülkemizde nerede kömür varsa orada yoksulluk var. Gözü
kör olsun! Zenginliğin kapısını açsın diye çıkarılan kara kömürden onu çıkaranların payına düşe düşe sadece ayak başparmak yüzü delik kara lastik düşüyor.
Bir de ölüm.
Maden patlıyor.
İşçiler ölüyor.
Soma kaza değildi. Cinayetti. 301 işçinin maden ocağından çıkarılan cesetleri, yan yana açılan mezarlara hızla gömülmüş, oraya acı paylaşmaya giden dönemin devlet büyüğü; işçi tokatlamış ve onun danışmanı da işçiyi tekmelemişti. Bütün bunlardan sonra; adaletin gerçek suçluları yargılayacağı umudu doğmuştu.
11 ay sonra “301 ölümlü cinayetin” davası başladığında “Adalet ülkemizdeki kara kömür cinayetlerini” aydınlatacak; kimseyi saklamadan ve gizlemeden suçluların tamamını yargılayacaktı.
Ben umutluydum.
* * *
Suçlular biliniyordu:
Enerji Bakanı.
Çalışma Bakanı.
Madenci patron.
TKİ Genel Müdürü.
MİGEM Genel Müdürü.
Sendika Başkanı.
Çünkü ocak devletin malıydı ve Enerji Bakanlığı’na bağlı Maden Dairesi, “cinayetsiz üretim yapılması” için gerekli önemleri almakla sorumluydu. Çalışma Bakanlığı ve ona bağlı daireler de bu madende “kazasız- belasız kömür çıkarılmasını” izlemek sorumluluğundaydı. Maden Dairesi ruhsatları vermişti. Sorumluydu. TKİ Genel Müdürü madeni özel sektöre kiralamıştı. Sorumluydu.
İşçi Sendikası da iş güvenliğini izlemekten ve işvereni gerekli önemleri almaya zorlamaktan sorumluydu.
Dava başladı.
Sanık sandalyesinde Enerji Bakanı, Çalışma Bakanı, madeni işleten holdingin patronu, TKİ Genel Müdürü, MİGEM Genel Müdürü ve İşçi Sendikası Başkanı yoktular.
* * *
Adalet karartılmıştı.
Akhisar’da başlayan davanın 8 oturumda bütün suç; iş güvenliği uzmanı Başmühendis Mehmet Efe’ye yükleniyordu.
Canını kazada vermiş!
Mehmet Efe de ölmüştü.
Bütün suç ondaydı.
Duruşmayı izlemekte olan Mehmet Efe’nin babası Resul Efe, “Şu an baktığımızda patlayan maden içinde bütün her şeyin suçu Mehmet Efe’de… Sanki tek kişi çalışıyor içeride… Çakalların dansını izliyoruz…” dedi.
* * *
Baba haklıydı.
301 işçinin ölümünden sorumlular, yargı önünde hesap vermeye çağrılmıyor; seçimlerde yeniden iktidara gelmek için halktan oy istiyor ve yeniden maden ruhsatları dağıtmaya, devletin ocağını kiralamaya hazırlanıyordu.
Adaleti olanın!
Dili tutulur.
301 madencinin öldüğü kazanın ertesi günü bakanlar konuşmuş, Başbakan konuşmuş, Cumhurbaşkanı konuşmuş; işvereni suçlamışlardı.
Oysa işverene bu madeni işletmesi için onlar kiraladı. Ocak devletin malıydı ve TKİ Genel Müdürü ile MİGEM Genel Müdürü bu devlet büyüklerine bağlıydı ve hepsi her şeyden haberliydiler.
Çakallar dans ediyor.
Adalet kömürleşiyor.
Bizim aydınlara soğuk duş!
İsveç, daha önce parlamentosunda aldığı; “Türkler 1915’de Ermenilere soykırım yaptı” kararını rafa kaldırdı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “100 yıl önce yaşanmış bir trajedi için araştırma yapılmadan parlamento kararı ile bir ülkenin soykırım yaptığını ilan etmek doğru değil. 1915 olaylarını bağımsız bir kurulun incelemesinden çıkan sonuca göre değerlendireceğiz” dedi. Bu açıklama kendilerine aydın diyen ve “Soykırım yaptık, özür dileyelim” çağrısı yapan bazı Türk okumuş yazmışları için soğuk duş oldu.
SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.