Muğla’ya Başbakan gelecekti. Seçim konuşması yapacaktı. Miting öncesi işçiler yürüdüler.Yürüyüşe bir ad buldular.
“Hırsız Var” koydular.
Polis, müdahale etti.
İşçiler tartaklandı.
Denizli’ye Başbakan gelecekti.
Geldi, meydanda konuşma başladı.
Bir avukat vatandaş elinde ayakkabı kutusu ile meydanı gören apartmanın balkonuna çıkıp, bir yandan kutuyu Başbakan’a gösterdi ve bir yandan da “Hırsız Var” diye bağırdı.
Vatandaş gözaltına alındı.
* * *
Başbakan Osmaniye’ye gelecekti.
AKP teşkilatı çalışkandı.
Miting meydanı dolacaktı.
İbrahim Alıcı adında 35 yaşlarında bir Osmaniyeli, geceden hazırlık yaptı. Kar beyazı tişörtünün göğsüne kırmızı boya kalemiyle; “Dikkat itinayla yürütme yapılır” yazısı yazdı.
Bir de pankart hazırladı.
Osmaniye’de miting başladı.
Başbakan kürsüde konuşurken İbrahim Alıcı, herkesin görebileceği şekilde göğsünde iri puntolarla; “itinayla yürütme yapılır” tişörtü ve elinde de “Hırsız Var” pankartıyla derya kalabalık içinde kürsüye Başbakan’a doğru yürümeye başladı.
* * *
Başbakan’ın korumaları, İbrahim Alıcı’ya saldırdılar. Bir minibüse karga tulumba soktular. Ellerini arkadan koltuk demirine kelepçelediler. 4 polis idiler. Copla, yumrukla, tokatla dövdüler. İbrahim Alıcı, hastaneden darp raporu aldı. Osmaniye Emniyet Müdürlüğü’ne darp raporuyla şikayete gitti. Olanları anlatıyordu ki, Başbakan’ın koruma müdürü olduğu söylenen biri Emniyet’e geldi, şikayetçi olmamasını söyledi. İbrahim Alıcı, “Ben aslında AKP üyesiyim. Benim gibi insanlar yoksullukla boğuşurken bu telefon ses kayıtlarında ortaya dökülen hırsızlıkları protesto etmek istedim. Şikayetimden vazgeçmem.” dedi.
* * *
12 yıl önce durum şöyleydi:
Ahlaksız siyasetçi.
Ahlaksız genel müdür.
Ahlaksız işadamı.
Bu üçlü bir araya geliyor; devlet bankasının parasını buharlaştırıyor, aralarında bölüşüyorlardı. Bunların üçüne birden “hortumcu” deniliyor, yaptıkları eylem olan; devlet bankası soygununa da “hortumculuk” adı veriliyordu.
Bugün koşullar değişti.
12 yıl sonra bugün “devleti soymak ve tarifesi önceden belirli rüşvet karşılığında devlet malını peşkeş çekmek” için yine bu “ahlaksız üçlü” gerekiyor. Fakat yapılan işe “hortumcu” demek çok hafif kaldı.
Hortumcunun yeni adı var.
Yeni adı halk buldu.
Yeni ad: “Hırsız Var” oldu.
* * *
Baskısı tükenmiş eski kitapların satıldığı Sahaflar’daki dostlarımın söylediğine göre şu sırada Neyzen Tevfik‘in şiirleri yeniden çok aranır olmuş.
Neden ki!
“Kirli ellerde gördüm de paradan iğrendim” diyen Neyzen, yeniden çok okunanlar arasına giriyorsa halkta çok ciddi bir yeni arzu, istek, talep var.
Halk hırsız yakalansın istiyor.
Yakalansın, yargılansın.
Hesap sorulsun.
Çaldıklarına el konulsun.
Çalınan mal cepte kalmasın.
Ülkede artık bir daha başlamamak üzere bitsin.
“üç ahlaksızın hırsızlığı”
Babacan açıklasın!
Evinde ayakkabı kutusunda 4.5 milyon dolar bulunan Halk Bankası Genel Müdürü, hapisten salıverildi. Mahkemesi bitip aklanmadan yönetim kurulu üyeliğine geri döndü. Biriken maaşlarını aldı. Makam arabası ile şoförüne kavuştu. Bu devlet bankasından sorumlu Bakan Ali Babacan’ın, bir bankacının kutu içinde 4.5 milyon doları evinde saklamasının ne anlama geldiğini, henüz mahkemede aklanmamış bir genel müdürün yeniden banka yönetimine getirilmesinin hangi ölçülerle mümkün olduğunu açıklaması gerekir.
SÖZCÜ