17 Aralık’ta “kutu dolusu dolarları” yazıyor, bakan oğullarının odasında “kasa dolusu avroların” görüntülerini izliyorduk.
Gözler neler gördü.
Kulaklar neler işitti.
Ar duvarı aşıldı.
Başbakan kriptolu devlet telefonu ile oğluna seslenerek; “evdeki oda dolusu dolarlar ile avrolar polis takibine yakalanmasın diye sıfırlanmasını” istediği konuşmalar Türkiye sınırlarını aştı bütün dünyada duyuldu.
Hey gidi hey!
Kutudan kasaya!
Kasadan odaya!
Odadan kucağa!
Kilitlendi Türkiye!
Başbakan’ın oğlu Bilal’e “10 milyonu kabul etme… Kendisi bize ne söz verdiyse onu getirecekse getirsin… Kucağımıza düşecek merak etme…” diyen sesiyle güne uyandı Türkiye!
Yavaş fakat uyarıcı oluyor.
Haşhaşiler diye yaftalanıyor.
Beddualara dökülüyor.
Sonunda uyanıyor Türkiye!
* * *
Türk halkının bir bölümü; “Çalıyorlar ama çalışıyorlar…” diyerek; kutulardan kasalara, kasalardan odalara, odalardan kucağa almalara uzanan kesintisiz süreci aklına, fikrine, irfanına sığdırmaya uğraşıyordu.
Şimdi döküm yapıyor:
Çalışma: 3.
Çalma: 10
Kucağa alma: 30.
Millet için çalışıp; 3 kilometre duble yol yapılmışsa, 3 kilometre metro hattı, 3 hastane, 3 okul, 3 hava meydanı, 3 köprü, 3 geçit, 3 bulvar, 3 boru hattı, 3 baraj yapılmışsa; karşılığında kutulara, kasalara, odalara 10 doldurulmuş.
Doldurulan montaj değil.
Kasalanan dublaj değil.
Gerçek dolarlar, dövizler.
Eğer böyle olmasaydı; o ayakkabı kutuları, o bakan oğlu kasaları, o başbakan oğlu evindeki para stoklama odaları nasıl dolacaktı!
* * *
Ne diyor?
Devletten 1 kuruş çıkmadı.
Çalma devletten yapılır.
Kucağa alınanlar; İran’dan gelecek doğal gazı döşemeci Sıtkı, silüet bozucu gökdelenin dikicisi Mesut, yandaş medyaya devlet bankası kredileriyle patron yapılan Ahmet, devletin 17 rakı fabrikasını maydonoz fiyatına alıp, bir yıl sonra onları Amerikan şirketine milyar dolara satan Nihat, 230 bin metrekare plaza yapma izni olmasına rağmen 530 bin metrekare plaza diken Ahmet, köprü ihalelerini alan Mehmet, hava meydanı yapımını üstlenen Hüseyin, elektrik dağıtım imtiyazını kapan Nuri, 40 metre yükseltmesi gereken gökdeleni için 70 metre izni kapan Ali…
Say, sırala sayfa yetmez.
Bunlar devlet değiller.
Bunlar Beyler. Beyefendiler.
Bunlar yeni zenginler.
Biliyorlar.
Öğrenmişler.
Öğretilmişler.
Her işin bir yüzdesi var.
Bunlar kucağa alınmışlar. Severek söz vermişler. Devletten bir kuruş çıkmadan ayakkabı kutularını, bakan oğullarının kasalarını, başbakan oğlunun odalarını dolarla, avroyla dolduran fakat o dolarlarla avroları devletten yapılan alışverişin içine yedirip halktan çıkarmanın sevinciyle kucağa oturmuşlar.
* * *
Doldu, doldu sıfırlandı.
Sıfırlandı, tekrar doldu.
Çalışma: 3.
Çalma: 10
Kucağa alma: 30.
AKP’li hanım yazar örnek alınsa!
AKP’yi desteklemesiyle bilinen hanım yazar Hidayet Şefkatli Tuksal, şöyle yazmış: “10 yılda ortaya çıkan fark adına arkasında durmaya devam edeceğim bir AK Parti artık yoktur; bu pislikleri nasıl temizleyeceğini bilemediğim, hem kızıp hem acıdığım ve maalesef artık yolun sonuna gelmiş olduklarını düşündüğüm siyasetçiler vardır. Erdoğan ne kadar sevilirse sevilsin, “paralel yapı” diye ne kadar bağırırsa bağırsın, sırtında bu “şey”lerin yüküyle yola devam etmesi imkansız görünmektedir.” AKP’nin 300’den fazla milletvekili bu hanım yazarın hüsran duygusunu hissedebilse hem Türkiye’ye ve hem kendilerine iyilik etmiş olurlar.
SÖZCÜ