Bu kez büyük kentlerde “seçimle geleni seçimle göndermek” arzusunda güçlü bir rüzgar var.
Dikkatler bilendi.
İdrakler canlandı.
Algılama tazelendi.
Bu dip rüzgar; büyük kentlerde (İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa) son seçim sonuçları, son anketler, son duyumlar, seçmen tercihindeki son kaymaları dikkate alıyor. İktidar karşısında hangi muhalefet partisi öndeyse ona güç vermekte birleşiyor.
Eski bananecilik silindi.
Hatırlayacaksınız.
“Bana mı kaldı” denirdi.
Tatile gidilirdi.
Sandığa gidilmezdi.
Seçim sonucu AKP’nin zaferiyle bitince de; “Bu Milletten adam olmaz” diyen kendini üste çıkarma kof bilmişliğine sarılır, avunulurdu.
Bu kez farklı.
Gücü birleştirme.
Sandığı sahiplenme var.
* * * *
İstanbul’da “Sandık Başındayız” ve “Oy ve Ötesi” adında iki sivil örgütlenme (insiyatif) oluşturuldu. “Bu milletten adam olmaz” demeyen ve sorumluluk duyan insanlar bir araya geldiler.
Şu parti, bu parti gözetmiyorlar.
Bir aday için oy istemiyorlar.
Altlık-üstlük taslamıyorlar.
Bütün partilere eşit mesafedeler.
Sadece seçim günü İstanbul’daki 33 bin seçim sandığının her birinde “bir bağımsız sandık müşahidi (gözlemcisi)” bulundurmak için örgütlendiler.
İstanbul örnek olur.
Belki Ankara da yapar.
Ve diğer büyük şehirler.
Her sandığa seçim günü “bir bağımsız sandık müşahidi” koymaya neden ihtiyaç duydular?
Korsanlık, hile olmasın.
Seçime hırsızlık girmesin.
Kimliksiz oy kullanılmasın.
Seçim günü sabah saat 00.07 ile 00.08 arasında Sandık Kurulu (5 siyasi parti ve 2 YSK temsilcisi) tarafından oy pusulaları ve zarfları mühürlediğine bizzat şahit olunsun. Sandığa mühürsüz pusula atılırsa geçersiz sayılsın. Seçim saati bitip sayıma geçildiğinde hile karışmasın. Sayım da bitip, tutanak tutulup oylar Seçim Kurulu’na bizzat sandık başkanı ve 2 üye ile teslim edilsin. Sandık tutanakları toplamı ile ilan edilen sonuçların birbirini tutup tutmadığı kontrol edilsin.
Özetle:
Seçime hile girmesin.
Sandık sahipsiz kalmasın.
* * * *
“Sandık Başındayız” sivil insiyatifinin (www.sandikbasindayiz.org) sözcüsü Cenap Bıyıklı (Tel: 0554 8225131) “İstanbul’daki 33 bin sandığın her birine bir bağımsız sandık müşahidi koymak için 20 bin kişiye ulaştık. Ücretsiz seminer veriyor, seçim günü neler yapılacağını çalışıyoruz. 13 bin gönüllüye daha ihtiyacımız var.” diyor.
Sandık sahibini bekliyor.
Adalet Sarayı!
Hukuk sefaleti!
Okurum elektrik mühendisi Namık Arıl, yazıyor: “Ben 2006 yılında Adalet Sarayı inşaatı başladığında, şantiyenin elektrik şefiydim. Haksızlıklara ancak 6 ay dayanabildim. Ayrıldım. O şantiyede 5 kez teknik ve idari kadro değişti. Proje tadilatları yapıldı ve yıllara varan gecikmelerle, yalap-şalap kabullerle tesis devreye alındı. Açıldıktan 15-20 gün sonrasında da yangın çıktı. Yangın ihbar sistemi çalışmadı. Otomatik söndürme tertibatı da devreye girmedi. Siz işçilerin durumunu yazarken, keşke müteahhit Şi-ra İnşaatın ve Şi-ra Elektriğin sahibini de yazsaydınız. Bu şirketlerin sahibi eski CHP ve AKP Milletvekili Cemal KAYA idi. Şantiyeye beyaz cip ile gelir, şoförünün belinde çifte tabancalar, cipin arka bagajında 4 adet Kalaşnikof ve glock tabanca. Her gün hafriyattan çıkan 200 kamyon Aydınlı, Orhanlı köylerine dökülür. Hafriyat paraları birilerine gider. Anlatacak o kadar çok şey var ki… İşçinin yenen hakları, ödenmeyen sigorta primleri, bordroya attırılan üç farklı imzalar… Yazılarınızla bize destek çıktığınız için çok teşekkür ediyorum…”
SÖZCÜ