Ben “hortumlama” deyimini bugün yaşananlara benzer bir ortamda bulmuştum. Yıl 1989’du. Ülke seçimlere gidiyordu. Başta Turgut Özal’ın partisi vardı. Turgut Özal’ın partisi yüzde 50’lere dayanan oylar almıştı. Özal’ın oğullarının, kızının, çevresinin isimleri yolsuzluk, usulsüzlük, hızlı mal-mülk edinme ve zenginleşme ile anılıyordu.
Yine aynı nakarat vardı.
Çalıyor ama çalışıyor.
Anketler de yayınlanıyordu.
Özal’ın oyu önde çıkmaktaydı.
Turgut Özal’ın devletle iş yapan işadamlarıyla ilişkileri bugün Tayyip Erdoğan ile oğlunun devletten iş alan işadamlarının ilişkisine çok benziyordu. Kemal Horzum adlı bir işadamı vardı. Devlet Bankası’ndan yüklüce bir krediyi alıp, buharlaştırmıştı. Yurtdışına kaçtı, sonra geldi hapse konuldu fakat bugün Başbakan ile oğlunun aile fotoğraflarına giren Azeri işadamı Rıza Sarraf’nın serbest kalmasına benzer şekilde hapishaneden çıkarıldı.
Benim de zoruma gitti.
Yazmaya başladım.
Horzumlama…
Hortumlama.
Aylarca durmadan yazdım.
Hortumlama deyimi tuttu.
Halk da kullanmaya başladı.
Ben o zaman Milliyet’te yazıyordum. Hürriyet’te ise Ertuğrul Özkök, Özal’ı çok sevdiği için “hortumlama deyiminden nefret ediyorum” diye yazıyordu. Seçimlere gidildi.
Turgut Özal’ın partisinin son yerel seçimde aldığı yüzde 41,5 oy oranı yüzde 21.8’e indi. Turgut Özal’ın partisi en güçlü göründüğü İstanbul’da bile kaybetti. Turgut Özal, şekli şartına uydurdu, başbakanlığı bırakıp Cumhurbaşkanlığı’na çıktı.
* * *
Çok benziyor.
Bugün de aynı nakarat.
Çalıyor ama çalışıyor.
Bugün “hortumlama” anlatımını çok geride bırakan ve halkın duygularını ifade etmek için bulunan “hırsız var” seslenişi tuttu. Başbakan, her yolsuzluk kaydı, kaseti, telefon konuşması yayınlandıkça; “montajdır-dublajdır” diyor ama halkın benimsediği anlatım “hırsız var” oluyor. Bu anlatımı; bir gazeteci, muhalefet partisi lideri, bir reklam sloganı yazarı bulmadı, halkın kendisi buldu.
Hırsız var pankartı asıyor.
İktidar partisi adayını görüyor.
Çaldınız diye bağırıyor.
* * *
Tarihin tekerrür etmesi gibi bir durum doğdu. “Hortumlama” deyiminin üretilmesine ortam hazırlayan Turgut Özal’ın partisinin seçimlerde düştüğü sona; “Hırsız Var… Çaldınız” anlatımına ortam hazırlayan Tayyip Erdoğan’ın partisi de mi düşecek?
Az kaldı göreceğiz.
Bu halkın tarzı bu:
Susuyor, susuyor.
Biriktiriyor, biriktiriyor.
Sonunda nefret ediyor.
Terk ediyor.
Halkın terk etmeye karar vermesi ile kendini lider ve vazgeçilmez adam olarak görenlerin; hep bahane üreten, hep mağduriyete sığınan, hep geçmişi suçlayan, hep sloganlardan, sembollerden medet umar hale gelmesi aynı zaman dilimine denk geliyor.
Hortumlama eski anlatım kaldı.
“Hırsız Var” net anlatım oldu.
Bu halk, hem deyimi kendisi bulup hem kendi deyimindeki “Hırsız Var” dediğine yeniden kendisi sarılır mı?
Lider kaçacak peki diğerleri!
Rus dilinin babası sayılan Puşkin’in şiirinde bir mısradır. Oğlu babasına haber veriyor: “Baba at ipini kopardı kaçıyor.” Babası ise oğluna; “Dünyanın dışına kaçamaz” diye cevap veriyor. Tayyip Erdoğan kaçacak diyorlar. Bana göre dünyanın dışına kaçamaz ve kaçacak yeri yok. Yatacak yeri kendi ülkesidir. Hadi o kaçtı diyelim. Peki diğerleri… Onlar da, hemen saf değiştirip, laik cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin, bölünmez beraberlikten yana olanların safına geçip, “Bizi de diktatörlüğüne, villa düşkünlüğüne, kamu rantı komisyonculuğuna o alet etti…” diye günah çıkartacaklar öyle mi? Ne günlere geldik!
SÖZCÜ