Necati Doğru: Uçan tekme!

Necati DOĞRU-190 yıl önce kurucular dediler ki, “Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olmasın”
Niçin böyle dediler?
Bir bildikleri vardı.
Herhalde bugünleri gördüler.
Bugün polis örgütüne bak:
Fethullahçı polis.
Tayyipçi polis.
Aczmendici polis.
Süleymancı polis.
Bugün yargı örgütüne bak:
Fethullahçı savcı.
Tayyipçi savcı.
Aczmendici savcı.
Süleymancı savcı.
Bugün eğitim örgütüne bak.
Fethullahçı öğretmen.
Tayyipçi öğretmen.
Aczmendici öğretmen.
Süleymancı öğretmen.
Bugün adalet örgütene bak:
Fethullahçı hakim.
Tayyipçi hakim.
Bugün sağlık örgütüne bak:
Fethullahçı doktor.
Tayyipçi doktor.
Bugün Silahlı Kuvvetler’e bak.
Fethullahçı subay.
Tayyipçi subay.
* * *
17 Aralık gününden bugüne; 1700 polis şefi (sayının 2500’e çıktığını söyleyen de var) kanıt, belge gösterilmeden görevinden alındı. Başka şehirde başka bir göreve atandı. Bunların içinde birkaç bekçi bile varmış. Demek ki, sadece polisler, savcılar, hakimler, öğretmenler, doktorlar değil bekçiler de; “Şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar bekçisi” haline getirilmişler.
Tarikat savaşı yaşıyoruz.
-Bizim şeyhimizin savcısı; senin şeyhinin oğlunun rüşvet parası istifli kasası ile rüşvet doları dolu ayakkabı kutusunu teknik takibe alır.
-Bizim şeyhimizin polisi de armut toplamıyor. Oğlumuzun ayakkabı kutusunu yakalayan sizin tarikatın savcısını Dubai’de keyif yaparken belgeler. Şeyhimizin gazetesinde tam sayfa yayınlarız. O savcıyı Bakırköy’e sürer, sürmekle kalmaz ininize kadar gireriz, gireceğiz!
Müritler çıldırdı.
Boğazlaşıyorlar.
Yenilecek pasta büyük.
* * *
Cumhuriyetin kurucu babaları; 90 yıl önceden Türkiye’de Meclis’te farklı fikirler yarışsın diye düşündüler. 90 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin Meclisi “fikirlerin değil tekmelerin ve çiftelerin yarıştığı” parlamentoya dönüştü. İktidar partisini elinde tutan şeyhin vekili, öyle korkunç bir yekinmeyle havalandı ve öyle şiddetli bir tekme savurdu ki, Meclis’teki toplantıya dilekçe vermeye gelmiş Yargıçlar Sendikası Başkanı hastanelik oldu.
Milletvekili fikir söylemiyor.
Tekme ve çifte konuşturuyor.
Şeyhinden böyle mi gördü?
Tarikatından bunu mu öğrendi?
* * *
Meclis’te; “Yargı bakana bağlı olsun yani savcılar ve yargıçlar iktidarın tarafını tutan adalet adamı haline getirilsin” konusu görüşülüyordu. Muhalefet buna karşı çıkıyordu. Yargıçlar Sendikası Başkanı da fikrini söylemek için Meclis’e gelmişti. Fikrini değil tekmesini konuşturan milletvekili ise; “Yargıçların ve savcıların görevi hukuku uygulamak değil, onların görevi bizim şeyhimizin düşüncelerine hukuku uydurmaktır” tezini savunuyordu.
Hakim, sözümüzden çıkmasın.
Savcı, arzumuzdan kopmasın.
Şeyh ve tarikat hukukumuz olsun.
Tekme gücünü şeyhinden alıyor.
Bacanak!
Bir “manidar” lafıdır gidiyor. Bakan Binali Yıldırım‘ın bacanağı, niçin 4 gün polisten kaçtı? Niçin “liman hizmet ihaleleri rüşvet ve usulsüzlük operasyonunu yürüten polis şube müdürlerinin tamamı görevden alındıktan sonra” gelip teslim oldu? Niçin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü binasından çıkartılmak için akşam saat 19.00’un dolması beklendi? Niçin Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sisteminin kapanmasının ardından 19.30 sularında İzmir Adliyesi’ne götürüldü? Niçin aynı operasyonda gözaltına alınan 14 kişi hakkında tutuklama kararı veren 7. Sulh Ceza Mahkemesi yerine, başka bir nöbetçi mahkemeye çıkartılarak serbest bırakıldı? Çok manidar doğrusu!
SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.