Necati Doğru: Yarın öpüşürler

Necati DOĞRU-1YAZARLAR-Riya ile yalanı bir araya birlikte getirdiler. Sahtekarlık ile hilekarlığı birlikte buluşturdular. Desise ile fesatlık, çamur atma, bel aşağı vurma, pusu kurma, takiye yapmayı birlikte kotardılar.
Bilenler bilir.
Hafızası olan hatırlar.
Dinciliği birlikte parsellediler.
Birisi şeriatçılığı kucaklayan; “Milli Görüş” hareketi gövdesinden diğeri kökü “Nurculuk damarına” inen yan yoldan geldi. İkisi de yelkenlerini “dini alet eden, inancı siyasete dönüştüren rüzgarla doldurup” güçlendi.
Düne kadar birbirine iyiydiler.
Biri öbürüne çelme atmadı.
Birlikte iktidar oldular.
Birlikte yandaş yarattılar.
Birlikte kamu malı sattılar.
Birlikte ihale paylaştılar.
Birlikte devlet malı üleştiler.
Bir oldular; polisi, hakimi, savcıyı, hükümeti, meclisi, bakanlıkları alet edip zekat parası yiyenleri (Deniz Feneri soygununda) birlikte korudular.
* * *
Basını birlikte yemlediler.
Kiralık kalemleri.
Besleme yazarları.
Pusucu gazeteciliği.
Birlikte peydahladılar.
Hakimleri birlikte korkuttular.
Savcıları birlikte avladılar.
İftira, kumpas, fitne, pusu, uydurma belge, yalancı gizli şahitleri adaletin içine sokup, orduyu birlikte çökerttiler. Ordu çökertildikten sonra da Diyarbakır’da Barzani’yi birlikte kucakladılar.
Ve birlikte hedefe ulaştılar.
Nefsini terbiye etmemiş, çıkarlarının ve şişkin egolarının kölesi olmuş, doğru söylemeyi sevemeyen, izzeti nefis sahipliğinden yoksun fakat yandaş, tanıdık, hısım, akraba, parti üyesi, tarikat mensubu kişilerle devlet kadrolarını doldurdular.
Devleti birlikte ellediler.
* * *
Fikirleri birlikte kirlettiler.
Sözleri birlikte pislediler.
Davranışları birlikte lekelediler.
Cumhuriyet değerlerini (laiklik-bölünmez bütünlük-tam bağımsızlık) birlikte biçtiler. Siyasi güç ile dini gücü tek bir elde toplayıp “seçilmiş diktatörlük kurma ve 75 milyonluk Türkiye’yi tek bir adamın önünde diz çöktürme ortamını” birlikte hazırladılar.
Bugün!
Post kapma kavgası patladı.
Tek adam ben olacağım.
Seni ortak yapmayacağım.
Sen çok yedin.
Ben az yedim.
Ben seni çok korudum.
Sen beni az gözettin
Bugün dershanemi kapatırsın.
Yarın her şeyi yaparsın.
“Sen-Ben çatışmasına” girdiler.
* * *
Bu çatışma; fikirlerin, vicdanların, irfanların mücadelesi değil. Sömürücü ile sömürülenin sınıf savaşı değil. Ezen ile ezilenin, mazlum ile zalimin, Harun ile Karun’un, kıyıcı Sultan’a baş kaldıran halkın kavgası değil. Temiz ideal için, hür bir fikir, özgür bir vicdan, daha ileri demokrasi, yüksek ahlak, yüksek adalet, yüksek bilim, yüksek medeniyet kavgası hiç değil.
Hoca Efendi mi?
Tayyip Beyefendi mi?
Hangisi tek adam olacak?
Bilek güreşi yapılıyor.
İkisi de kurnaz dindar.
Pragmatik siyasetçi.
Yarın birbirine sarılıp öpüşürler.
Hoşgeldin Soner!
Haksızca suçlanıp konulduğu hapishaneden çıktığı gün tanıdığım herkese; eski gazetesine geri dönmezse “Soner Yalçın SÖZCÜ’de yazmalı” diyordum. Soner Yalçın Kardeşim, ele aldığın konuyu gerçek tarihi bilgilerle donatan yüksek voltajlı anlatımın, egemenin, buyuranın, haksızın karşısında çelik gibi dik duran güçlü kaleminle aramıza hoş geldin. Soner Yalçın ile güçlendik. Türkiye‘nin en çok okunan ve yazılarına en güvenilen gazetesi biz olacağız.

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.