Gazeteci arkadaşım Ertuğrul Akçaylı ile sohbet ediyorduk… O, spor muhabiriydi ama yazdığı trafik yazıları ile de ün yapmıştı.
Alkollü araç kullanmanın tehlikelerinden bahsederken ben “Ne kadar alkol, yasal sınır olan 0.50 promili geçmiyor?” diye sordum.
Elbette ki hiç alkol almamak daha iyi ama insan bazı davetlerde, topluluğa ayak uydurmak için içmek zorunda kalıyor…
O zaman, ne kadar alkol almalı ki, yasal sınırı geçmesin?
Gazetecilik damarı kabaran Ertuğrul Akçaylı “Bunu ben de bilmiyorum ama hemen geniş bir araştırma yapıp sonucu sana bildiririm” dedi.
Onun araştırarak verdiği bilgileri özetle naklediyorum:
* * *
– Alkolün etkisi cinsiyete, kiloya ve karaciğerin gücüne göre değişiyor.
– Alkol, kadınlarda daha etkili oluyor. Çünkü karaciğerleri daha küçük…
– 60 kiloluk bir kadınla 70-80 kiloluk bir erkek için, bir şişe bira, bir kadeh şarap, bir tek viski, bir tek rakı veya votka, yasal sınır olan 0.50 promilin altında.
– Yine o kilolardaki kadın ve erkekler için iki kadeh şarap, bir duble rakı, bir duble viski, bir duble votka, yasal limit olan 0.50 promile ulaşıyor.
– Bu durumda garantili bir sürüş için, bir şişe birayı, bir kadeh şarabı, bir tek rakı, bir tek viski veya bir tek votkayı geçmemekte yarar var. Aksi halde ehliyetinizi kaybedebilirsiniz.
* * *
Yukarıdaki bilgileri bir fikir edinmeniz için verdim.
Tabii ki, araç kullanacaklar hiç alkol almasa daha iyi olur.
Vücutta 0.50 promilden az olan, bir tek rakı (yani dar rakı kadehinde 3,2 santim alkol) sürücüyü pek etkilemiyor.
“Bir tek”in iki katı (bir duble) alkol alan sürücü, hiç alkol almayan sürücüye göre 2 kat daha fazla risk içinde oluyor.
İki duble rakı, viski veya votka alan bir sürücünün riski 10 katına çıkıyor.
Üç duble alkol aldığınız vakit, sarhoş oluyorsunuz ve risk 25 kata yükseliyor. Büyük tehlike!
* * *
Beyinde uyuşukluk, bedenlerde yorgunluk yapan, hareketlerinizi ve reflekslerinizi yavaşlatan, dikkatinizi dağıtan alkolden uzak durun.
Alkollüyseniz, bir dostunuzdan yardım isteyin, ya da arabanızı bırakıp taksiyi tercih edin.
Alkollü araç kullanıp, sevdiklerinize de, başka insanlara da zarar vermeyin, acılar yaşatmayın!
Ağaç yıkılırsa…
Pazartesi günü bu sütundaki “Günün sözü” şöyleydi:
“Ağaç yıkılınca gölge kalmaz!”
Bazı dostlar “Şu sözü biraz açsana… Ne demek bu?” diye sordular.
Tesadüfe bakın ki, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin önceki gün İzmir’de söylediği sözler, bunun açıklaması gibiydi…
Diyordu ki:
* * *
“Siyasi partiler millete hizmet için vardır, milleti birbirine düşürmek için değil…
Eğer bu ülkede bir sosyal kargaşa başlar, toplum ayaklanır, iç çatışmaya girilir ve kardeşler arasında bir kavga sürdürülürse, siyasi partilerin hiçbirinin anlamı kalmaz!
Siyasi partiler, millete hizmet için vardır, milleti birbirine düşürmek için olmaz!
Yolsuzluk ve rüşvet çok büyük bir hastalıktır. Tedavi edilmesi lâzım, ortadan kaldırılması lâzım. Göz ardı edilirse, toplumun her tarafına sirayet eder. Kendimize bir çıkış yolu bulalım!”
* * *
Çıkış yolu nedir?
Çıkış yolu, birliği sağlayıp, devleti ayakta tutmaktır.
Devlet, milleti şemsiyesi altında toplayan ulu bir çınardır.
Yıkılırsa her şey yok olur!
Özellikle, ülkemizin insanlarını “Bizden olanlar ve bizden olmayanlar” diye düşüncesizce ikiye bölen iktidarın, aklını başına toplaması gerekiyor!
Ağaç yıkılırsa, gölge de kalmaz!
Tebessüm
Ziftlenen ziftlenene…
Osmanlı paşasının kayığı su alıyormuş… Çağırıp kâhyaya çıkışmış:
“Şu kayığın su aldığından haberin yok mu? Tez bu kayığın altını ziftlet!”
“Başüstüne paşa hazretleri!”
Birkaç gün sonra kâhya huzura varmış:
“Kayık ziftlendi paşam!”
“Kaç paraya ziftlendi?”
“On altına paşam!”
Paşanın gözleri fal taşı gibi açılmış:
“Ulan, on altına kayık ziftlenir mi?”
Kâhya boynunu bükmüş:
“Biraz da ben ziftlendim paşam!”
Hikâyedeki gibi, bugün de ülkemizde ziftlenen ziftlenene…
Günün Sözü
Yalan dörtnala gider, gerçek adım adım yürür ama kazanan hep gerçektir!
SÖZCÜ