Değerli dostum Can Pulak’tan uzun süre önce bir mail almıştım. “ÇİN TUZU” denilen zehrin tehlikelerinden bahsediyordu. İlgilendim ve etraflıca inceledim.
Ortaya müthiş bir durum çıktı!
Üzerinde “Hiçbir katkı maddesi yoktur” diye yazan gıda maddelerinin içeriğinde maalesef“MGS” denilen madde var.
Biyologlara sordum: Nedir bu MGS?
Dediler ki:
“Bu MGS denilen illeti piyasalarda, daha masum bir ifade tarzı olsun diye ‘ÇİN TUZU’ adıyla satıyorlar.”
Vay canına!
Halkın sağlığıyla oynuyorlar yahu!
* * *
Sordum, soruşturdum…
Piyasada bazı dönerciler de bunu kullanıyormuş!
O kadar lezzetli oluyormuş ki, insanın bir döner yiyeceği yerde iki-üç döner yiyesi geliyormuş!
Ayrıca, ithal olarak gelen bütün gıda maddelerinde (peynir, et konservesi, vs) MGS yani “Çin Tuzu”denilen bu illet varmış!
Yiyeceklere katıldığında, o yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel olarak algılanmasını sağlıyormuş…
Tatlı, tuzlu, acı, fark etmiyor. Hangi yiyeceğe katılırsa o, yiyen kişiye çok lezzetli gibi geliyor, aşırı kârlı olduğu için de bu madde kullanılıyor!
Peki, MGS zararlı mı?
Aldığım bilgileri naklediyorum. Kararı siz verin:
ÇİN TUZU dedikleri bu madde, sinir hücrelerine zarar veriyor, buna bağlı olarak Alzheimer, Parkinson, epilepsi, göz tabakası hasarı, yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite, pankreas hasarı, diyabet (şeker hastalığı) böbrek ve karaciğer hasarı yaratıyor.
* * *
Çin Tuzu, hazır köfte harçları, et suyu tabletleri, cipsler, hazır çorbalar, dondurmalar, renkli yoğurtlar ve benzeri birçok üründe var.
Peki, madem bu kadar zararlı bir madde, neden kullanılıyor?
Küreselleşen dünyada ticaret de küreselleşmiş bulunuyor.
Dünya ticaret devleri insaf, merhamet, acıma gibi duygularla çalışmaz!
O şirketlerin amacı daha fazla kâr etmektir!
İnsanların sağlığı umurlarında mı?
Bu ürünler şık ambalajlar içinde sunulur, televizyonlarda sürekli reklamları yapılır, para gücüyle beyinlere kazınır!
Tek korunma yolu tüketmemek ya da çok az tüketmek!
* * *
Sağlık Bakanlığı bunu neden önlemiyor, vatandaşın zehirlenmesine neden sessiz kalıyor, bilemiyorum!
Bakanlık yetkililerinin buna herhalde bir açıklama getirmesi gerekir!
Bu yama dikiş tutmaz!
Başbakana göre Suriye sınırında yakalanan TIR’lar da, rüşvet operasyonları da, “Paralel devlet”in komplosu!
İktidarda, tüm bunları örtbas etme çabaları görülüyor.
Operasyonları yapan savcıların ve polislerin sürülmesi, yargının tamamen Adalet Bakanı’na (dolaysıyla bakanın amiri
olan Başbakan’a) bağlanmaya çalışılması ülkemizin hazin durumunu gösteriyor. Ancak, görünen gerçek şu:
Bu yama artık dikiş tutmaz!
“Bize de mi Lo Lo?”
Geçtiğimiz günlerde bu sütunda, Ergin Asyalı’nın güzel bir karikatürü çıktı… Karikatürde Tayyip Bey“Bize de mi Lo Lo?” diye soruyordu…
Bazı okurlarım “Evet Lo Lo deyiminin anlamını herkes gibi biz de biliyoruz ama bu deyimin hikâyesi nedir?” diye sordular. Anlatayım:
* * *
Avukat, yargılanan sanığı karşısına alır:
“Bana bak! Hâkim ne sorarsa sorsun ‘Lo Lo’dan başka söz söylemeyeceksin, anladın mı?” der.
Duruşmada hâkim sorar:
“Adın ne?”
“Lo Lo Lo…”
“Söylesene be adam…”
“Lo Lo Lo…”
“Kaç yaşındasın?”
“Lo Lo Lo…”
“Yahu, burası mahkeme, cevap ver!”
“Lo Lo Lo…”
Avukat yerinden kalkar:
“Görüyorsunuz hâkim bey, müvekkilim zararsız bir delidir. Ceza sorumluluğu yoktur!”
Hâkim, sanığın ceza sorumluluğu olmadığına karar verir.
Duruşmadan sonra avukat, sanıktan ücretini ister…
Hapisten kurtulan adam ise, mahkemedeki tavrını takınır:
“Lo Lo Lo…”
“Dostum, mahkeme bitti, kendine gel. Şakayı da bırak!”
“Lo Lo Lo…”
Avukatın tepesi atar:
“Senden para istiyorum be adam! Bize de mi Lo Lo Lo?”
Günün Sözü
Boş fıçıdan daha çok ses çıkar!