Genelkurmay eski Başkanı E. Orgeneral İlker Başbuğ iki yıldan beri Silivri Cezaevi’nde yatıyor.
Ergenekon davasında “Ömür boyu hapse” mahkûm edildi!
Bugüne kadar tutuklanıp yargılanan en üst düzey komutan!
Başbakan’ın başdanışmanı bile bunun bir “Kumpas” olduğunu açıkladı. Başbakan da bizzat“İçeride bir sürü suçsuz insan yatıyor” dedi ama bu adaletsizliği gidermek için harekete geçmedi.
Kin, nefret ve intikam duygularının hâkim olduğu günümüzde vatandaşın yargıya (büyük oranda) güveni kalmadı.
* * *
İlker Başbuğ, entelektüel bir komutan… Cezaevindeki vaktini boş geçirmedi. Önce iki ciltlik “20’nci Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk” kitabını yazdı.
Şimdi de “Suçlamalara Karşı Gerçekler” kitabı piyasada…
Başbuğ’un kitabında ilginç konular ve Ergenekon davasını çürütüp haksızlığını ortaya koyan bölümler var.
* * *
İlker Başbuğ, bir gün Nazım Hikmet’in “Hava Kurşun Gibi Ağır” kitabını okuyup bitirdikten sonra, hassas bir ruh hali içinde oturuyor, büyük şairden özür dileyen ve “Affet bizi” diyen duygu dolu bir şiir yazıyor.
İlker Başbuğ’un bu şiirini, okurlarımla paylaşmak istiyorum. Okuyalım:
* * *
Yaban ellerinde,
mezarının başında,
yabancıyım sana.
Ne zaman ki,
Milli Mücadele’de Anadolu’ya kaçışını,
sonraki yıllarda,
ne büyük haksızlıklara,
zulümlere uğradığını,
ama,
“Türklüğümü elimden alamazsınız”
diye haykırdığını,
Nüzhet, Piraye, Münevver, Vera ile,
yaşadığın inanılmaz aşklarını,
Raşit Kemali’den nasıl,
bir Orhan Kemal yarattığını,
öğrendiğim gün,
utandım.
Anadolu’da bir çınar altını,
senden esirgediğimiz için,
utandım.
Dedim ki;
Üzülme, utanmazlığın, haksızlığın,
diz boyu olduğu bir ülkede,
utanmak ayıp değil.
Sen,
vatanseverliğin,
gümbür gümbür sesi,
yüce Türk şairi,
affet bizi!”
Türkiye’de sürek avı!
Bugün, sözünü edeceğim ikinci kitap: “Çatırdayan İttifak”
Halen Yeniçağ Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü olarak aktif gazetecilik hayatına devam eden meslektaşımız Timuçin Mert, “Çatırdayan İttifak” kitabında Türkiye’deki “sürek avını” anlatıyor.
Timuçin Mert kitabında, Türk toplumunun dış güçler tarafından yeniden nasıl şekillendirilmek istendiğini, dışarıdan içeriye odaklanan bir “avcı” ve ona bilerek veya bilmeden yardım eden “avcı yamakları” ile siyaset sahnesinde kuzu gibi “av” olmayı bekleyenler arasında yaşanan olayları gözler önüne seriyor.
* * *
–Recep Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen arasındaki amansız mücadele…
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın PKK yöneticileriyle gerçekleştirdiği “Oslo görüşmeleri”nin ses kayıt dökümü…
–Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve şike operasyonunun perde arkası…
-Beykoz’da polis şeflerinin ölümüyle sonuçlanan korkunç helikopter kazası…
-Emniyet, yargı ve yüksek yargıdaki AKP-Cemaat çatışması…
-AKP-Cemaat kalemşörlerinin savaşı…
-Erdoğan-Abdullah Gül çekişmesi…
-Erdoğan-Bülent Arınç kavgası…
-Dinleme skandalları…
Timuçin Mert, bütün bunları belgelere dayanarak anlatıp ilginç bir kitap yaratmış… (Buğra Yayınları)
Tebessüm
Mutlu bir vatandaş!
Halkın sürekli olarak pahalılıktan şikâyet ettiğini duyan Başbakan, durumu bizzat incelemek için tebdil kıyafetle sokağa çıkar, bir lokantaya girer.
Baş köşede kılıksız bir adamın, görkemli bir sofra donattırıp, keyif yapmakta olduğunu görünce:
“İşte mutlu bir vatandaş…” diyerek adamın karşısına oturur:
“Hayatından memnun musun hemşerim?”
“Çok memnunum, hiçbir şikâyetim yok!”
“Kazancın ne kadar?”
“Valla işler çok iyi… Günde en az 200 lira kazanıyorum!”
“Peki, enflasyon artar, yeni zamlar gelirse kazancın ne kadar olur?”
“300 olur…”
“Ya her şeye her hafta zam yapılırsa?”
“O zaman 500 olur.”
“Ya her gün zam gelirse?”
“İşlerim daha da artar, kazancım 1000 lira olur!”
“Güzeeel… Senin işin ne hemşerim?”
“Ben mezarcıyım efendim!”
Günün Sözü
Utanmayana “Ayıp” demenin yararı yoktur!
SÖZCÜ