Rahmi Turan: Kime güveneceğiz?

Rahmi Turan-2013-1Türkiye’yi savaş alanına döndürdüler…
İktidarın yanlış tutumları ülkemizi ne hale getirdi!
Birçok kent alevler içinde…
Araçlar yakılıyor, işyerleri yıkılıyor, bankalar ve bankamatikler tahrip ediliyor.
Valiler, bazı il ve ilçelerde gece sokağa çıkma yasağı koydu.
Polis çaresiz görünüyor! Ya asker?
O da olaylara karışmamaya, belaya bulaşmamaya çalışıyor.
Çünkü askerde de bir korku iklimi yaratıldı.
Asker böyle zamanlarda lâzım ama mahkeme mahkeme sürünen subaylar, komutanlar akla gelince, askerin endişesine hak vermek gerekiyor.
Askeri, terörle mücadele diye cepheye süren, hatta ölüme gönderenler, daha sonra o asker kumpas kurulduğu vakit arkalarında durmamışlardı.
Bu acı deneyimler, askerde haklı tereddütler yaratıyor.
Peki biz, askere güvenmezsek kime güveneceğiz?
Düşmanlarımız o kadar çok ki…
Askerimiz güçlü olmazsa, bizim bu belalı coğrafyada yaşama imkânımız bile kalmaz.
Bu gerçeği herkesin bilmesi lâzım!
Topraklarımızı zorla elimizden alırlar! Nitekim 95 yıl önce almışlardı, Büyük Atatürk savaşarak kurtardı.
* * * *
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, eski yıllarda yaptığı hataları anlamaya başladı. Şimdi acı acı:
“İşte bir IŞİD terör örgütü çıktı, Suriye’de güç buldu. Bunlar İslâm adına ‘Allahüekber’ diyerek ‘Allahüekber’ diyenleri öldürüyorlar. Müslüman, Müslüman’ı bu şekilde öldürebilir mi? Haramdır bu! Türkiye terör örgütü IŞİD gibi, terör örgütü PKK’ya da karşıdır.” diyor.
Terör örgütlerine karşı olmak iyi güzel de… “Açılım” ve “Barış süreci” diye bugüne kadar PKK’yı kim şımarttı Tayyip Bey? Kim bu örgütün semirip palazlanmasına sebep oldu?
* * * *
İçişleri Bakanı Efkan Ala da bir harika!
Güzel lâflar ediyor ama sadece o kadar! Arkası gelmiyor!
Türkiye’yi ateşe veren PKK yanlılarını kınayarak:
“Derhal bu akıl dışı tutuma son verilmelidir. Şiddete başvuranlar, ortalığı yakıp yıkanlar, bu vatana ihanet etmektedir.” diyor ve ekliyor:
“Şiddet misliyle karşılık bulur!”
* * * *
Bu sözlere bir diyeceğimiz yok. İyi, güzel de… Efkan Bey hafızasını çalıştırsın!
Biz bunları yıllardır söylüyorduk. Şimdi Türkiye savaş meydanına çevrilince mi aklına geldi?
Her neyse… Geçmiş artık mazidir. Zararın neresinden dönülse kârdır.
Kavgaysa kavga, şiddetse şiddet…
Ne yaparsanız yapın ama bu yangını mutlaka söndürün!
Lâfla pilav pişmiyor, lafla peynir gemisi yürümüyor!
Yazıklar olsun!
Gazetelerde gördüğüm fotoğraflar midemi bulandırdı…
Hainler, Atatürk‘ün büstüyle top oynuyorlardı…
Nefret ettim bu yaratıklardan…
Hem hain, hem ahlâksız, hem caniler!
Bu devletin ekmeğini yiyorlar ama bu devletin kurucusuna şükran duymadıkları gibi, heykellerini yıkıyor, büstlerini parçalıyor, büstün kafasıyla top oynuyorlar!
Alçaklıktan da öte bir şey bu…
…Ve onları bugüne kadar hep AKP iktidarı şımarttı…
Bu reziller güya IŞİD‘i protesto ediyorlar!
IŞİD ile Atatürk‘ün ne ilgisi var?
Ruhlarını şeytana satmış aşağılık yaratıklar bunlar…
AKP istediği kadar “açılım-saçılım” desin, adam olmazlar!
Alçak lâfının bile çok hafif kaldığı bu hainlere Türkiye‘nin gücü yeter yetmesine ama… “Açılım safsatasına” sarılıp onları palazlandıran bu iktidar, güvenlik kuvvetlerimizin elini kolunu tutuyor! Yazıklar olsun!
Te­bes­süm
Âlim misin, zalim mi?”
1200’lü yıllarda yaşayan Nasreddin Hoca, Moğol istilasına uğrayan Anadolu‘nun çalkantılı ve perişan günlerinde nükte ve mizahla insanların çilesine tercüman olmuştur.
Hoca‘nın yaşadığı dönemde Zalim Haccac adında gerçekten zalim bir hükümdar varmış.
Saraya çağırdığı insanlara:
“Ben âlim miyim, zalim miyim?” diye sorarmış.
“Zalimsin” diyenin de “âlimsin” diyenin de acımasızca kellesini kestirirmiş.
Günlerden bir gün Nasreddin Hoca‘yı çağırtmış. Ona da aynı soruyu sormuş:
“Hoca, söyle bakalım, ben âlim miyim, zalim mi?”
Nasreddin Hoca:
“Hâşâ sultanım” demiş “Zalim olan siz değilsiniz. Zalim olan asıl biziz ki, Allah bizleri cezalandırmak için sizi bizim başımıza yolladı!”
Gü­nün Sö­zü
Liderlik keskin bir zekâ, çok yönlü beceriklilik, üstün bir hayal gücü ve ileriyi gören gözler gerektirir!

Açılım-2014-2

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.