Ergenekon davasındaki tahliyelerden sonra Silivri zulümhanesinde sadece E. Orgeneral Hurşit Tolon kaldı…
Malatya‘daki Zirve Yayınevi katliamı davasında tutukluluğu devam ettiği için Tolon Paşa, cezaevinde çile çekmeye devam ediyor!
İşin garibi, aynı davanın gerçek sanıkları olan katiller serbest bırakıldı ama, Hurşit Paşa hâlâ içeride… Bu nasıl iş, anlayana aşkolsun!
Hurşit Paşa‘yı tanırım… Bana hiç kimse, onun cinayet azmettiricisi olduğuna inandıramaz!
Hurşit Tolon, kaliteli, beyefendi, gerçek bir Türk subayı ve mazisi şerefle dolu bir generaldir. Katillerle ne işi olabilir?
* * * * *
Demirel‘in Cumhurbaşkanlığı sırasında Hurşit Tolon‘la (Şili, Arjantin ve Brezilya gezilerinde) beraber olduk… Kendisiyle uçakta sohbetlerim de oldu.
Atatürkçü, gerçek bir beyefendi, laik ve ülke sevdalısı bir insan…
Demokrasi yanlısı… “Seçimle gelenler, seçimle gitmelidir.” diyen bir demokrat…
Böyle bir insana yıllardır “cinayet azmettiricisi” diye zulmedilmesi, gerçekten üzücü bir durum…
Zirve Yayınevi katliamı nedeniyle Hurşit Paşa‘nın üzerine atılan suçlamanın iftira olduğu er veya geç anlaşılacak.
O zaman vicdanlar sızlamayacak mı?
Allah ona da, dertli ailesine de sabır versin!
“Ordunun ruhu subaydır. Ruhsuz ordu yok olur!
Yukarıda, Hurşit Tolon Paşa’nın dramından bahsederken, aklıma Mustafa Kemal Atatürk’ün 94 yıl önce Afyonkarahisar Kolordu Dairesi’nde yaptığı konuşma geldi…
Özetleyerek naklediyorum…
* * * * *
Mustafa Kemal Paşa’dan subaylara… (31 Temmuz 1920)
“Efendiler…
İngilizler ve yardımcıları, milletimizin bağımsızlığını yok etmeye karar vermişlerdir.
Milletler, bağımsızlıklarını hiç kimsenin lütuf ve atıfetine borçlu değildir.
Hiç kimse, kimseye, hiçbir millet diğer bir millete hürriyet ve bağımsızlık vermez…
… Kuvveti olmayan, dolaysıyla mücadele edemeyen bir millet, mahkûm ve esir vaziyettedir. Böyle bir milletin bağımsızlığı gasp olunur.
Dünyada hayat için, insanca yaşamak için, bağımsızlık lâzımdır.
Bağımsızlık sahibi olmak için kuvvet sahibi olmak gerekir.
Kuvvet, ordudur!”
* * * * *
“İngilizler, milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için, pek tabii olarak, evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine giriştiler…
… Ordu, düşmanlarımızın birinci hücum hedefi oldu. Orduyu imha etmek için mutlaka subayını mahvetmek, aşağılamak lâzımdır. Buna da teşebbüs ettiler. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta engeller ve güçlükler kalmaz…”
* * * * *
“…Ordunun ruhu subaydır…
…Allah göstermesin, bu milletin bağımsızlığı ihlâl edilirse, bunun vebali subaylara ait olacaktır…
…Şahsi ve hususi hayatları itibarıyla da subaylar, fedakârlar sınıfının en önünde bulunmak zorundadırlar. Çünkü düşmanlarımız, herkesten önce onları öldürürler, onları aşağılar ve hor görürler…
…Dolayısıyla subay için “Ya istiklal, ya ölüm” vardır. Fakat arkadaşlar, ölmeyeceğiz,
istiklâlimizi kazanacağız!”
* * * * *
Bunlar, Mustafa Kemal Atatürk‘ün 94 yıl önce söylediği sözler.
Tarih, anlayacak kadar aklı olan insanlara muhteşem bir derstir!
SÖZCÜ